Yeni eğitim öğretim dönemi 16 Eylül’de başlıyor fakat okullarda çözülemeyen birçok eksiklik ve sorunlar var.
KTÖS Genel Sekreteri Burak Maviş, son zamanlarda okul değil bina edildiğini, okul denilen yapının atölyeleri, spor alanları, laboratuvar, teknolojik donanım ve oyun mekânları ile küçük bir toplum modeli olduğunu söyledi.
Maviş, nüfus artışı ve vatandaşlık politikasının olmayışının yükü okulların sırtına verildiğini söyleyerek, özelikle nüfus artışı olan okullarda var olan yapının bozulduğunu, eğitim sisteminin ise çocukların yeteneklerinin ve yaratıcı kapasitelerinin ezberle ve mekânla öğütülerek yok eden bir sisteme dönüştüğünü vurguladı.
Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Genel Sekreteri Burak Maviş, yeni eğitim-öğretim yılının16 Eylül’de başlayacağını belirterek eğitimde yaşanan sorunları ele alırken çocuğun yüksek yararını düşünerek hareket ettiklerini söyledi.
Sosyal diyalog ve sonuç odaklı olduklarını ifade eden Maviş, okullardaki eksikliklerin öğrenciler arasındaki eşitsizlikleri derinleştirme olasılığı içeriyorsa aileler ile birlikte Eğitim Bakanlığı’nın karşısında olacaklarını duyurdu.
Maviş, “İçi boş, kulağa hoş gelen sloganlarla veya mevzi alıp kendi statükomuzu dayatma ile toplumların ileri gitmediğini birçok kez deneyimledik. Kolaycılığı değil, doğru bilgi sahibi olarak, eğitim ve toplumsal konulara ilgili fikirlerimizi birçok platformda veri tabanlı, araştırma raporlarına dayalı ve çözüm modelleri ile kamuoyunun gündemine getirdik” dedi.

Www.facebook (44)

“Deprem fonunda biriken para başka alanlarda kullanıldı”

Okul binalarının güçlendirilmesiyle ilgili Maviş, 18 aylık süre içerisinde bürokrasinin yavaş ilerlediğini gördüklerini belirterek, 58 okul ile görüşüldüğünü, 25 okulun ihalesinin sonuçlandığını, 22 okulun ihale aşamasında olduğunu ve 5 okulda ise sorun bulunmadığını, 66 okulun raporunun tamamlanmadığını söyledi. 
Burak Maviş, deprem fonunda biriken nakit akışını hükümetin başka alanlarda kullanmasının ihaleye çıkış sürecini de geciktirdiğini ifade etti.
“Yapılan güçlendirme çalışmaları okullara sonsuz güvenlik kazandırmayacak” diyen Maviş, zamanında bakım onarım ve tadilatlar yapılmadığı için yapısal sorunların büyük olduğunu söyledi. Maviş, bunun bir kalp ameliyatında stend veya pil takarak, ömür uzatmaya benzeterek, geleceğe dönük yeni okul binalarının tasarlanması gerektiğini söyledi.
Maviş, şöyle devam etti:
 “Elimizdeki verilere göre İlköğretim Dairesi’ne bağlı 16 okulun kullanım dışı binaları mevcut, bununla birlikte şu an kullanılmayan Canbulat İlkokulu ve Erdal Abit İlkokulu ile birlikte bu sayı toplamda 18 okuldur. 
İhalesi tamamlanan okullarda, inşa ve güçlendirme süreçleri başladı. Yaptığımız okul ziyaretleri kapsamında makul sürede tamamlanacağını düşünüyorum. Fakat tamiratına başlanmayan veya raporu dahi olmayan okullar var. On sekiz aylık sürede bürokrasinin yavaş işlediğini gözlemliyoruz. Bununla birlikte deprem fonumda biriken nakit akışını hükümetin başka alanlarda kullanması ihaleye çıkış sürecini de geciktiriyor”.

“Eğitim Bakanlığı, koltuğa 
odaklanmak yerine okullarla ilgilenmelidir”

“İlk zamanlarda ‘yapacak bir şey yok’ deyip konteyner sınıflara toplum sabır gösterdi, fakat üzerinden bu kadar zaman geçtikten sonra hâlâ konteyner sınıflar kaderimizdir diyemeyiz” diyen Maviş, Eğitim Bakanlığı’nın kurultaya ve kendi koltuğuna odaklanmak yerine, sorumluluk alarak okullarla ilgilenmesi gerektiğini söyledi.

Www.facebook (45)

“Bu yıl 47 konteyner ihalesi gerçekleşti”

Geçtiğimiz yıl elden ihale ile 110 civarı konteynerin okullara yerleştirildiğini bu yıl ise 47 konteyner sınıf ihalesi gerçekleştiğini belirten Maviş, bu konteynerlerin hangi okullara yerleşeceğinin net olmadığını ifade etti.
Maviş, “kalabalık okullara da konteyner çözümler aranıyor” diyerek konteynerlerin bakanlık için araç olmaktan çıkıp amaç haline dönüştüğünü vurguladı.

“Çelik yapılarla daha kısa sürede yeni sınıflar inşa edilebilir”

Geçtiğimiz dönemde konteyner sınıflarda yaşanan sorunlara değinen Maviş, konteyner sınıflarda öğrencilerin hareket alanının dağıldığını bunun yerine çelik yapılarla daha kısa sürede yeni sınıflar inşa edileceğini ifade ederek şöyle devam etti:
“İlköğretim Dairesi’ne bağlı Çağlayan C. İlkokulu, Şht. Yalçın İlkokulu, Çamlıbel Aysun İlkokulu, Çayırova İlkokulu, Karakol İlkokulu, Alasya İlkokulu, Konuklar İlkokulu, Lefke İstiklal İlkokulu, Yeşilyurt İlkokulu, Alaniçi İlkokulu, Dikmen İlkokulu, Haspolat İlkokulu, Gaziköy Anaokulu, Dörtyol İlkokulu, Şht. Zeki Salih İlkokulu, Tuzla Şht. Özdemir Anaokulu ve Lefkoşa Dr. Suat Günsel Devlet Okulu’nda konteyner sınıf sistemine dahil okullardır.
Ses, ışık yalıtımı konusunda konteynerlerde sorun yaşıyoruz, ana binalar yapılmadığı için konteynerler çocukların hareket alanını daraltmış durumda. 
Çağlayan Cumhuriyet İlkokulu’nda çocukların oyun alanı daraldı. Bizim önerimiz çelik yapılarla daha kısa sürede yeni sınıfların inşa edilebileceğiydi, bakanlık konteyneri tercih etti. Bu tercihi karşısında sınıf içi donanımı Haspolat İlkokulu’nda kullanılan malzemeden yapması halinde ses ışık yalıtımındaki sorunlar minimize edilebilir.”

“İvedilikle okullara öğretmenlerin gönderilmesi gerekiyor”

Okullarda ayrıca öğretmen sıkıntısı da olduğunu dile getiren Maviş, yaz aylarında öğretmen nakillerinin gerçekleştiğini, toplamda 360 civarı sınıf, okul öncesi, rehber ve özel eğitim öğretmeni ihtiyacı olduğunu söyledi.
Burak Maviş “360 civarı sınıf, okul öncesi, rehber ve özel eğitim öğretmeni ihtiyacımız var. KHK öğretmenlik sınavını yaptıktan sonra ivedilikle okullara öğretmenlerin gönderilmesi gerekiyor. Eylül ayında nüfus artışı veya emeklilik olasılıklarını da dikkate almamız gerekiyor” dedi.
Öğretmenlerin yaşadığı sıkıntılar konusunda Eğitim Bakanlığı ile yaptıkları görüşmelerin olumlu geçtiğini ve yol kat edildiğini dile getiren Maviş, göç yasasından kapsamındaki öğretmen ve kamu görevlilerinin ücretlerinde, vergilerinde ve baremlerinde iyileştirmeler yapıldığını, detaylı çalışmalara imza atılacağını söyledi.
Maviş konu ile ilgili detaylı olarak şunları söyledi:
“Sendikamız ile Eğitim Bakanlığı arasında bazı sorunların çözümü arasında ilerleme sağlandı. Okulöncesi ve özel eğitim öğretmenlerinin yaşadığı bazı mesleki anormaliler giderildi. Atatürk Öğretmen Akademisi (AÖA) eşliğinde de özel ders öğretmenliği sürecinde de sertifikalandırma işlemleri için görüşmelerimiz sürüyor. 
Kadro olarak özel eğitim öğretmeni, rehber öğretmen ( okul psikoloğu) ve dil uzmanlarının okullarda yaygınlaştırılması neticesinde özel gereksinimli bireylerin, sosyal ve psikolojik sorunu olan öğrencilerin ve Türkçe konuşamayan yabancı öğrencilerin öğretiminde ilerlemeler sağlandı.
Kamuda yetkili beş sendikanın hükümetle yürüttüğü müzakereler çerçevesinde ‘göç yasasından göreve giren öğretmen ve kamu görevlilerin ücretlerinde, vergilerinde ve baremlerinde iyileştirmeler yapıldı. 
Eylül ayının başında baremlerde ve vergi düzenlemesinde kalıcı iyileştirilmesinin sağlanabilmesi için ve emeklilik haklarının geliştirilmesi için daha detaylı çalışmalara imza atacağız. 
Öğretmen Nakil Tüzüğü, Öğretmenler Hizmetiçi kurs tüzüğü, AÖA’nın gelişimi ile ilgili tüzükler ve İlköğretimde çalışan rehber öğretmenler ile ilgili tüzüklerin üzerinde ise çalışıyoruz.”

Www.facebook (46)

“Türkçe bilmiyor diye okula almazsak daha kötü felaketlerle karşılaşabiliriz”

Karma eğitim konusuna da değinen Maviş, yabancı öğrenciler için geçtiğimiz yıl başlatılan oryantasyon projesinin yaygınlaştırılmasını istediklerini, söz konusu olanın dil öğretimi değil, bunun yanında sosyal ve kültürel entegrasyonun okul ikliminde sağlanması gerektiğini söyledi.
Maviş şöyle devam etti:
“Geçen dönem öğrenci nüfusunun yüzde 57’si KKTC vatandaşı, yüzde 33’ü Türkiye vatandaşı, yüzde 10’u ise 3. Dünya vatandaşıydı. Rus, Ukrayna, İran, Pakistan ve Bangladeş ağırlıklı olmak üzere 41 farklı ülkeden öğrenciye eğitim verdik. 
Geçtiğimiz yıl başlatılan oryantasyon projesinin yaygınlaştırılmasını istiyoruz. Çocuklar okul saatlerinde okullarındaki dil uzmanlarından haftada 4-7 saat Türkçe eğitimi alıyorlardı. Bakanlık bu yıl Türkçe sertifikası olmayanı okula almayacağını açıkladı. Bu Anayasa ve çocuk hakları yasasına aykırıdır. 5 yaşındaki çocukların aileleri arayıp, şikâyet ediyorlar. Normalde Türkçe konuşanlarda 5 yaşında okuma yazma öğrenmiyor. 
Bakanlığın bu noktada kötü niyetli olmadığının, çaresizlikten böyle bir yol izlediğine inanmak istiyorum. Türkçe bilmiyor diye okula almazsak daha kötü felaketlerle karşılaşabiliriz. Çünkü söz konusu olan dil öğretimi değil, bunun yanında sosyal ve kültürel entegrasyon okul ikliminde sağlanabilir. Bakanlığın bu kararının yeniden gözden geçirmeye davet ediyorum”.

Www.facebook (47)

“Öğretmende ‘tükenmişlik sendromu’ ile karşı karşıya kalabiliriz”

Nüfus artışıyla birlikte sınıflarda davranış problemi yaşayan öğrenci sayısının da arttığını belirten Maviş, baskılarla birlikte öğretmenin de ‘tükenmişlik sendromu’ ile karşı karşıya  kaldığını belirtti.
Maviş şöyle konuştu:
“Sınırını bilmeyen davranış problemi yaşayan öğrenci sayısı okullarımızda çoğaldı. Bu durumun üstüne bakanlık baskısı, bütçe eksikliği vb. Sorunlar eklenince öğretmende ‘tükenmişlik sendromu’ ile karşı karşıya kalabiliriz. Bununla mücadele edebilmek için Okul-Aile Sözleşmesi ile aileye sorumluluklarını hatırlatacağımız yeni bir sisteme ihtiyacımız var.”
 

Editör: Erol Kanlıada