Kıbrıs Türk Barolar Birliği İnsan Hakları Komitesi Başkanı Avukat Aslı Murat, Arda Sünmez’in çocuk yaşta ölümünün, herkesi yıllardır çözülemeyen sorun yumağıyla yüzleştirdiğini söyledi.

Murat, şiddeti normalleştirmenin ölüm getirdiğini beliterek, eğitim kurumlarındaki öğretmenler ve doktorların, çocuğa yönelik şiddetin fark ve tespit edilmesindeki öneminin büyük olduğunu vurguladı.
Murat, “Bu noktada kamu ve özel hastanelerde, eğitim kurumlarında çalışanlara güvence sağlanarak, çocuk istismar ve ihmaline ilişkin polise bilgi verme zorunluluğu getirilmelidir” dedi.

Murat, konuyla ilgili kişisel sosyal medya hesabı üzerinden paylaşımda bulundu.

Paylaşım şu şekilde:

“Şiddeti normalleştirmek ölüm getirir.

Arda Sünmez’in çocuk yaşta ölümü, hepimizi aslında yıllardır çözül(e)meyen sorun yumağı ile yüzleştirdi. Artık şiddete müdahale etmeme ve onu normalleştirmenin, kol kırılsın yen içinde kalsın mentalitesinin, çok ciddi mağduriyetlere neden olabileceğini idrak etmek zorundayız.

Çocuk hakları ihlalleri açısından ağırlıklı olarak istismar meselesi gündeme gelirken, çocuğa yönelik fiziksel şiddetin boyutları ve ihmal çok fazla konuşulmuyor. Ev içi şiddet her zaman çocuklar üzerinden değerlendirilmese bile, hepimiz biliyoruz ki, çocuklar bu olayların hem doğrudan hem de dolaylı mağduru oluyorlar.

Mevzuatımızın parçası olan İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddetin yaşandığı bir evde bulunan ve bu şiddete tanıklık eden çocukların korunması ve desteklenmesi anlamında devletlere görevler yükler. Buna göre; çocuk tanıkların haklarına ve ihtiyaçlarına yönelik sosyal güçlenmeyi sağlayıcı çalışmaların yapılması ve yaşlarına uygun psiko-sosyal danışmanlığın verilmesi gerekir.

TOCED Yasası da kadrosundaki personel aracılığıyla, çocuklara psikolojik destek vermek için görevlendirilmiştir. Ama devlet ne İstanbul Sözleşmesi’ndeki yükümlülüklerini yerine getirmekte ne de TOCED’e bir müdür ve tüm birimler için personel atayarak tam teşekküllü çalışma yapılmasına imkan sağlamaktadır. Maalesef çocukların yaşam hakkına saygılı ve haklarını koruyan, sağlıklı ve eğitimli bireyler olarak yetişmelerine zemin yaratacak bir idareye sahip değiliz.

Çocuk diye tabir edilen kişilerin yaş kriteri hususunda da yasalarda kafa karışıklığı vardır. Halbuki 18 yaşın altındaki herkes çocuktur. Çağdışı kalmış ve en son 2006 yılında değiştirilmiş Çocuklar Yasası, himaye altına alınacak çocuğun 16 yaşından küçük olması gerektiğini söyler. Yani 16-18 yaş arası olanlara dair ciddi bir yasal boşluk vardır.

🎯 Sosyal Hizmetler Dairesi’nin, Yenierenköy ve Mehmetçik Bürolarında personel yok.

Çocukların şiddete maruz kalmadan, kendini koruyan ve güçlendiren bir ortamda büyüme hakları vardır. Özellikle şiddete tanıklık etmek ve ayrıca doğrudan şiddete maruz kalmak, çocuğun beden ve ruh sağlığını ciddi şekilde etkilemekte ve sosyal gelişimini engellemektedir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde, bu alanda icraat ortaya koyacak olan Sosyal Hizmetler Dairesi’nin, Yenierenköy ve Mehmetçik Bürolarında personel yoktur.  Arda’nın o bölgelerde yaşıyor olmasını bu yönü ile de değerlendirmek gerekir. Keza bu gibi durumlarda, özellikle önceden şiddet geçmişi olan evlerin düzenli ve sistematik şekilde takip edilmesi elzemdir.

Polis Teşkilatı’nın o bölge özelinde feodal ilişkilerin etkisi altında olduğunu söylemek mümkün. Mesela aynı özellikte bir olay Lefkoşa’da yaşandığında farklı muamele, İskele - Karpaz tarafında yaşandığında farklı muameleye tabi tutulabilmektedir.  Bu noktadaki en önemli eksikliklerden biri de, çocuk hakları konusunda özellikle eğitilmiş personelin ve çocuklarla dair konularla ilgilenecek özel bir birimin Polis Teşkilatı içinde olmayışıdır. Ev içinde şiddete maruz kalan bir çocuk olduğunda, adli şubenin niteliği yeterli değildir.

Eğitim kurumlarındaki öğretmenler ve doktorların, çocuğa yönelik şiddetin fark ve tespit edilmesindeki önemi büyüktür. Bu noktada kamu ve özel hastanelerde, eğitim kurumlarında çalışanlara güvence sağlanarak, çocuk istismar ve ihmaline ilişkin polise bilgi verme zorunluluğu getirilmelidir”.

Editör: Erol Kanlıada