Türkiye, Türk dünyasına maddi ve manevi destek veren, her türlü yardımı yapan bir ülke.
Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkler nerede olursa olsun hiçbir zaman yanız bırakmıyor.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, geçtiğimiz günlerde Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki iki kadim Türk-İslam şehrini ziyaret etti.
Fidan'ın ziyareti, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2012 yılında başbakan iken Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ne gitmesinin ardından, bölgeye yapılan en üst düzey ziyaret.
"Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin Müslüman Türk hafızasında önemli bir yeri vardır"
Hakan Fidan'ın bu önemli ziyaretini, Bayburt Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ramin Sadık TRT Haber'e değerlendirdi:
"Şimdi kuşkusuz Bakanımız Hakan Fidan'ın Çin'e yaptığı ziyaret ve bu ziyaret kapsamında Sincan Uygur Bölgesi'ne gitmesi bir anda hem Çin'de hem Türkiye'de hem de Türk dünyasında oldukça hararetle karşılandı. Tabii Anadolu'da da Türkiye'de de Azerbaycan'da da Türk dünyasında da bu heyecana neden oldu. Zira yaklaşık 12 yıl sonra ilk kez Uygurların yaşadığı bölgeye Türkiye'den üst düzey bir ziyaret gerçekleşmiş oldu."
"Tabii Uygurların yaşadığı Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin Müslüman Türk hafızasında çok önemli yeri vardır" diyen Ramin Sadık, tarihteki ilk Müslüman Türk devleti Karahanlı'ya atıfta bulundu:
"Bugün Uygurların yaşadığı bölge Yusuf Has Hacip'in, Kaşgarlı Mahmut'un yaşadığı, Ahmet Yesevi kültürünün oluştuğu bir coğrafyadır. Zira hepimiz tarihten biliyoruz Kaşgar, Artush, Balasagun gibi şehirler zikredildiğinde, anıldığında da bizim hemen aklımıza Karahanlı Devleti geliyor. Karahanlılar Türk tarihinde Orta Asya'da İslamiyeti kabul eden ilk Türk devletidir. Dolayısıyla aslında Hakan Fidan Türk-İslam şehirleri diye yaptığı açıklamada geçmiş tarihimiz olan Karahanlı'ya da benim kanaatimce atıfta bulunmuştur. "
"Türkiye soydaşlarının hakkını savunuyor"
Doç. Dr. Ramin Sadık, "Türkiye, Çin'de yaşayan soydaşlarının da hakkını tabii ki savunuyor" dedi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Yanghang Camii'ni ve Uluslararası Büyük Pazar'ı ziyaret etmişti. Doç. Dr. Ramin Sadık, Bakan Fidan'ın bu ziyaretinin kuşkusuz önemli bir ziyaret olduğunun altını çizdi:
"Diğer taraftan Bakanımız Hakan Fidan'ın Sincan Uygur Bölgesi'ni ziyaretinde Yanghang Camii'ne gitmesi kuşkusuz çok önemli bir ziyarettir. Yanghang Camii 1890'larda inşa edilmiş bir camidir. Yani 120 yıldan fazla tarihi olan bir cami. aynı zamanda Yanhang Camii özellikle İslam ülkelerinden Çin'e ziyaret yapan üst düzey isimlerin uğradığı ziyaret ettiği bir camidir ki Urumçi'deki en önemli cuma camilerinden birisi."
Uygur Türkleri ile bir araya geldi
Dışişleri Bakanı Fidan, Uygur Türklerine ait bir fırını da ziyaret etti, kendisine burada pişirilen ekmekle çay ikram edildi.
Fidan, girdiği mağazalarda yöresel ürünlere dair bilgi aldı, sanat eserleri ve el yapımı ürünleri inceledi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin Kaşgar kentinde bulunan Yusuf Has Hacib Türbesi'ni de ziyaret etmişti.
Ramin Sadık, Hakan Fidan'a olan ilginin ve sevginin çok kıymetli olduğunu belirtiyor:
"Hakan Fidan'ın aynı zamanda Yusuf Has Hacib'in mezarını ziyaret etmesi, türbesini ziyaret etmesi, Uygur Türkleri ile çok samimi şekilde çarşı ve pazarda sohbet etmesi büyük bir olaydır aslında. Yaşlı bir kadının Hakan Fidan'ı gördüğünde ve onunla sohbet ettiğinde nasıl duygulandığını görüyoruz."
Bakan Fidan, Uygur Türklerinin kültürel haklarının korunması ve değerlerini yaşaması konusunda, Türk ve İslam dünyasının hassasiyetlerini hatırlattı.
Bakan Fidan, bu hassasiyetlerin giderilmesinin herkese yarar sağlayacağını belirtti.
Diplomat kaynaklar, Fidan'ın Urumçi ve Kaşgar’daki temaslarının, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki durumun gözlemlenmesi ve resmi makamlara Türkiye'nin görüşlerinin net biçimde aktarılması bakımından faydalı olduğu görüşünde.
Türkiye tüm dünya Türklerinin yanında
Karaçay Türkleri, 2 Kasım 1943’te sürgüne gönderildi ve o günlerde yaşadıklarını hala unutamadı. Türkiye onları hiçbir zaman yalnız bırakmadı, kapıların her daim onlara açık olduğunun altı çizildi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, geçtiğimiz aylarda New York'ta Türkevi'nde Karaçay Türklerini kabul etmişti.
Bakan Fidan, "Bütün soydaşlarımızın Türkiye'yi anavatanı bilen kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz" açıklamasını yapmıştı.
“Bütün dünya Türklerinin babası Erdoğan'dır…”
Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Ahıska Türklerini hiçbir zaman yalnız bırakmadı. Türkiye, Ahıska Türklerinin yıllardır hasretle bekledikleri Türk vatandaşlığını kazanmaları için gerekli adımları atıyor ve bu süreci hızlandırıyor.
60 binden fazla Ahıska Türküne, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verildi. Sadece 120 dakikada ata toprakları ellerinden alınan, vatanlarından olan Ahıska Türklerinin yeni vatanı Türkiye oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin bundan sonra da Ahıska Türklerinin yanında olmaya devam edeceğinin altını çizdi.
Erdoğan'ın Türkevi'ndeki kabulünde, Türk vatandaşlığına hak kazanan 83 yaşındaki Yunus Muradov, her bir Müslümanın, bütün dünyanın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın arkasında olduğunu belirtti:
"Hepsine de babalık eden Sayın Erdoğan'dır. Bütün dünya Türklerinin babası bu adamdır. O gördüğümüz günleri hepiniz biliyorsunuz. Hiçbir vakit insan geçmişini unutmayacak. Sayın Cumhurbaşkanım, size teşekkür ediyorum. Allah sizi cümlesinden ayırmasın. Siz her vakit bizim yanımızda olursanız ayağımız taşa değmez. Sizin de ayağınız taşa değmesin. Allah hiçbir vakit Türkiye'yi başkalarının eline düşürmesin."
"Kırım Tatar soydaşlarımızın güvenliğinin temini Türkiye'nin öncelikleri arasındadır"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye olarak gerek Kırım'da yaşayan gerek işgal sonrasında bölgeden ayrılmak zorunda kalan Kırım Tatarlarının haklarını her hal ve şart altında savunmayı sürdüreceğiz" dedi.
Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün, egemenliğinin ve siyasi birliğinin korunmasının sadece bölgesel değil küresel güvenlik ve istikrar bakımından kritik bir öneme sahip olduğunu aktaran Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kırım’ın yerli halklarından olan Kırım Tatar soydaşlarımızın güvenlik ve esenliğinin temini de Türkiye’nin öncelikleri arasındadır. Kırım Tatarı vatandaşlarımız Kırım’daki gelişmelerin yakın takipçileridir. Bu vesileyle geçen sene platformun Kiev’deki ilk zirvesine katıldıktan sonra gözaltına alınan Kırım Tatar Milli Meclisi Birinci Başkan Yardımcısı Narimen Celal ve arkadaşlarının bir an evvel evlerine ve ailelerine kavuşma beklentimizi tekrarlıyorum."