Özel Haber

Girne’de sahte kimlikle bankamatik kartı çıkaran Ramazan Türker 3 yıl 6 ay hapse mahkûm edildi. Kararı okuyan Yargıç Temay Sağer, yetkilileri uyardı

Abone Ol

Ahmet KARAGÖZLÜ

   KKTC’ye yasa dışı yollarla giriş yaptıktan sonra başkası adına düzenlenen sahte kimlikle banka hesabı açarak bankamatik kartı çıkaran Ramazan Türker aleyhindeki dava karara bağlandı.

   Girne Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Banu Soyer, Kıdemli Yargıç Mine Ozankaya ve Yargıç Temay Sağer’in huzurunda görüşülen davanın karar oturumunda sanık Ramazan Türker, 3 yıl 6 ay hapse mahkûm edildi.

   Duruşmanın kararını okuyan Yargıç Temay Sağer, yurt dışında suç işleyen ve/veya hapis cezasıyla karşı karşıya kalan kişilerin KKTC’ye sahte resmi belgelerle kaçak yollarla giriş yaptığını üzülerek gözlemlediklerini ve bu durumun ülkede tesis edilen kamu düzenini ve güvenliğini olumsuz etkilediğini, ülkede yaşayan kişilerin huzurunu bozduğuna dikkat çekti.

   Sağer, genellikle suç işleyen kişilere yardımcı olan ve maddi menfaat sağlayan diğer kişilerin cezai soruşturmaya tabi tutulmadığının gözlemlendiğini, bu nedenle ileride benzer olayların yaşanmasının önlenmesi için ülkeler arası adli ve idari işbirliği mekanizmaları kurulması gerektiğini söyledi, yetkililere bu konuda iş düştüğünü vurguladı.

“Sanık sahte belgeyle bankamatik kartı temin etti”

   Sağer, sanığın 23 Ocak 2023 tarihinde Girne’de Ali Kamış adına sahte olarak düzenlenen TC nüfus cüzdanı bilgileriyle YDÜ Çatalköy Şubesi’nde işlem yaptığını belirtti.

   Temay Sağer, sanığın “Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesini” yetkisi olmaksızın imzalayarak sahte resmi belge düzenleyip tedavüle sürdüğünü ve böylelikle bankadan hesap açarak bankamatik kartı temin ettiğini söyledi.

   Sağer, 1 Haziran 2023 tarihinde polis ekipleri tarafından sanığın ülkeye yasal olmayan yollardan giriş yaptığının tespit edilmesi üzerine soruşturma başlatıldığını ve sanığın üzerinde yapılan aramada Ali Kamış adına ısdar olunan söz konusu belgenin bulunduğunu ifade etti.

   Yargıç Temay Sağer, sanığın Türkiye’de tabancayla bir kişiyi yaralamaktan uzun süreli hapis cezası aldığını, pandemi nedeniyle erken tahliye edildiğini ve kendisine gelen tehditler yüzünden tekrardan cezaevine girme ihtimali olduğu için KKTC’ye kaçtığı yönünde beyanda bulunduğunu kaydetti.

   Sağer, sanığın ülkemizde yaygın nitelikli suçları işlemesini, tasarrufunda 3 adet sahte TC nüfus cüzdanı tespit edilmesini ve bu cüzdanlardan biriyle bankada hesap açıp bankamatik kartı temin etmesini, başkasının kimliğine bürünmesini ve ülkeye kaçak yollarla giriş yapmasını ağırlaştırıcı faktör olarak değerlendirdiklerinin altını çizdi.

“Sanık 4 davadan da suçlu bulundu”

   Sanığın aleyhindeki ithamları kabul ederek adaletin erken tecelli etmesine katkıda bulunmasını, gönüllü ifade vererek suçunu kabul etmesini ve işlemiş olduğu suçlardan herhangi bir maddi menfaat elde etmemiş olmasını ise hafifletici faktör olarak değerlendirdiklerini belirten Sağer, sanığı kendi ikrarı ve aktarılan olgular ve sunulan emareler ışığında aleyhindeki 4 davadan da suçlu bulup mahkûm ettiklerini açıkladı. 

   Sağer, ceza takdir edilirken cezalandırma ilke ve prensiplerini, suçun işleniş şekli, ciddiyeti, vahameti ve neticelerinin dikkate alınması ve sanık aleyhine verilecek cezanın ıslah edici nitelikte olması ve kamu menfaatini koruması gerektiğini söyledi.

“Yetkililer işlenen suçlardan ders çıkarmalı”

   Sağer, zaman zaman yurt dışında suç işleyen ve/veya hapis cezasıyla karşı karşıya kalan kişilerin KKTC’ye sahte resmi belgelerle kaçak yollarla giriş yaptığını üzülerek gözlemlediklerini vurguladı.

   Bu durumun ülkede tesis edilen kamu düzenini ve güvenliğini olumsuz yönde etkilediğine ve ülkede yaşayan kişilerin huzurunu bozduğuna dikkat çeken Sağer, mahkemelerin bu tip suçları işleyen kişilere ağır cezalar vermesinin caydırıcılık açısından gerekli olduğunu dile getirdi.

   Ülkemizdeki suçların sadece mahkemelerin vereceği cezalarla azaltılması veya engellenmesinin gerçekçi bir çözüm yöntemi olmadığını belirten Sağer, yetkililerin işlenen suçları etüt edip ders çıkartması gerektiğini kaydetti.

“Var olan eksiklikler ve hatalar giderilmeli”

   Sanığın 10 yıl gibi uzun süreli hapislik cezası gerektiren bir suç işlediğini ve ülkesinde cezaevine girmemek adına bir yük gemisi içerisindeki TIR’a saklanarak KKTC’ye muhaceret işlemi yaptırmadan giriş yapmasının kabul edilemeyeceğinin altını çizen Sağer, bu açıdan var olan eksikliklerin ve yapılan hataların ivedi bir şekilde tespit edilip giderilmesini arzuladıklarını vurguladı.

   Sağer, bu tür suçların başlangıç yeri yurt dışı olduğundan genellikle suç işleyen kişilere yardımcı olan ve maddi menfaat sağlayan diğer kişilerin cezai soruşturmaya tabi tutulamadıklarını gözlemlediklerini de belirtti.

   Temay Sağer, bu nedenle ileride benzer olayların yaşanmasının önlenmesi ve yurt dışında bulunan diğer suç ortağı konumundaki kişilerin tespit edilerek yargılanmalarının sağlanması açısından bu tür dosyaların sadece yargılanan sanık ve/veya sanıklara verilen cezalarla kapatılmaması gerektiğini söyledi.

“Ülkeler arası adli ve idari işbirliği mekanizmaları kurulmalı”

   Ülkeler arası adli ve idari işbirliği mekanizmaları kurulup kullanılarak, diğer suçluların da tespit edilerek cezalandırılması ve ileriye dönük önlemlerin alınmasının sağlanması gerektiğine dikkat çeken Sağer, bu konuda da yetkililere iş düştüğünü vurguladı.

   Yargıç Temay Sağer, tüm hususlara değindikten sona sanığı oybirliğiyle 3 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdıklarını açıkladı.

{ "vars": { "account": "G-4YY0F4F3S9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-1E4JSD5JXZ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }