Bağımsızlık Yolu Parti Meclis Üyesi Cansu N. Nazlı, reçete yolsuzluğunun sağlık ve ilaç hizmetlerinin piyasalaşmasının sonucu olduğunu söyledi.

Nazlı, katıldığı bir programda ülke gündemini değerlendirdi.

Nazlı programın başında basın ve ifade özürlüğüne değinerek, Avrupa Gazetesi davasında beraat karanının istinafta onanması oldukça büyük kazanım olmuştur dedi. Savcılığın suçu ispat edememesiyle beraat karanın kesinleştiğini belirten Nazlı, basın ve ifade özgürlüğüne baskının bu kadar arttığı bir dönemde kararın istinafta da kesinleşmesi hepimizin yüreğine su serpmiştir ifadelerine yer verdi.

Nazlı, Ali Kişmir davasında ise ilk celsenin soruşturma ile ilgili olduğunu, savcılığın tavrının ne olduğuyla ilgili bilgi verici olduğunu belirtti. Savcılığın yapmış olduğu beyandan Kişmir davasının ağır cezaya havale edileceği yönünde bir tavrı olduğu anlaşılmıştır dedi.

Nazlı, reçete yolsuzluğu ile ilgili Bağımsızlık Yolu’nun, kimin bu suçu işleyip işlemediği ile ilgili bir yorum yapmanın veya yargıya varmanın mümkün olmayacağı yönünde bir tutumu benimsediğini söyledi. Reçete yolsuzluğunun, sağlık hizmetlerinin ve ilaca erişimin piyasalaştırılmasının ve özelleştirilmesinin sonucu olduğunu savunduklarını belirten Nazlı, temel bir hak olan kamusal, ücretsiz, kaliteli bir sağlık hizmetine ulaşılamadığını vurguladı. Devlet hastanelerinin personel ve altyapı sorununu çözülmediğini anlatan Nazlı, bunun yerine sağlık bakanlığı bütçesinin sevk adı altına % 80’inin özel hastanelere tahsis edildiğine dikkati çekti.

Hastane doktorunun yazdığı reçetedeki ilacı hastane eczanesinden varsa alabiliyorsunuz yoksa dışardan alamıyorsunuz diyen Nazlı, devlet sigortalarının devlet hastanesi doktorlarının yazdığı reçeteyi kabul etmemesinin izahı yok ifadelerini kullandı. Gelmiş geçmiş tüm hükümetlerin kamusal, kaliteli ve ücretsiz sağlık hizmeti almamızı özelleştirme ile engellendiğini anlatan Nazlı, sosyal sigortalara ait eczanelerin de kapatıldığına işaret etti. Nazlı, bu çarpık düzenin temelinin, ilaç ve sağlık hizmetinin piyasalaştırılmasından doğduğunu, Bağımsızlık Yolu’nun sağlık hizmetinin kamu eliyle çözülmediği taktirde bu sorundan kökten kurtulmanın mümkün olmayacağını savunduğunu vurguladı. 

“Kimlikle girişler yasaklanmalı”

Başbakanın “nüfüsü biliyoruz ancak söyleyemeyeceğim” ifadelerini de değerlendiren Nazlı, karikatür gibi benzetmesini yaptı. Nüfus oranının bilinmesi, sağlık, eğitim ve enerji ihtiyacı gibi hizmetleri planlarken gerekiyor diyen Nazlı, bizler talep etmeden devletin yöneticisi konumunda bulunanların bu sayımı yapması gerekiyor ifadelerini kullandı. Kimlikle giriş uygulamasına da dikkat çeken Nazlı, başka ülkelere gidildiğinde hangi maksatla gelindiği, ne kadar kalınacağı veya cebinde ne kadar para olduğunun sorgulandığı bir uygulama söz konusu dedi. Nazlı bizim ülkemizde ise kimlikle girişlerin devam ettiğini ve Bağımsızlık Yolu olarak derhal kimlikle girişlerin yasaklanması gerektiğini savunduklarını söyledi.

“İvedi çağdaş vatandaşlık yasası gündeme gelmeli”

Nazlı, çağdaş vatandaşlık yasasının ivedi olarak gündeme alınması gerektiğine işaret etti. Nüfus kontrolü için özel üniversitelerin özellikle öğrenci olarak ülkeye getirdikleri kimselerden sorumlu tutulmasını savunduklarını anlatan Nazlı, ilk yıl öğrencilerin üniversiteye yazıldığını daha sonra ise öğrenimlerini sürdürmediklerini söyledi.  Yurt dışından istihdam sağlayan inşaat şirketlerinin ve otel zincirlerinin de getirdikleri kimselerden sorumlu tutulması ve devlete vergi vermeleri gerektiğini belirten Nazlı, bu ülkenin kalabalıklaşmasında en büyük etkenlerin bu sektörler olduğunu ifade etti. Nazlı, yurtdışından işçi getiren acentelerin varlığını da hatırlatan Nazlı, acentelerin yasadışı olduğundan kapatılmasını ve mevcut çalışma izinleri dışında yeni çalışma izinlerinin verilmemesini savunduklarını belirtti.

Editör: Erol Kanlıada