Halkın Partisi (HP) Genel Bakanı Kudret Özersay, Reçete soruşturmasıyla ilgili olarak tutuklanan insanlara yöneltilen kişilerin tamamen suçlu olmadıklarını soruşturma bitene kadar zanlı olduklarını belirtti.

Özersay, sahte reçete soruşturması kapsamında, polisin halihazırda ortaya koyduğu somut ve çürütülmesi pek de mümkün görünmeyen delillerin olduğunu, bazı kişilerin de suçlarını da itiraf ettiğini ve delilleri ortadan kaldırmaya çalışanlarında ortaya çıktığını belirterek bu kişilerin yargılanarak ceza almaları gerektiğini fakat süreç sonunda masum olduğu kanıtlanacak kişilerinde olabileceğini belirterek bu konuda hassas olunması gerektiğini açıkladı.

Özersay. “Bugün tutuklu bulunan ve süreç sonunda masum olduğu kanıtlanan insanlar olursa bu insanların ve yakınlarının şimdi çekmekte olduğu acıyı ve yaşadıkları yıkımı geriye doğru kim nasıl telafi edecek?” diyerek bu konuda gereken hassasiyetin gösterilmesi gerektiğini belirtti.

“Dedikoduyu sevdiğimizden midir yoksa başka bazı nedenleri mi var bilmiyorum” diyen Özersay, “bazı değerleri çok kolay harcıyoruz” dedi.

Özersay; maddi kazanç elde etmek amacıyla dolandırıcılık yapanlar ile hastalara kolaylık olsun diye ya da özellikle doktora gelme durumu olmayan zor durumda olan insanlara bu eziyeti çektirmemek için reçete imzalayan doktorları ve eczacıları, dolandırıcılar ile aynı kefeye koyulmaması gerektiğini ifade etti.

HP Genel Başkanı Özersay’ın konu ile ilgili açıklamasının tamamı şu şekilde;

“Değer biriktirmek konusunda ciddi toplumsal sorunlarımız var ama daha da önemlisi bazı değerleri çok kolay harcıyoruz. Bunu birini suçlamak için söylemiyorum, bu yanlışı bazen şahsen ben de yapıyorum, yaptım, hepimiz maalesef yapıyoruz. Birilerinin bize yakıştırdığı gibi “dedikoduyu sevdiğimiz”den midir gerçekten yoksa başka bazı nedenleri mi var bilmiyorum ama bu konuda gereken hassasiyeti göstermek zorundayız çünkü bu azalmamıza, kendi kendimizi tüketmemize neden oluyor.

Reçete soruşturmasıyla ilgili olarak sorgulanan, tutuklanan insanlara yöneltilen ithamların tamamı doğru olmayabileceği gibi, şu anda tutuklu bulunanların tamamı bu reçete olayında maddi kazanç elde etmek maksadıyla bu işlemleri yapmamış olabilir, bunu ancak bu sürecin sonunda öğrenebileceğiz.

Bu insanlar şu anda ZANLIDIRLAR, suçlu olup olmadıkları henüz belli değildir. Bugün tutuklu bulunan ve süreç sonunda masum olduğu kanıtlanan insanlar olursa bu insanların ve yakınlarının şimdi çekmekte olduğu acıyı ve yaşadıkları yıkımı geriye doğru kim nasıl telafi edecek, bunu da herkesin düşünmesi ve ona göre konuşması, davranması gerekir.

Kaldı ki maddi kazanç elde etmek amacıyla dolandırıcılık yapanlar ile hastalara kolaylık olsun diye ya da özellikle doktora gelme durumu olmayan zor durumda olan insanlara bu eziyeti çektirmemek ya da külfete neden olmamak için reçete imzalayan doktorları, eczacıları aynı kefeye koymamak gerekir.

Belki her ikisi de yasalara göre suç teşkil eder ancak suçun niteliği ve suçlar için öngörülen cezalar birbirinden farklıdır. Kazanç elde etmeyen ya da bu yolla Sigortaların dolandırıldığını ve halkın parasının çalındığını bilmeyen, bilmeden iyi niyetinden hatta saflığından bunun parçası olan insanları bundan büyük kazançlar elde eden, parayı paylaşan, Sigortaları zarara uğratan insanlardan ayırmak gerekir. Ahlaki ve vicdani olarak da bu ayrımı yapmak gerekir. Bunu birbirinden ayıracak ve farklı cezaları verecek olan sadece yargı olmamalıdır, bunu toplum olarak bizler de yapmalı ve herkesi aynı kefeye koymaktan kaçınmalıyız.

Bazı noktalarda polisin mahkeme önünde halihazırda ortaya koyduğu somut ve çürütülmesi pek de mümkün görünmeyen deliller vardır, kaldı ki bazı kişiler suçlarını da belli ki itiraf etmişlerdir, delilleri ortadan kaldırmaya çalışanlar ortaya çıkarılmıştır. Bu açıdan bu sürecin sonuna kadar devam etmesi ve suçluların yargılanarak ceza almaları zorunludur. Buna kimse itiraz edemez, bunu herkes destekler.

Bu gayrimeşru hükümetin kendisiyle ilgili onlarca yolsuzluk iddiaları ve bazı durumlarda çıplak gözle görülür açık aleni devleti zarara uğratan vukuatları varken, bu konularda hiç sesini çıkarmaması hatta dut yemiş bülbül misali susarken reçete olayı konusunda hükümetin başından her bir bakanına açıklamalarda bulunması, “sonuna kadar üzerine gideceğiz” açıklaması yapması akıllara şu soruyu getirmiyor mu? “peki diğer yolsuzluk iddiaları? Peki polise intikal eden ve başlatılan diğer soruşturmalar?” O diğer ve sizleri de ilgilendiren soruşturmalara dair bir kelam etmediğinize göre onların sonuna kadar takipçisi olmayacağınızı anlıyoruz, doğru mu anlıyoruz?

Sadece reçete soruşturması konusunda durmadan açıklama yapan gayrimeşru hükümet, diğer soruşturmalar konusunda sustuğuna göre aslında hem üstü kapalı hem de muhtemelen perde gerisinde polisimize de mesaj gönderiyor ve yönlendirme yapıyor. Soruşturmalar konusunda kimin daha öne alınacağı ve daha hızlı ilerletileceği açısından siyaset adli süreçlere müdahale ediyor. Kendi medya imkanlarıyla da bunu öne çıkararak belli ki gündemi de değiştirmeye çalışıyor.

Böylece kamuoyunun konuştuğu, hükümetin partizanca istihdamlarından, okul kitaplarındaki vahim hatalara, ihalesiz yakıt alımlarıyla kurumların ve devletin zarara uğratılmasına, okul binalarının tamirinin ihalesiz adrese teslim yapılmasına, vergiler konusunda bazı firmalara çekilen kıyaklara, vergi aflarına, arazi peşkeşlerine varıncaya kadar onca rezillik de konuşulmamış, unutturulmuş oluyor.

Evet reçete soruşturması başka bazı yolsuzluk soruşturmaları gibi hızla sonuçlandırılmalı ve suçlu bulunanlar cezalandırılmalıdır ancak bu gayrimeşru hükümetin bunu kullanarak ve köpürterek, halkın bu en başta söylediğim değer harcama zafiyetini istismar ederek diğer ve belki çok daha büyük hırsızlıkları, yolsuzlukları ve etik dışı yanlışlarını gizlemesine, gündem değiştirmesine izin vermemek gerekir. Burada hepimize sorumluluk düşer.”

Editör: Erol Kanlıada