Özel Haber

“Yeşil Hat ticaretinde bürokratik sorunlar iki taraflı çözülmeli”

Abone Ol

   Kıbrıs Türk Ticaret Odası (KTTO) Başkanı Turgay Deniz, Yeşil Hat Tüzüğü’ne göre Kuzey Kıbrıs’taki ürünlerin Güney Kıbrıs’a gümrük vergisi ve fon olmadan geçebildiğini belirterek ürün çerçevesini genişletmeye çalıştıklarını ifade etti. Deniz, Güney Kıbrıs’tan Kuzey Kıbrıs’a ürünlerin KDV’li geldiği için KDV ve gümrük vergilerinin alındığına dikkat çekerek, bürokratik sorunların ortadan kaldırılması gerektiğini vurguladı.

  Deniz, iki taraflı ticaretin gelişmesi için bu bürokratik engellerin kaldırılmasının önem arz ettiğini söyledi.

   BAĞIMSIZ TV’de Genel Yayın Yönetmeni Ali Baturay ile Köşe Yazarı Emin Akkor’un hazırlayıp sunduğu “EMPATİ” programına konuk olan Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkanı Turgay Deniz, Haspolat’ta ticari bir kapı açılması için Rum Ticaret ve Sanayi Odası’yla birlikte hareket edeceklerini belirterek “En azından Yeşil Hat ticareti sağlanabilecek, T izinli ticari araçlar buradan geçebilecek. Ledra Palas kapısının da bu doğrultuda ticari araçlar için açılması gerek. Bunlar için çaba harcıyoruz” dedi.

    Öte yandan hükümetin işverenlere yönelik sigorta prim desteğini tarım, hayvancılık, ormancılık, arıcılık, balıkçılık ve imalat sanayi sektörleriyle sınırlandırmasını eleştiren Deniz, bunun kabul edilebilir olmadığını vurguladı. Deniz, sigorta primleri uygulandığında yaklaşık 122 bin kişinin kayıt altına girdiğini belirterek, durdurulduğunda ise 80 binlere düştüğünü kaydetti.

Deniz: Yeşil Hat ticaretinde bürokratik

sorunların iki taraflı kaldırılması gerek

   Kıbrıs Türk Ticaret Odası (KTTO) Başkanı Turgay Deniz, Yeşil Hat ticaretini Rum Ticaret ve Sanayi Odası’yla birlikte yürüttüklerini belirterek, bunun Avrupa Birliği’nin 2004 yılından beri uyguladığı ticaret regülasyonu olduğunu anımsattı.

   Deniz, Yeşil Hat Tüzüğü’ne göre Kuzey Kıbrıs’taki ürünlerin Güney Kıbrıs’a gümrük vergisi ve fon olmadan geçebildiğini dile getirerek, ürün çerçevesini genişletmeye çalıştıklarını ifade etti. Ürünlerin KTTO’dan alınan belgeyle Güney Kıbrıs’a geçirilebildiğine işaret eden Deniz, Avrupa’ya gidebilmesi için ise Güney Kıbrıs’taki ilgili dairelerden muadil belgelerin alındığını söyledi.

   Deniz, Güney Kıbrıs’tan Kuzey Kıbrıs’a ürünlerin KDV’li geldiği için KDV ve gümrük vergilerinin alındığına dikkat çekerek, bürokratik sorunların ortadan kaldırılması gerektiğini vurguladı.

  Deniz, ticaretin gelişmesi için bu bürokratik engellerin kaldırılmasının önem arz ettiğini söyledi.

“Etin yüzde 70’inin nereden geldiği belirsiz”

  Güney Kıbrıs’la ticarette etin ithalat kapsamına alınmasının zor olduğunu anlatan Deniz, ülkeler arasındaki ticarete bakıldığında hayvansal ticaretin sağlık açısından riskli olduğunu açıkladı.

   Deniz, Güney Kıbrıs’tan Kuzey Kıbrıs’a kaçak geçirilen etlerin sağlık problemi yaratabildiğini belirterek, kontrollü et ithalatının gerçekleşmesi gerektiğini kaydetti. Et ithalatının üreticinin veya kasabın işlerini olumsuz etkilemeyeceğini dile getiren Deniz, tavuk ithalatında tavuğun donmuş olarak geldiğini ancak vatandaşın taze tavuğu tercih ettiğini ifade etti.

   Deniz, et satışında da ucuz et almak isteyen vatandaşın donmuş ürün alacağını, taze et almak isteyenlerin ise yerli üretim olan etleri tercih edeceğini söyledi.

    Ülkedeki etin, kesilen hayvanların yüzde 30’u olduğunu dile getiren Deniz, geriye kalan yüzde 70’in ise nereden geldiğinin belirsiz olduğunu ifade etti.

“Sınır kapısının projesini hayata geçirmek istiyoruz”

   Deniz, sınır kapılarıyla ilgili projeden söz ederek, protokolde fizibilitenin yapılacağı, şirket kurulacağı ve bu şirketle sözleşme imzalanacağı yönünde söylemler olduğunu belirterek, bu adımların atılmadığını kaydetti.

   Yolların geliştirilmesi için projenin hazırlandığını dile getiren Deniz, bu projeyi hayata geçirme isteğinde olduklarını vurguladı.

   Deniz, şöyle devam etti:

   “Yeter ki bize planı versinler, biz bu projeyi hayata geçirme konusunda muktediriz. Mağusa Belediye Başkanı’nı ziyarete gittik. Başkan, Akyar ve diğer kapılarda ihtiyaçları olduğunu söyledi onlara el attık. Ben oraya bir harcama yaptığım zaman bana hiçbir yerden ‘Niye odanın parasını harcadın’ diye bir eleştiri gelmeyecek. Haspolat’ta bir kapı daha açılması için Rum Ticaret ve Sanayi Odası’yla birlikte hareket edeceğiz. En azından Yeşil Hat ticaretinin sağlanabileceği ve T izni dediğimiz ticari araçların geçebileceği bir kapı olmalı. Ledra Palas kapısının da bu doğrultuda ticari araçlar için açılması gerek. Bunlar için çaba harcıyoruz.”

“İki toplum arasındaki ilişkilerin ticaretle geliştirilmesi lazım”

   Kıbrıs sorunun çözümsüzlüğünün 50 yılı geçtiğini dile getiren Deniz, bunun siyasilerin sorumluluğunda olduğunu ifade etti. Deniz, kendilerine düşen görevin ticaret yoluyla iki toplumun birbirine güveni oluşturmak olduğuna işaret ederek, masaya oturulduğunda karşıdaki kişi tanınmadığında konuşmak istenmediğini örnekledi.

   Ticaretin nefes almak gibi olduğunu ve ticarete engel olunmaması gerektiğini belirten Deniz, iki toplum arasındaki ilişkilerin ticaretle başlayarak ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğini kaydetti.

    Deniz, bu konuları ülkedeki sendikalarla da konuştuklarını dile getirerek, ülkeye iyi bir şeyler bırakılması gerektiğini ifade etti.

  

“Enflasyon muhasebesi kapsamına hareketli mallar alınmalı”

   Enflasyon muhasebesinin hayata geçirilmesi gerektiğine işaret eden Deniz, Vergi Usul Yasası’na göre 3 yılın toplam enflasyon oranının yüzde 100’ü geçmesi durumunda enflasyon muhasebesi uygulanması, tüzüklerin yapılması gerektiğini vurguladı.

   Enflasyon muhasebesiyle enflasyondan etkilenen kıymetlerin ortaya konduğunu belirten Deniz, elde ettikleri bilgiye göre sadece sabit kıymetlerin enflasyon muhasebesine dahil edildiği bir çalışma yapıldığını kaydetti.

   Deniz, oysa malların da bu kapsama alınması gerektiğini dile getirerek, kazancın hareket halindeki maldan elde edildiğini, hayat pahalılığının o malın fiyatını artırdığını ifade etti.

   Deniz şöyle devam etti:

   “Demirbaşınız, arabanız, makineniz varsa bunları enflasyon muhasebesine dahil edecekler. Bizim istediğimiz emtiadır. Ben sabit malı satmıyorum, orada duruyor. Hareketli mal, enflasyon muhasebesine dahil edilmeli. Ben bir malı 10 TL’den almışım, onu yerine koymak istesem 20 TL, 25 TL’den satsam uçuk bir fiyat elde ederim. Bunu beyan edip vergisini ödeyeceğim. Kazanmadığım bir şeyin vergisini verir miyim? Herkesi yanlış yapamaya itiyorlar. Dolayısıyla hesaplar da gerçeği ifade etmiyor. Gelin bunu yapalım diyoruz ama gelirlerden nasıl fedakârlık yapalım, biz gelirlerimizle memurları ödüyoruz diyorlar.”

   Hükümetin malları, muhasebe enflasyonuna almaları durumunda gelirlerin düşeceği iddiasında olduğunu belirten Deniz, kendilerinin iddiasının ise devletin aldığı vergilerin yüzde 70’inin bu kapsam içerisinde olmayan banka, inşaat, otel ve gibi işletmelerden geldiği yönünde olduğunu vurguladı.

   

“Sadece KDV’ler alınsa diğer vergilere gerek kalmaz”

   Deniz, verginin adaletli olması gerektiğini ifade ederek, yüzde 37’ye varan vergilerin yüzde 25’e düşmesini istediklerini söyledi. Vergilerin ödenebilecek düzeye gelmesi gerektiğini anlatan Deniz, böylelikle vergiden kaçılmayacağını açıkladı.

   Verginin kayıt altına alınması gerektiğine işaret eden Deniz, 1996 KDV Yasası’yla diğer vergilerin kaldırılacağının söylendiğini; sadece KDV alınsa başka vergiye ihtiyaç kalınmayacağını bildirdi.

   Deniz, kayıt dışı ekonominin de vergi adaletsizliğini körüklediğine dikkat çekti.

   Deniz, şöyle konuştu:

   “Ülkenin ithalatına bakıyoruz. İthalatta geçen sene 4 milyar TL’ye yakın giriş gümrüğünden KDV alındı. Bu rakamın yüzde 50 fazlası da içeride toplanması lazım. Dışarıdan gelirken KDV alınıyor ama içeride olunca bu vergi kaçıyor.”

“Sigorta prim desteğinin sınırlandırılması kabul edilebilir değil”

   Hükümetin işverenlere yönelik sigorta prim desteğini tarım, hayvancılık, ormancılık, arıcılık, balıkçılık ve imalat sanayi sektörlerinde faaliyet gösteren kendisi dahil 10 kişiye kadar çalışanı olan işletmelerle kısıtlamasını da eleştiren Deniz, bunun kabul edilebilir olmadığını vurguladı.  

   Deniz, sigorta primleri uygulandığında yaklaşık 122 bin kişinin kayıt altına girdiğini belirterek, durdurulduğunda ise 80 binlere düştüğünü kaydetti.

   Prim desteği alan kişilerin hem bir işçiyi bile işten çıkaramayacağını hem de yatırımlarını tam yapmak zorunda olduğunu dile getiren Deniz, yeni uygulamanın faydalı olmayacağını söyledi.

“Yatırımın önünün açılması için düşük

faizli uzun süreli krediler verilmeli”

   Deniz, ülkede araba alınacağında 3-4 yıl süreyle, ev için 5-6 yıl kredi verdiklerini belirterek,  iş için yatırım yapacaklara ise 12 ay süre tanındığını kaydetti.

    Bankaların özel sektördeki kişilere kredi verirken memurlara yaptığının tersine birçok koşul talep ettiğini dile getiren Deniz, kişinin ya yatırım yapmaktan vazgeçtiğini ya da aldığı krediyi ödemekte büyük sıkıntı yaşadığını vurguladı.

   Deniz, ülkede yatırımın önünün açılması için düşük faizli ve 15-20-25 yıllık yatırım kredileri verilmesi gerektiğine işaret etti.

{ "vars": { "account": "G-4YY0F4F3S9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-1E4JSD5JXZ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }