Modern dönemde Gregoryen takvimin yaygınlaşmasına bağlı olarak 1 Ocak, yeni yıl olarak kutlanmakta ve yeni gelen yılın bir öncekine göre daha iyi olacağı umut edilmektedir. Hatta Antik Roma’ya kadar geri giden yıl başı kutlamaları, bitişleri ve yeni başlangıçları simgeleyen tanrı, Janus’a adanmıştı.

2025 yılına girerken, Dünyada ve ülkemizde nelerin bitmesini, nelerin başlamasını umut ediyoruz?

Dünya yeni yıla girerken, birçok kriz yükünü de omuzlarında taşımaktadır. Rusya-Ukrayna savaşı, Gazze’deki soykırıma varan insanlık dramı, Sudan’daki insani kriz yeni yılda bitecek mi?

Dünya ekonomisini olumsuz etkileyen enflasyon, işsizlik, yüksek faiz oranları yeni yılda düşecek mi?

Öte yandan KKTC olarak yeni yıla girerken birtakım sorunlarımızı da beraberimizde getiriyoruz.

KKTC’de 2024 yılında yaşanan enflasyonun ve maliyetlerin yükselmesi, insanlarımızın refahını ve yaşam standartlarını olumsuz etkilemiştir. 2025’e girerken bu konuda umutlu olabilir miyiz?

Örneğin KKTC İstatistik Kurumu verilerine göre 2024 Ocak ayında yıllık enflasyon %83,63 iken, Kasım ayında bu oran %59,88’e düşmüştür. Bu eğilimin devam etmesi halinde 2025 yılında enflasyonun düşme eğilimi göstereceğini umut edebiliriz.

KKTC ekonomisi büyük ölçüde turizm ve yükseköğretime bağlı olup, hem bu sektörlerin sürdürülebilirliğini artırmak hem de tarım ve sanayi sektörlerindeki özelikle modernizasyon eksikliğini gidererek ekonomideki paylarını artırmak için ciddi politikalara ve kararlara ihtiyaç vardır.

Ülkemizdeki plansız büyüme ve nüfus sorunu, sağlık, eğitim, ulaşım, enerji, turizm gibi neredeyse bütün alanları olumsuz etkilemektedir. O bakımdan 2025 yılında en acil çözülmesi gereken sorunların başında sağlıklı bir nüfus sayımı ve planlaması gelmektedir.

Sağlık alanındaki yetersiz altyapı, personel eksikliği, ilaç ve malzeme teminindeki sıkıntılar gibi sorunlar 2025 yılında da devam edecek mi?

Devlet okullarındaki fiziksel altyapı ve öğretmen eksiklikleri, özel ve devlet okullarındaki kalite farkı giderilip, eğitimde fırsat eşitliği sağlanabilecek mi?

Keza yükseköğretimdeki aşırı ticarileşme eğilimi, uluslararası kalite standartlarının ve öğretim elemanlarının özlük haklarının göz ardı edilmesine 2025 yılında da berdevam denilecek mi?

Trafikte giderek araç sayısının ve kazaların artması karşısında, yol kapasitesini ve güvenliğini artırmak için daha kaç yeni yılın geçmesi gerekiyor?

Enerji talebinin artmasına ve altyapı yetersizliğini rağmen, hala sadece fosil yakıtına dayalı elektrik üretiminde ısrar etmek ve yenilenebilir enerji potansiyelinin değerlendirilmemesi, 2025 yılındaki enerji ihtiyacımızı karşılayabilecek mi?

Özellikle yaz aylarında yoğunlaşan turizmin yarattığı mevsimlik talep dalgalanmaları karşısında,  sektörün daha sürdürülebilir olabilmesi için kültür ve tarih, sağlık, spor, tarım ve doğa gibi alternatif turizm türlerinin de desteklenmesi ve teşvik edilmesi gerekmez mi?

Bütün bu sorunları doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyen Kıbrıs sorununda da 2025 yılında yapılacak olan KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle birlikte önemli bir yol ayrımına gelinecektir. 2020 yılından bu yana iki devletli çözümü savunan mevcut cumhurbaşkanı veya aynı çizgideki başka bir adayın kazanması durumunda, KKTC’nin tanıtılması yönündeki diplomatik girişimler ve statüko devam edebilir.

Buna karşılık federasyonu savunan bir adayın kazanması halinde, toplumlararası müzakerelerde federasyon zeminine dönülebilir.

Giderek biriken yapısal sorunlarımızın çözümü, elbette bir günde ve sihirli değnekle çözülemez!

Ancak 2025 yılında sorunlarımızın çözümünü umut etmek, iyi bir başlangıç olabilir. Zira umut, pasif bir iyimserlik değildir, tam tersine sorunlarımızın çözümünü arzu etmeyi ve bu konuda eyleme geçmeyi de içerir.

Yeni yılda yeni umutlarla yenilenmek dileğiyle..