Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay’ın milletvekilliğinden istifa etmesi sonrası Lefkoşa vekilliği için 25 Haziran’da ülkemiz ara seçime gidecek.

   Ara seçim tarihinin netleşmesinin ardından siyasi partiler de adaylarını belirlemek için çalışmalarını hızlandırdı.

    BAĞIMSIZ TV’ye konuşan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Sekreteri Asım Akansoy, ara seçimin sadece Lefkoşa milletvekilinin seçilmesi için yapılacağını belirterek bunun mantıklı bir durum olmadığı söyledi. Akansoy, ülkenin düzene girebilmesi için erken genel seçime gidilmesi gerektiğini belirtti.

   BAĞIMSIZ TV’de Genel Yayın Yönetmeni Ali Baturay’ın hazırlayıp sunduğu “MARKAJ” isimli programa katılan Akansoy, “Ara seçimde Lefkoşa milletvekilliği için güçlü bir aday belirleyeceğiz. Seçim sürecinde sahada olacağız” dedi.

Akansoy: Erken seçime gidilmeli

   Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Sekreteri Asım Akansoy, CTP olarak uzun süredir genel erken seçime gidilmesi konusunda hükümete çağrı yaptıklarını belirtti.

   Akansoy, mevcut hükümetin meşru olmadığını, atanmış olduğunu iddia ederek, ülke için yeni bir sayfa açılması gerektiğini vurguladı. Seçimlere Faiz Sucuoğlu’yla girildiğini ancak şu an ne Faiz Sucuoğlu’nun ne de Ersan Saner’in kaldığını dile getiren Akansoy, kabinelerin değiştiğini, kimin nerde olduğunun belli olmadığını ifade etti.

  Akansoy, siyasi karikatür haline gelen ve güven sorunu olan hükümetin değişmesi gerektiğine işaret ederek, ara seçimin yeni bir hükümete el vermediğini, erken seçime gidilmesi gerektiğini anlattı.

“Ara seçim için güçlü bir aday çıkaracağız”

   Akansoy, Lefkoşa milletvekilliği için bütün ada çapında seçim yapılacağını belirterek bunun mantıklı olmadığını kaydetti. Hükümetin erken genel seçimi savsaklamak, uzatmak için çaba sarf ettiğini savunan Akansoy, Türkiye’deki seçimi beklemeye çalıştıklarını iddia etti.

    Akansoy, aday belirleme noktasında çalışmalara başladıklarını dile getirdi. Ara seçimin genel seçimin bir örneği olacağına işaret eden Akansoy, seçim çalışmalarında da güçlü muhalefet yapacaklarını söyledi.

   Akansoy, CTP’nin enerji, tarım, sağlık, ekonomi ve bunun gibi konularda neler düşündüğünün yansıtılmaya çalışıldığına dikkat çekerek, CTP’ye bağlı örgütlerin, ocakların, bucakların bu alanlarda çalışma yürüttüğünü belirtti.

   Ara seçim için CTP’nin adayının hafta içi belirlenmiş olacağını, güçlü bir isim çıkaracaklarını ifade eden Akansoy, aday belirlenince sahada olacaklarını vurguladı.

   Akansoy, siyasi erke bu kadar tepki ve öfke varken hükümetin olduğu yerde ısrarla oturmasının, devlet yapısına, topluma, kurumlara büyük haksızlık olduğunu söyledi.

“CTP’nin hiçbir zaman ‘Eylem yap’ veya
‘Eylem kaldır’ gibi bir yaklaşımı olamaz”

   Akansoy, Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu Çalışanları Sendikası’nın (EL-SEN) eyleminin 17. gününde CTP’nin çağrısıyla 18 sivil toplum örgütünün bulunduğunu bir toplantı gerçekleştirildiğini anımsatarak, 17 gün boyunca hem CTP hem de birey olarak ülkede muhalefet kapasitesine sahip tüm unsurlara çağrıda bulunduklarını açıkladı.

   Enerji konusunda sıkıntının sadece EL-SEN’e indirgenmesinin doğru olmadığını, bu konunun sanayicilerden esnafa, öğretmenlerden vatandaşa herkesi ilgilendirdiğini belirten Akansoy, buna karşı ortak mücadele çağrısını yinelediklerini ve CTP’nin her türlü eyleme hazır olduğunu kaydetti.

   Akansoy, bu süreçte 2 eylem gerçekleştirildiğini, kendilerinin de kalabalık şekilde katılım sağladığını dile getirerek, mesai saatleri içerisinde olması nedeniyle beklenen sesin verilemediğini ifade etti.

   Eylem sürecinin 17. gününde ortak bir akıl yaratma sorumluluğu üzerine düşündüklerine ve tüm sivil toplum örgütlerini CTP binasına davet ettiklerine işaret eden Akansoy, şöyle devam etti:

    “Çok değişik gerekçelerle partilerle, sivil toplum örgütleriyle toplantı yaparız. Yani CTP ani bir toplantı yapmadı, sürekli bir temasımız vardı. Bir yasa üretileceğinde üretici tarımcı, mühendis… kimi ilgilendiriyorsa onlarla görüşüyoruz. Bize düşen öncülük görevini toplumu kucaklayarak şekillendiriyoruz. Deprem kesintileriyle ilgili yasada da yine ortak görüş yaratmaya çalıştık. 7 madde hazırladık. CTP, 1 saat içinde 18 örgütü topladı. Bunun üzerinde durulması gerekir. CTP çok güçlü bir şeyi başardı”.

   Akansoy, CTP’nin hiçbir zaman hiçbir örgütün iç işlerine karışmadığını, eylem yap veya eylemi kaldır yönünde bir telkinin bulunmadığını belirterek, CTP olarak kendi görüşlerini ortaya koyduklarını, söz konusu toplantıda da aynı yaklaşımda bulunduklarını kaydetti.

   Toplantıda her örgütün enerji konusunda düşüncesini dile getirdiğini ifade eden Akansoy, CTP’nin de enerji strateji vizyonu olmadan nasıl hareket edilebileceği konusunda görüş ortaya koyduklarını ve geri çekildiklerini söyledi.

    Akansoy, enerji konusunda ortak bir akla ihtiyaç duyulduğunu, herkesin bir arayış içerisinde olduğunu söyleyerek, ortak metnin de orada yazıldığını ve görüşler ortaya konulduğunu vurguladı.

   Konunun 8,5 saat müzakere edildiğini ve sabırla bu birliktelik için çaba sarf edildiğini dile getiren Akansoy, EL-SEN’in de enerji konusunda ortaklaşmayı görünce eylemi sürdürmeme kararı aldığını ifade etti. Akansoy, kendileri için önemli olanın bundan sonraki süreç olduğuna işaret ederek, Kamu İhale Yasası’na bağlı olarak bir sözleşme hazırlanması gerektiğini söyledi.

   Bu sözleşmenin kesinlikle seçimlerden önce yapılmaması gerektiği yönünde çağrıda bulunan Akansoy, metindeki gibi enerji strateji planına ihtiyaç duyulduğunu anlattı.

 

“Yasayı geçirmek için neden bu kadar acele ettiniz?”

   Akansoy, CTP’nin KIB-TEK’e yatırım yapılmasına karşı olmadığını, interkonnekte elektrik sistemi için de proje hazırlanması ve maliyetlere göre adım atılması gerektiğine dikkat çekerek, “oldu, bitti”yle karşılaşmak istemediklerini bildirdi.

   Kamu İhale Yasası’nın neden bu kadar acil geçirildiğini, neden toplumun gerilip sorun yaratıldığını belirten Akansoy, “Talimatın yüksek yerler geldiğini düşünüyoruz. Bu işte ya talimat vardır, ya da rant vardır. Bu şekilde öngörüsüz, plansız, toplumun her kesimini ilgilendiren, AKSA’nın ülkede kalmasını sağlayacak bir yasanın çoğunluk diktotaryasıyla geçirilmesi, ranta veya talimata işaret ediyor.”

   Sunat Atun’un 2019’dan bu yana KIB-TEK’in batırıldığı yönünde açıklamalarda bulunduğunu anımsatan Akansoy, KIB-TEK’e yatırım yapılmamasının yanında, bakım ve onarımının da yapılmadığını ve AKSA’ya mecbur hale getirildiğini vurguladı.

   Akansoy, Başbakan’ın Kamu İhale Yasası kapsamında AKSA dışındaki firmalarla da görüşüleceğini söylemesine rağmen UBP Milletvekili’nin “AKSA’dan başka gidilecek bir kapı yok” yönündeki açıklamasının çelişki ve güvensizlik yarattığını açıkladı.

“Su ve elektrikte mafyaya ya da kaçak kullanıma gidilecek”

   Akansoy, belediyelerin birleştirilmesiyle ilgili yasanın geçirilmesinin ardından şu an birçok belediyede sorun yaşandığını belirterek, geçiş süreçleri tanımlanamadığı için dışarıda kalan belediye alanlarının hizmet alamadığını kaydetti.

    Yerel otoritede sorunlar yaşandığını, belediye başkanlarının zor durumda olduğunu dile getiren Akansoy, gözü kapalı yapılan uygulamaların yarattığı sorunları düzeltmenin CTP’nin üstüne kalacağını, bu sorunlardan birisinin de belediyelerde yaşandığını ifade etti.

   Akansoy, KIB-TEK’i peşkeş çekmeleri durumunda iktidara gelir gelmez söz konusu sözleşmeyi iptal edeceklerine işaret ederek, şöyle devam etti:

   “Belediyeleri birleştiriyorsunuz, belediyelerden birisi batmış, diğeri idare ediyor, ikisi birleştiğinde 2’si de batmış duruma gelecek. Merkezi hükümet olarak böyle büyük bir proje üzerinden gereken desteği vermeniz gerekir.”

   Belediyeler Birliği Yasası’yla birlikte halka daha çok yüklenileceğini, bu durumun da kaçakçılığını beraberinde getireceğini dile getiren Aksoy, elektrikte ve suda kaçak sistemlerin meydana geleceği öngörüsünde bulundu.

   Akansoy, ekonomik yapı, yasayı taşıyamazsa ya mafyaya ya da kaçağa davetiye çıkarıldığına işaret ederek, bunların suyun, enerjinin ve diğer alanlarının parası belirlenirken bilinmesi gerektiğini söyledi.

“Sendikalaşma konusuna da kafa
yoracağız… CTP’nin güçlenmesi gerek”

   CTP’den Meclis’te var olan gücünü aşan şeyler beklendiğine dikkat çeken Akansoy, Meclis’te CTP’nin 18 milletvekilinin bulunduğunu, hepsinin çok büyük efor harcadığını ancak CTP’nin oy gücünün belli olduğunu anlattı.

   Akansoy, CTP’nin şu anda herhangi bir yasayı değiştirebilecek oy gücüne sahip olmadığını belirterek, şöyle dedi:

   “‘Meclis’ten sokağa, sokaktan Meclis’e’ konusuna geldiğimizde, sokağa döküleceksek CTP vardır. Her örgütün ve bireyin kendisine sorması gerekir. Ben bir siyasi partiyim, siyasi parti halka dayalı bir sistemdir. Ben yeterli güce kavuşmadan nasıl adım atabilir.

   CTP, ne kadar erken ve güçlü hükümete gelirse bunların hepsi yapılacak. İstikrarsız bir hükümet, CTP’nin elini kolunu bağlar. Gelin görüş birliği oluşturalım, ülkeyi yeniden ayağa kaldıralım. İnsanların daha çok üreteceği, sanayinin rahat olduğu, çalışanların haklarını alabileceği bir sistem oluşturulmalı. İşçilerin çalışma saatleri tamamen esnek, hak ettikleri noktada değil. CTP özelde sendikalaşma konusunda da kafa yoruyor. Devletin denetleme alanına giremediği bir konu varsa o insanların kenetlenme ve haklarını savunması meşrudur bir durumdur. Ülkede birçok sendika var ama markette, bakkalda çalışanların sendikası tok. Kayıt dışılık var. CTP kayı dışılığın üstüne de gidecek. Alın teriyle parasını verenler cezalandırılıyor. Kayıt dışılığın üstüne giden yok. Bunun üstüne gideceğiz.”

“Müzakere sürecinde BM kararları
doğrultusunda hareket edilmeli”

   Akansoy, Kıbrıs Sorunu konusunda CTP’li vekillerin dış temaslarının bulunduğunu, Güney Kıbrıs’taki partilerle de görüştüklerini belirterek, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’in Kıbrıs Sorunu’na bakışını bildiğini ve bu nedenle bu konuda ondan büyük beklentilerinin bulunmadığını kaydetti.

   Hristodulidis’in Kıbrıs sorununda Avrupa Birliği’nin sürece girmesini, müzakerenin şeklini ve içeriğini verilmesinde AB’nin belirleyici unsuru olmasını istediğini dile getiren Akansoy, Birleşmiş Milletler’in (BM) hiçbir zaman müzakere sürecindeki yetkilerini AB’ye devredemeyeceğini ifade etti.

   Akansoy, Kıbrıs sorununda yeni sürecin mutlaka başlayacağı kanaatinde olduklarına işaret ederek, bunun için iyi bir ön hazırlık yapılması gerektiğini ve bu konuda final sürecinin yaşanacağını vurguladı. Müzakere sürecinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararları çerçevesinde yürütülmesi gerektiğine işaret eden Akansoy, müzakerelere 2017’de bırakılan yerden devam edilmesinin önemli olduğunu söyledi.

    Akansoy, müzakere sürecinde herhangi bir aksilik çıkarsa Kıbrıslı Türklerin durumunun ne olacağı belirli olduğu için mağduriyetin yaşanmayacağına işaret ederek, müzakere masasına federasyon için oturulacağını, zaman taahhüdünün bulunacağını, 2017 ve 2004’teki gibi bir durumda ise Kıbrıslı Türklerin mağdur olmayacağını anlattı.

   Akansoy, aynı senaryoyu tekrar yaşamak istemediklerine dikkat çekerek, süreçteki “Hiçbir şeyde anlaşılmadan hiçbir şekilde anlaşılmış sayılamaz” maddesinin uygun olmadığını ve değişmesi gerektiğini açıkladı.

    Sonuç odaklı bir şey isteniyorsa buna kanal açılması gerektiğini belirten Akansoy, bunun kurgulanmasının, tarafların hazırlanmasının, ikna edilmesinin, masaya oturulmasının ciddi bir hazırlık süreci gerektirdiğini kaydetti. Akansoy, bunun Güvenlik Konseyi kararları içerisinde yapılması gerektiğini yineledi.

“Türkiye’nin KKTC’ye bakışında
paradigma değişikliği yapacağız”

   Akansoy, Türkiye’deki seçimlerin önemli olduğunu ve Türkiye’nin istikrarının bütün bölgeleri etkilediğini belirterek, artık Türkiye’deki siyasi istikrara bağlı bir KKTC istemediklerini kaydetti.

   Türkiye’nin KKTC’ye müdahalede bulunmaktan vazgeçmesi gerektiğini dile getiren Akansoy, Kıbrıs Türk halkının kendi kendini yönetebileceğini ifade etti. Akansoy, bu konuda paradigma değişikliği yapılması gerektiğine işaret ederek, bunun ilişkilerin bozulmasına neden olmayacağını savundu.

   Kıbrıslı Türklerin kendi yaşam dokusu ve din anlayışıyla hareket ettiğine işaret eden Akansoy, bu paradigma değişikliği olmazsa ciddi sorunların devam edeceğini, Türkiye’de yönetime kim gelirse gelsin KKTC’ye müdahale edebileceğini söyledi.

Editör: Erol Kanlıada