Bağımsızlık Yolu üyesi Cansu N. Nazlı, Dışişlerinden diplomasiden uzak hamasi açıklamalar yapıldığını söyledi.

Nazlı, katıldığı bir TV programında gündemi değerlendirdi.

Pile bölgesinde yaşanan yol, ulaşım sorunuyla ilgili açıklamalarda bulunan Nazlı, üç açıdan konuyu yorumladıklarını ifade etti. Bunlardan birinin diplomasi olduğunu söyleyen Nazlı, ortada sadece hamasi bir açıklamanın var olduğuna dikkat çekerek böylesi insani meseleler taraflar arasında diplomatik yollarla çözülebilecekken sorun yaşanmasını doğru bulmadıklarını aktardı.

Sadece Pile’de değil tüm ülkede ulaşım sorunu yaşandığını vurgulayan Nazlı, yollarda güvenliği sağlamak için hükümetin taş üstüne taş koymadığını, Pile’de bir yolu dökmek için ise ortalığı birbirine kattığını söyledi. Nazlı, hükümetin samimi bir tavır sergilemediğini anlattı. Son günlerde Kıbrıs sorunu ile ilgili görüşmelerin yeniden başlayacağı ile ilgili haberlerin geldiğini de belirten Nazlı, bu olayları milliyetçi hezeyanlarla gerilimi arttırmak olarak yorumladıklarını ifade etti. 

Nazlı, ayrıca adadaki tüm yabancı asker varlığını sorguladıklarını belirterek, Bağımsızlık Yolu olarak Türkiye Cumhuriyeti askerinden olduğu kadar, BM, Yunan askeri ve İngiliz Üsleri’nden de rahatsız olduklarını söyledi.

Nazlı, ilk önce Apostolos Andreas’ta mescit yapılması, sonrasında papaza yapılan saygısızlık ve son olarak da Pile’de BM ile yaşananların art arda gelmesini maksatlı olarak yorumladı.

Papaza yapılan saygısızlık

baskıcı AKP iktidarının eseri

Nazlı, Apostolos Andreas Manastırı’nda papaza yapılan saygısızlığı, AKP iktidarı süresince ülkemize dayatılan Sünni İslamlaştırma politikalarının sonucu olarak yorumladıklarını ifade etti. Din derslerinin zorunlu olması, külliye inşaatı, camilerde çocuk parkı yapılması ve kuran kursu izinleriyle bizlere ciddi bir dini baskı yapıldığını söyleyen Nazlı, papaza yapılan saygısızlığın da buradan alınan cesaretle yapıldığını belirtti.

Nazlı, okul döneminin yaklaştığını, ancak yaz tatili döneminde okulların depreme dayanıklı olacak şekilde güçlendirilmediğini söyledi. Bilim insanlarının deprem anında yıkılması muhtemel okulların isimlerini belirlediğini vurgulayarak, bu konuyla ilgili hükümetin hiçbir şey yapmadığını aktardı. Kamusal eğitim hakkını ihlal eden kayıt paralarının da alındığını söyleyen Nazlı, bu konuya karşı duramıyor ve çözümünde bir özne olamıyorsak, Kıbrıs sorunu gibi birçok unsurun olduğu bir meselede Kıbrıs Türk halkı olarak nasıl özne olabiliriz sorusunu sordu. Nazlı, tüm bunların birbirini besleyen mücadeleler olduğunu, gündelik hayatımızdaki sorunları çözmeye başlayarak sonrasında daha büyük sorunları çözebileceğimizi ifade etti.

Nazlı, ülkemizde yeterince mücadele edebilmenin yolunun gündelik yaşamımızdaki sorunlarımızı çözmek için kolları sıvamaktan ve konfor alanından çıkmaktan geçtiğini söyledi. Her gün pahalılaşan hayat, geçim sıkıntısı, eğitim ve sağlık sorunlarının bizlerin konforunu kaçırdığını da belirten Nazlı, bu konularda halktan yana irade göstererek sonuca ulaşılabileceğini vurguladı. Nazlı, bizden büyük bir şeyin sorunlarımızı çözmesini beklemektense birey olarak, örgütlü olarak veya örgütlerin birlikteliği olarak elimizden ne geliyorsa yapmamız gerektiğini, bizi bizden başka kurtaracak birinin olmadığını söyledi.

Basın ve fikir, ifade özgürlüğünden yana taraf olmak için ille de solcu olmaya gerek yok bu bir temel hak diyen Nazlı, bu hakkın savunulması için ellerinden geleni yapacaklarını belirtti. Meclis’te bulunan vekillere ciddi anlamda görev düştüğünü de anlatan Nazlı, mahkemeler özellikle caza yargılamaları yasayla sıkı sıkıya bağlıdır dedi. Nazlı, vekillerin elinde değiştirme gücünün olduğunu, ceza yasasında sıkıntı maddelerin değişimi için öneride bulanabileceklerini ancak bunu gerçekleştirmediklerini ifade etti. Nazlı, konuşmasının sonunda gazeteci Ali Kişmir’e dayanışmasını da bildirdi.

Editör: Erol Kanlıada