Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) Başkanı Selma Eylem, okul binaları, altyapı sorunları, donanım eksiklikleri yanında yine yeni öğretim yılına eksik kadrolarla başlanacağını söyledi.

6 Şubat 2023 depreminden sonra gündeme gelen okullarda güçlendirme çalışmalarının hâlâ çözülmediğini belirten Eylem, 2024-2025 eğitim yılına girerken tek bir okulun dahi depreme karşı güçlendirilmiş veya yıkılıp yeniden yapılmış olmayacağını vurguladı.

Eylem, okul binalarının durduğu yerde dahi döküldüğünü, bina yapılması yerine öğrencilerin, öğretmenlerin ve eğitimin konteynerlere mahkûm edildiğinin altını çizdi.

Eylem, geçen dönem 100’ün üzerinde ihalesiz konteynerin okul bahçelerine yerleştirildiğini, bu yıl ise ihalesiz konusunu defalarca gündeme getirdiklerinden 47 adet konteyner için ihaleye çıkıldığını belirtti. Eylem, “Halktan vergiler toplanmış, okul binalarında güçlendirme veya yıkıp yeniden yapılacağı iddia edilmiş ancak bina yapmak yerine bir buçuk yıldır okullarımıza çocukların teneffüslerde oyun oynayacağı veya spor yapacağı alanlara konteynerler yerleştirilmeye devam etmektedir” dedi.

Konteynerin araç değil amaç haline getirildiğini ifade eden Eylem, “Külliye inşaatı için seferber olunmuş kısa sürede neredeyse tamamlanmak üzeredir. Okullarımız, hastanelerimiz dökülürken halkı düşünmeyen, eğitim, sağlık gibi kamusal hizmetleri yatırım yapmayarak bitiren siyasiler özelleştirme, özele peşkeş çekme politikaları sürdürmekte, bunları yaparken rüşvet, torpil, sahtekârlıkla sadece eğitimi değil her alanımızı bataklık haline getirmektedir” şeklinde konuştu.

“Son 5 yılda disiplin vakaları yüzde 66 arttı”

Son 5 yılda okullardaki disiplin vakalarının da yüzde 66 oranında arttığını söyleyen Eylem, bunun hükümetin rehber öğretmen branşında azaltmaya gitmesinden kaynaklı olduğunu söyledi.

Eylem, hükümetin, okullarda şiddet, akran zorbalığı konusunda ne kadar umursamaz, eğitimle ilgili ne kadar gailesiz olduğunu gösterdiğini ifade ederek rehberlik servislerinin güçlendirilip çözüm üretme yerine okulların kaderleriyle baş başa bırakıldığını belirtti.

“Tam gün eğitimde öğrenciler maddi sıkıntılar ve akran zorbalığı yaşadı”

Tam gün eğitim konusuna da değinen Eylem, hiçbir hazırlık yapılmadan, eğitimle ve eğitimin niteliğini arttırmakla hiçbir ilgisi olmayan ‘tam gün eğitim’ konusunun yalnızca belli başlı şartlar yerine getirilirse yapılabileceğini fakat bu şartlar için Eğitim Bakanlığı’nın adım atmadığını dile getirdi.

Eylem, okullarda ‘tam gün eğitimin’ kaos yarattığını da belirterek öğrencilerin bu konuda maddi sıkıntılar yaşadığını söyledi.

KTOEÖS Başkanı Eylem konuya şöyle açıklık getirdi:

“Tüm okullarımızda kaos yaşandı. Birinci dönem sonu yaptığımız ankete göre öğrencilerin yüzde 62’si öğle yemeğini karşılamada maddi sıkıntı yaşadı, yüzde 10’u ise tamamen aç kaldı, öğrencilerin güvenliği riske atıldı. Tüm kolların 2 yıl önce tüzük değişikliğiyle derse dönüştürülmesiyle ve çocukların sınıfa hapsedilmesiyle birlikte de haftada iki gün sürenin uzatılması da şiddet ve akran zorbalığı olaylarının artması sonucunu doğurdu.

Gerekli ve yeterli bütçe, yatırım olursa, öğretmen, müdür, muavin, hademe, güvenlik görevlisi gibi alt yapı, donanım, kadrolar tamamlanırsa, mevcut kalabalık sınıflar yerine standart sınıf sayısıyla, herkese eşit eğitim hakkı ve ortamı sağlayacak güvenli standart okul binaları yapılırsa, kendi ülkemizin ihtiyaçlarına, üretimimize yönelik, çağdaş, laik, bilimsel, keyfi kararlarla yap-boz tahtasına dönüştürülmüş değil devlet politikası haline getirilmiş, planlanmış, bilimsel, pilot uygulamalarla hayata geçirilmiş kendimize ait eğitim sistemi ile ve tükenme noktasına gelmiş öğretmenlerin çalışma koşulları ve hakları iyileştirilip, öğretmen ve öğrencilerin desteklenmesi ile tam gün eğitim modeline geçilebilir.

Ancak bu koşulların sağlanmasını bırakın bu yönde çaba harcandığı veya herhangi bir adım atıldığı dahi görülmemektedir”.

“Öğrenci sayısı arttı, bütçe yüzde 2.37 azaldı”

  Eylem, eğitimde nitelik derdi olsaydı Eğitim Bakanlığı’nın veya hükümetin, eğitime yeterli ve gerekli bütçeyi öncelikli olarak ayırması gerektiğini ancak geçen yıl sendikanın yaptığı bir araştırmaya göre, son 10 yılda öğrenci sayısında yüzde 10 artış olurken, eğitime ayrılan bütçenin genel bütçeye oranının yüzde 2.37 azaltıldığını söyledi.

“Kendi mezunlarımız iş bekliyor”

   Eylem, geçen yıl Türkiye’den 13 farklı branşta 76 öğretmen getirilmesinin planlandığını, bu yıl ise sayının net olmamakla birlikte branş sayısının azaltıldığını, 9 branşta öğretmen görevlendirmek üzere sınavlar yapıldığını söyledi. Eylem, kendi mezunlarımızın iş beklediğini bu konuyla ilgili dava açtıklarını, hukuki mücadele başlattıklarını belirtti.

Eylem ayrıca Yunanca kadro sayısının azaltılmasının eğitimde hâkim olan “faşizan” yaklaşımı da ortaya koyduğunu dile getirdi. Her toplumun aydın yüzünün öğretmenler olduğunu vurgulayan Eylem, dayatma ve baskılara direnerek, öğretmenlerin hakları, çalışma koşulları ve ülke için mücadeleye devam edeceklerini vurguladı.

“Eğitim bilimsellikten, laiklikten uzaklaştırıldı”

İlahiyat koleji, Kuran kursları, tarikat örgütlenmeleri, yasa dışı tarikat yurtlarına karşı hukuki mücadele başlattıklarını belirten Eylem, bunun yanında ilk kez geçen yıl yerelleştirilmiş okul kitaplarının içeriklerinin kitap komisyonlarından izinsiz ve habersiz Türkiye Talim Terbiye Dairesi’ne götürülüp değiştirilmesi ve orda basılarak getirilip okullara dağıtılmasıyla kendini gösteren bir ‘hedef’in söz konusu olduğunu söyledi.

Eğitimin bir toplumun geleceğini belirleyen en güçlü araç olduğunu vurgulayan Eylem, eğitimin bilimsel, laik eğitimden uzaklaşıp ezberci ve dogmatik bir eğitim anlayışıyla öğrencilerin eleştirel düşünme ve sorgulama becerilerinin engellenmek istediğini belirtti.

Eylem, konuyla ilgili son olarak şunları vurguladı:

“Toplumumuz için de dönüştürülmeye çalışılan eğitim sistemiyle sürdürülen mühendisliğe karşı çıkan, direnen öğretmen sendikalarıdır, öğretmendir. Çünkü her toplumun aydın yüzü öğretmenlerdir. Bu dönüşümün ya da hedefin önünde engel olarak gördükleri öğretmene ve sendikalara saldırılar bu nedenledir. Tam gün denilen program araç olarak kullanılıp eğitimde dönüşümle toplumsal dönüşümün sağlanmasına, haklar, çalışma koşullarının geriletilmesine karşı direnen öğretmen baskıyla, tehditle, hak gaspları, yasa dışı kesintilerle dize getirilmeye, özgürlükleri elinden alınmaya, sendikasını zayıflatıp bitirmeye çalışılmaktadır.

Sendikamız ve öğretmenlerimiz tüm dayatma ve baskılara boyun eğmemiş, direnmiştir. Eğitimimiz, toplumumuz için, haklarımız, çalışma koşullarımız için, ülkemiz, geleceğimiz için direnmeye ve mücadele etmeye devam edecektir”.

Konteynersınıf

Fotoğraf: Doğan SAMER

Editör: Yasemin Canbaz