Nazlı: Mecliste Koltuğu Olan Partiler İngiliz Döneminden Kalma İlkel Yasaları İvedi Elden Geçirmeli

Bağımsızlık Yolu Üyesi Cansu nazlı, “Mecliste koltuğu olan partiler İngiliz döneminden kalma ilkel yasaları ivedi elden geçirmeli” dedi.

Nazlı, katıldığı bir TV programında gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Ali Kişmir’e Askeri Suç ve Cezalar Yasası'nın 26. maddesine göre açılan davayla ilgili destek olunması adına bir imza kampanyası düzenlediklerini aktaran Nazlı, sokakta, eylemle, imza kampanyasıyla ellerinde olan bütün araçlarla desteği yükselteceklerini dile getirdi.

Nazlı, Fasıl 154 ceza yasasının İngiliz döneminden kalma ilkel bir yasa olduğunu ve elden geçirilmesi gerektiğini söyledi. Var olan ceza yasasının içerisinde ifade özgürlüğünü ihlal eden çeşitli maddelerin varlığına dikkat çeken Nazlı, Bağımsızlık Yolu olarak sürekli bu yasaları gündeme getirerek kamuoyu oluşturmaya çalıştıklarını ifade etti.

İnsan Hakları ve AB’ye uyum adı altında 2010’larda geçirilen genç yasalardan da gazetecilere ağır cezalar okunduğunu belirten Nazlı, özel hayatın gizliliğinin korunmasına ilişkin yasada basın örgütlerinin uyarılarına rağmen gazetecilere bir istisna yaratılmadığını, CTP’nin hükümette olduğu dönemde uyarıları dikkate almayarak yasayı geçirdiğini kaydetti. Bugüne kadar 3-4 tane gazeteciye bu yasadan ceza davası getirildiğini de aktaran Nazlı, CTP’nin şimdi toplumun sesi çıktığı zaman, gazını almak için yasada değişiklik yapmaya çalışmasını eleştirdi.

İlgili sorunlu yasalarda değişiklik yapılması meclisin gündeminde bulunmuyor diyen Nazlı, mecliste koltuğu olan siyesi partilere çağrıda bulunarak, ivedi olarak yasa değişikliği önerisinin hazırlanması gerektiğini ifade etti.

Kadına yönelik şiddetle ilgili olarak yasalardan çok, şiddete uğrayan kadının barınacağı bir çatının olmayışına dikkat çeken Nazlı, devletin birçok farklı yere bütçe ayırdığını ancak bir tane bile kadın sığınma evi yapma girişiminde bulunmadığını anlattı. Bir kişinin şiddete veya şiddet tehdidine uğradığı zaman, güvenlik, hukuki ve psikolojik destek alabileceği şiddet önleme merkezlerinin noksanlığı kadına yönelik şiddetle mücadelede eksik kaldığımızın göstergesidir diyen Nazlı, bu yüzden sosyal hizmetlere daha fazla bütçe ayrılması ve daha fazla istihdam gerektiğini devamlı vurguladıklarını söyledi.

Ceza yasasında kadına yönelik şiddetin özel bir suç olarak tanımlanması gerektiğini Bağımsızlık Yolu olarak devamlı dillendirdiklerini söyleyen Nazlı, kadına yönelik şiddet suçlarında ağır teminat koşulları getirilmesi, yani tutuklu yargılanmanın yasallaşması gerektiğini belirtti.

“Din İşleri Dairesi’ne üç katı istihdam yapılırken
Sosyal Hizmetler Dairesi’ne yapılmıyor”

Alo 183 Sosyal Hizmetler İhbar hattından da bahseden Nazlı, sadece kadına şiddette değil, çocuğa, yaşlıya, engelliye şiddette de Alo 183’e başvurulabileceğini anlatı. Nazlı, polise ihbar etmenin de bir yol olduğunu belirterek, polisin ifade almak isteyeceğini ancak sosyal hizmetlerin ihbar edenin kimlik bilgilerini gizlediğini aktardı. Nazlı, bu hatta sadece bir hizmet görevlisinin olduğunu ve 24 saat gönüllü emekle hatta baktığını hatırlatarak, personel alımıyla vardiyalı sisteme geçilmesi gerektiğini vurguladı. Nazlı, Din İşleri Dairesine üç katı personel istihdam edilirken Sosyal Hizmetler Dairesine çok uzun yıllardır personel sorunu olmasına rağmen alım yapılmadığını söyledi.

Nazlı, ders kitapları meselesinin buzağının sadece görünen kısmı olduğunu ifade ederek, on yıllardır ülkemizde dayatılmaya çalışılan sünni islamlaştırma politikalarını sonuçlarını yaşamakta olduğumuzu aktardı. Bakanlık tarafından kısa bir süre önce çocuklara kuran kursu verilebilir izni verildiğini de söyleyen Nazlı, Bağımsızlık Yolu olarak soyut düşünce becerisi olmayacak yaştaki çocuklara dini eğitim verilmesini çocuk istismarı olarak gördüklerini vurguladı.

Nazlı, laik, demokratik, bilimsel ücretsiz kamusal eğitim verilmesi için mücadele ederken, çocukların okul dönemi dışında yine öğretmenlerle bilim, sanat ve sporla vakit geçirebileceği kamusal etüt merkezi ve kreşleri talep etmeliyiz açıklamasını yaptı.

Editör: Erol Kanlıada