Bağımsız milletvekili Jale Refik Rogers, bir süredir ülke gündemini meşgul eden sahte diploma skandalını değerlendirdi.
Konuk olduğu televizyon programında Rogers, ülkenin öncü, lokomotif sektörü olan üniversitelerin, hükümet edenler tarafından başıboş bırakıldığını işaret ederek son yaşanan olaylar nedeniyle sektörün ciddi zarar görmekle karşı karşıya kaldığını söyledi.
Üniversite denetimlerinden Eğitim Bakanlığı’nın ve YÖDAK’ın sorumlu olduğunu aktaran Rogers, “YÖDAK’ın personel yapısı, kendi bütçesi olmaması, üniversiteleri online bir veri tabanıyla takip edememesi bu denetimleri zorlaştıran unsurlar olsa da gelinen mevcut durum kabul edilebilir değildir. YÖDAK’ın ve Eğitim Bakanlığı’nın ağırlığını hissettirmesi gerekiyor. Devlet ağırlığının hiçbir alanda veya kurumda hissedilmemesi ülkemizin temel sorunlarından biridir. Bu zafiyetler bilindiği halde giderilmesi için hiçbir girişimde bulunulmuyor” diye konuştu.
“Ülkenin adını kirletmemenin yolu örtbas etmek değil, mücadele etmektir”
Ülkede ön izni olan 30 üniversitenin 23’ünün aktif olduğunu anlatan Bağımsız Milletvekili, yasa değişikliğiyle üniversite izinleri meclis kararına bağlandığı için son iki dönemde yeni bir izin verilmediğini belirtti.
Rogers, şöyle devam etti:
“Tüm partiler, bu yüzölçümünde daha fazla üniversiteye ihtiyaç olmadığının bilincinde. Üniversite sektörünün sürdürülebilirliği ülkemiz için çok önemli.
Yükseköğretim, esnafın kalkınmasını sağlayan, birçok alana etki eden bir kol. Özen ve dikkat isteyen bir alan. Sürüdürülebilirlik için de bu sektörde kalitenin artırılmasına odaklanmak gerekiyor.
Geldiğimiz noktada, eski eğitim bakanının ve ülkenin bürokratlarının adı sahte diplomayla anılıyor. Üniversitelerin bazılarının eğitim kadrosunun yetersizliğini, öğrenci ön izniyle ülkeye gelenlerin okula devamsızlığı, öğrenci ön izni ile ülkeye gelenlerin suça karışması hep denetlenmesi gereken konular.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın YÖDAK ve Muhaceret Dairesi ile yakın çalışması gerekiyor. Dörtlü hükümet döneminde kurulan öğrenci muhaceret kayıt sistemi çalıştırılmıyor. Geçmişte, öğrenci ön izniyle ülkeye gelenlerin insan kaçakçılığına veya insan ticaretine maruz kaldığı gerçeği uluslararası raporlarda da yer aldı.
Bilinen bu gerçekleri kürsüden söylediğimde Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu, ‘Ülkenin adını kirletecek konulardan bahsetme’ dedi.
Elbette kimse ülkenin adının kirlenmesini istemez ama bunun yolu örtbas etmek değil, birlikte mücadele etmektir. Yürütmede olanların yani bakanların bu konuda ciddi bir sorumluluğu vardır.”
“Hükümet edenlerin hukuk tanımazlığı başka suçların önünü açıyor”
Eczacılar ve sahte reçete konusunun da aslında benzer sistemsizlik ve otorite boşluğundan kaynaklandığının altını çizen Jale Refik Rogers’a göre sorunun temelinde idarenin sistemdeki açıkları, yanlışları bildiği halde göz yumması yatıyor:
“Dünyanın her yerinde suça meyilli insanlar vardır. Devlet ağırlığı, denetimleri bunu kontrol altında tutar, mümkün olduğunca usulsüzlüklerin önünde durur, hukuku bir suç önleyici araç olarak insanların önüne koyar.
Hükümet edenlerin denetimi bir öncelik yapmaması, ülkede veri toplama ve kayıtlılığı sağlamak için gerekli mekanizmaları hayata geçirmemesi, kendi adlarının da yolsuzluğa karışması, hukuka uygun davranmaması başka kişilerin de önünü açıyor.
Bu tutum, ülkeye geriye dönüşü mümkün olmayan zararlar veriyor. Bu zihniyetin bir an önce gitmesine ihtiyaç vardır.”