Kıbrıs Türk Kamu Görevlileri Sendikası (Kamu-Sen) Başkanı Metin Atan, ülkede hayat pahalılığı ve kayıt dışı ekonomiyle mücadele edilmesi gerektiğini söyledi.

   Atan, asgari ücretin artırılmasının tek başına yeterli olmadığını belirterek “Hayat pahalılığıyla mücadele edilmeden asgari ücreti yükseltmek bir çözüm değil. İnsanlar 29 bin 500 TL ile nasıl geçinecek? Elektrik faturaları sürekli zamlanıyor, akaryakıt fiyatları her gün artıyor. Temel ihtiyaçların fiyatları sürekli yükselirken, asgari ücretin artırılması bu sorunları çözmeye yetmez” dedi.

   Hükümetin asgari ücret görüşmelerine başlamadan önce bile fiyatların yükselmeye başladığını dikkat çeken Atan, “Sadece maaşı yükseltmek çözüm değil, hayatı ucuzlatmak gerek” dedi.

   BAĞIMSIZ TV’de Ali Baturay’ın sunduğu “Markaj” programına konuk olan Kamu-Sen Başkanı Metin Atan, ülkenin içinden geçtiği ekonomik sıkıntılar, kamu çalışanlarının maaşlarında yaşanan sorunlar, asgari ücret tartışmaları, hayat pahalılığı ve döviz kurlarındaki yükselişin halk üzerindeki etkilerine dikkat çekti.

   Atan, hükümetin ekonomi politikalarını eleştirirken, çözüm önerilerini de paylaştı.

   Kamu çalışanlarının artan ekonomik baskılar altında zor günler geçirdiğini belirten Atan, hayat pahalılığı ve kayıt dışı ekonomiyle mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı.

   Metin Atan, kamu çalışanlarının maaşları konusunda uzun süredir devam eden sıkıntıları dile getirdi.

   Kamu çalışanlarına bu ay yapılacak ödemede yüzde 2-3 oranında kesinti olacağını açıklayan Atan, bu durumun çalışanların zaten düşük olan alım gücünü daha da düşürdüğünü belirtti.

   Maaşlara eklenen hayat pahalılığı ödeneğinin de bu kesintilerle etkisiz hale geldiğini ifade eden Atan, “Vergi yükü nedeniyle çalışanlarımızın maaşlarından yapılan kesintiler, onların hayat standardını düşürüyor. Üstelik bu kesintiler sadece maaşları etkilemekle kalmıyor, aynı zamanda çalışanların moralini de olumsuz etkiliyor” dedi.

 “Marketlerdeki fiyatlar gerçeklerle örtüşmüyor”

   Atan, İstatistik Kurumu’nun açıkladığı enflasyon verilerine karşı şüpheci bir yaklaşım sergiledi.

   İstatistik Kurumu’nun sunduğu rakamların, vatandaşların günlük hayatında karşılaştığı gerçeklerle örtüşmediğini belirten Atan, “İstatistik Kurumu verilerine göre, enflasyon kontrol altında görünüyor ama marketlerdeki fiyatlara baktığınızda her şey sürekli artıyor. Her gün temel gıda maddelerinin fiyatlarının nasıl yükseldiğini hepimiz gözlemliyoruz. Bu verilerin neye dayanarak açıklandığını anlamak zor” diyerek eleştirilerde bulundu.

“Döviz kuru yükseldikçe hayat pahalılığı ödeneği eriyor”

   Metin Atan, döviz kurlarındaki dalgalanmanın hayat pahalılığı üzerindeki olumsuz etkilerini de gündeme getirdi.

   “Döviz her yükseldiğinde, aldığımız hayat pahalılığı ödeneği adeta eriyip gidiyor. Ödenek artırılıyor ama dövizin yükselişiyle birlikte bunun hiçbir anlamı kalmıyor. Aldığınız maaş bir yandan vergiyle kesilirken, diğer yandan döviz kuru nedeniyle değerini kaybediyor. Bu durumda çalışanlarımızın nasıl ayakta kalacağını sormak lazım” dedi.

“Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınmalı”

   Vergi adaleti konusunu da gündeme taşıyan Atan, KKTC’de vergi sisteminin gelir dağılımında adaletsizlik yarattığını belirtti.

   “Vergi adaleti sağlanmadan, halkın refah seviyesini yükseltmek mümkün değil. Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınmalı. Ancak bizim ülkemizde maalesef bu dengeyi sağlayamıyoruz. Kayıt dışı ekonomi de bu durumu daha kötü hale getiriyor” diye konuştu.

   Atan, özellikle küçük işletmelerin vergi kaçırarak haksız rekabete yol açtığını ve bu durumun toplumsal eşitsizlikleri artırdığını söyledi.

   İsveç’te nakit para kullanımının neredeyse sıfır olduğunu hatırlatan Atan, “İsveç’te tüm işlemler kredi kartı ile yapılıyor. Her şey kayıt altında. Bizde ise nakit para kullanımı hala yaygın. Bu da kayıt dışı ekonomiyi besliyor. KKTC’de de kredi kartı kullanımı yaygın olmasına rağmen hala nakit işlem yapan iş yerleri var. Kredi kartı kabul etmeyen iş yerleri, makbuz vermeyenler var. Bu durum vergi kaçırmayı kolaylaştırıyor” dedi.

   Atan, bu konuda hükümetin sıkı denetimler yapması gerektiğini vurgulayarak, “Eğer kayıt dışı ekonomiyi bitirmezsek, vergi adaletini sağlayamayız. Bu da ülkenin ekonomik sorunlarını daha da derinleştirir” şeklinde konuştu.

“Sadece asgari ücreti yükseltmek çözüm değil, hayatı ucuzlatmak gerek”

   Programın en dikkat çekici başlıklarından biri de asgari ücret tartışması oldu.

   Atan, asgari ücretin artırılmasının tek başına yeterli olmadığını savundu ve “Hayat pahalılığıyla mücadele edilmeden asgari ücreti yükseltmek bir çözüm değil. İnsanlar 29 bin 500 TL ile nasıl geçinecek? Elektrik faturaları sürekli zamlanıyor, akaryakıt fiyatları her gün artıyor. Temel ihtiyaçların fiyatları sürekli yükselirken, asgari ücretin artırılması bu sorunları çözmeye yetmez” dedi.

   Atan, hükümetin asgari ücret görüşmelerine başlamadan önce bile fiyatların yükselmeye başladığını belirtti.

   “Masaya oturulmadan önce fiyatlar artıyor. Sosyal medyada insanların bu durumu paylaşması da bunun bir göstergesi. Hayat pahalılığıyla ilgili ödenekler artırılmadan önce bile fiyatlarda artışlar yaşanıyor. Bu şekilde devam ederse, maaş artışları bir anlam ifade etmeyecek” diyerek hükümetin bu konuda acil önlemler alması gerektiğini söyledi.

 “Öğrenciler barınma sorunu yaşıyor”

   Konut kiralarının fahiş oranda artması ve öğrencilerin barınma sorunu da programın önemli başlıklarından biriydi… Metin Atan, özellikle Türkiye’den gelen öğrencilerin uygun konut bulmakta büyük zorluk yaşadığını belirtti.

   “Devlet, kiraların kontrolsüz artışına karşı acil bir düzenleme yapmalı. Öğrenciler konut bulmakta zorlanıyor ve bu durum her geçen gün daha ciddi bir soruna dönüşüyor. Üniversiteler açılınca kira fiyatları patlıyor. Devletin, özellikle öğrenci yurtlarının kiralarını daha uygun hale getirmesi gerekiyor” dedi.

   Atan, konut kiralarındaki artışın sadece öğrenciler için değil, asgari ücretli çalışanlar için de büyük bir sorun haline geldiğini belirterek, “Kira fiyatlarının kontrolsüz şekilde artması, vatandaşları daha da zor duruma düşürüyor. Asgari ücretle geçinen bir ailenin bu şartlar altında barınması imkânsız hale geliyor” ifadelerini kullandı.

“İstikrar aynı kişinin oturması değil, projelerin yapılmasıdır”

   Metin Atan, programda hükümete de sert eleştirilerde bulundu.

   Özellikle ekonomik sorunların çözülmesi noktasında hükümetin yetersiz kaldığını belirten Atan, “İstikrar dediğimiz şey, sadece aynı kişinin koltukta oturması değildir. İstikrar, projelerin hayata geçirilmesiyle olur. Biz, projelerin uygulandığını görmek istiyoruz. Kamu çalışanlarının sorunlarını çözmek için atılması gereken adımlar var ve bu adımların bir an önce atılması gerekiyor dedi.

   Atan, hükümetin her şeyin seçimlere endeksli olduğunu söylediğini, ancak bu süreçte projelerin hayata geçmediğini belirtti.

   “Başka ülkelerde hükümetler değişir, seçimler yapılır ama sistem çalışmaya devam eder. Bizde ise her şey seçime bağlı hale geldi. Bu, ülkemizin geleceği açısından endişe verici” diyen Atan, projelerin halkın refahını artıracak şekilde uygulanmasının önemine vurgu yaptı.

“Adaletli bir sistem kurmalıyız”

   Programın sonunda, Metin Atan’ın verdiği mesajlar oldukça netti.

   Türkiye’nin geleceği için hayat pahalılığı, kayıt dışı ekonomi, vergi adaletsizliği ve kamu çalışanlarının sorunlarının çözülmesi gerektiğini belirten Atan, “Bu sorunları çözmek için adaletli bir sistem kurmalıyız. Vergi adaleti sağlanmalı, kayıt dışı ekonomiyle mücadele edilmeli ve halkın refahını artıracak projeler hayata geçirilmeli. Aksi takdirde, halkın alım gücü her geçen gün daha da düşecek ve yaşam şartları zorlaşacak” diyerek hükümete çağrıda bulundu.

Editör: Ahmet Karagözlü