“Gazze’de devam eden İsrail saldırılarının Lübnan’a yayılması, Irak, Suriye ve İran’ın egemenliğinin ihlal edilmesi nedeniyle BM’nin etkisiz kalmasından ve uluslararası meşruiyetin yetersizliğinden endişe duyduğumuzu belirtiyoruz"

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi'nin sonuç bildirgesinde, "İşgal altındaki Doğu Kudüs'ün Filistin Devleti’nin ebedi başkenti olarak tam egemenliğini teyit ediyoruz" ifadesi kullanıldı.

Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da düzenlenen, Arap ve İslam ülkeleri liderlerinin katılım sağladığı İİT-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi sonrası ortak bildiri yayınlandı.

Ortak bildiride şu ifadelere yer verildi:

"Bizler, Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz Al Suud'un daveti ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın başkanlığında bir araya gelen Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin devlet ve hükümet başkanları olarak, Suudi Arabistan’ın ev sahipliğinde, Filistin Devleti'nin talebi ve bazı üye ülkelerin çağrısıyla ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi’nin istişareleri sonrasında bugün Riyad şehrinde toplanmış bulunmaktayız.

Filistin meselesinin merkeziliğini ve Filistin halkının vazgeçilemez meşru ulusal haklarını elde etmesi için verdiğimiz sarsılmaz desteği vurguluyoruz. Bu hakların başında, 4 Haziran 1967 sınırlarına dayalı, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir devlete sahip olma hakkı ile mültecilerin dönüş ve tazminat hakkı gelmektedir. İlgili uluslararası kararlar, özellikle 194 sayılı karar çerçevesinde bu hakların inkar edilmesi veya zayıflatılmasına yönelik her türlü girişime karşı duruyoruz.

İşgal altındaki Doğu Kudüs'ün Filistin Devleti’nin ebedi başkenti olarak tam egemenliğini teyit ediyoruz ve İsrail’in Kudüs’ü Yahudileştirmeyi amaçlayan veya işgalini kalıcı hale getirmeye yönelik karar ve uygulamalarını, uluslararası hukuk ve BM kararları uyarınca geçersiz, hükümsüz ve gayrimeşru olarak kabul ediyoruz. Kudüs-ü Şerif’in Arap ve İslam dünyası için kırmızı çizgi olduğunu vurguluyor, Doğu Kudüs'ün Arap ve İslami kimliğinin korunması ile buradaki kutsal İslami ve Hristiyan mekanların dokunulmazlığının savunulmasında mutlak bir dayanışma içinde olduğumuzu beyan ediyoruz."

Zirvenin 38 maddelik ortak bildirisinin tam metni şöyle:

"1- Kasım 2023’te Riyad’da düzenlenen olağanüstü ilk ortak zirvede alınan kararlara bağlılığımızı yineliyor, Gazze ve Lübnan’a yönelik acımasız İsrail saldırganlığına karşı durma ve bu saldırının siviller üzerindeki, özellikle çocuklar, kadınlar, yaşlılar ve silahsız siviller üzerindeki yıkıcı insani etkilerini sonlandırmak için çalışma kararlılığımızı teyit ediyoruz. Uluslararası toplumla koordineli olarak, İsrail’in uluslararası hukuku ve insani hukuku ihlal ederek bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliği tehlikeye atmasına son vermeye yönelik çabaları sürdüreceğiz. Ayrıca Mayıs 2024’te Bahreyn’de düzenlenen 33. Arap Zirvesi ve Gambiya’da düzenlenen 15. İslam Zirvesi'nde alınan kararları bir kez daha teyit ediyoruz.

2- Bölgede yaşanan gerginliğin tehlikelerine, bunun bölgesel ve uluslararası sonuçlarına dikkati çekiyor ve Gazze’de bir yılı aşkın süredir devam eden İsrail saldırganlığının Lübnan’a yayılması, Irak, Suriye ve İran’ın egemenliğinin ihlal edilmesi nedeniyle Birleşmiş Milletlerin etkisiz kalmasından ve uluslararası meşruiyetin yetersizliğinden endişe duyduğumuzu belirtiyoruz.

3- Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun, sivillerin korunmasına ilişkin tüm ilgili kararlarının uygulanmasının ve hukuki ve insani yükümlülüklere ayrıca Güvenlik Konseyi kararlarına bağlı kalınmasının önemine vurgu yapılmaktadır. Güvenlik Konseyi'nin, Birleşmiş Milletler Şartı'nın 7. bölümü uyarınca bağlayıcı bir karar alarak işgalci güç olan İsrail'i, Gazze Şeridi'nde ateşkesi sağlamaya ve tüm bölgelere derhal yeterli insani yardım ulaştırılmasını temin etmeye zorlaması gerektiği ifade edilmektedir.

Buna ek olarak, insani yardımların geniş kapsamlı, güvenli ve engelsiz bir şekilde hemen ulaştırılmasını talep eden 2735 (2024), 2728 (2024), 2720 (2023) ve 2712 (2023) sayılı Güvenlik Konseyi kararlarının uygulanması ve ateşkes çağrısında bulunan 2728 sayılı kararın hayata geçirilmelidir. Ayrıca, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkı, ulusal bağımsızlık ve mültecilerin geri dönüş hakkı dahil olmak üzere devredilemez haklarını kullanma hakkını teyit eden kararlara vurgu yapılmaktadır.

Birleşmiş Milletler'in Filistin meselesine dair sürekli sorumluluğu olduğu ve bu sorunun tüm boyutlarıyla çözülmesi gerektiği hatırlatılmakta; 10 Mayıs 2024 tarihli Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararıyla uluslararası toplumun geniş desteğini alan Filistin Devleti’nin tam üyeliğe uygun olduğunun altı çizilmekte ve Güvenlik Konseyi’nden, Filistin Devleti’ne Birleşmiş Milletler’de tam üyelik sağlanması için bir karar alması talep edilmektedir. Ayrıca üye devletlere, bu kararın benimsenmesi için gerekli desteği sağlamaları yönünde çağrıda bulunulmaktadır.

4- Mısır ve Katar'ın, ABD ile iş birliği içinde Gazze’de derhal ve kalıcı bir ateşkes sağlama, İsrailli ve Filistinli esirlerin serbest bırakılması konusundaki çabalarını desteklediğimizi teyit ediyoruz. İsrail hükümetinin müzakerecilerin sağladığı anlaşmalardan geri adım atarak bu çabaların başarısız olmasından sorumlu olduğunu vurguluyoruz.

5- Uluslararası Adalet Divanı’nın 19 Temmuz 2024 tarihli istişari görüşündeki İsrail işgalinin sona erdirilmesine, işgalin etkilerinin kaldırılmasına ve zararların tazmin edilmesine yönelik tüm hükümlerinin uygulanması için uluslararası topluma çağrıda bulunuyoruz.

6- İsrail işgal güçlerinin mevcut saldırının başlangıcından bu yana, Gazze ve işgal altındaki tüm Filistin topraklarında binlerce Filistinli vatandaşı, çocuklar, kadınlar ve yaşlılar dahil, zorla kaybetmesini kınıyoruz. Üye ülkeleri, kaçırılanların akıbetini ortaya çıkarmak ve serbest bırakılmalarını sağlamak için her düzeyde çaba göstermeye davet ediyoruz.

7- İsrail ordusunun Gazze’de işlediği soykırım suçu kapsamında ortaya çıkan toplu mezarlar, işkence, infaz, zorla kaybetme, yağmalama ve özellikle Gazze’nin kuzeyinde son haftalarda yaşanan etnik temizlik suçlarını şiddetli şekilde kınıyoruz. Bu suçlara dair delillerin saklanmasını önlemek ve faillerinin yargılanmasını sağlamak amacıyla Güvenlik Konseyi’nden bağımsız ve güvenilir bir uluslararası soruşturma komitesi kurmasını talep ediyoruz.

8- İsrail’in Lübnan’a yönelik süregelen saldırganlığını ve Lübnan’ın egemenliğinin ihlal edilmesini şiddetle kınıyor, ateşkesin derhal sağlanmasını, BM Güvenlik Konseyi’nin 1701 (2006) sayılı kararının tam olarak uygulanmasını talep ediyor ve Lübnan ile bu saldırıya karşı dayanışma içinde olduğunu teyit ediyoruz.

Sivillerin öldürülmesini, yerleşim bölgelerinin sistematik olarak tahrip edilmesini, kişilerin zorla yerinden edilmesini ve UNIFIL’e yönelik saldırıları şiddetle kınıyoruz. Lübnan’ın anayasal kurumlarının ülkenin tamamında egemenlik yetkisini kullanmasını destekliyoruz.

Lübnan’ın birliği ve istikrarının garantörü olarak görülen Lübnan Silahlı Kuvvetleri’ni desteklediğimizi teyit ediyor, Cumhurbaşkanı seçimi ve hükümetin anayasaya uygun olarak hızla oluşturulmasının önemini vurguluyoruz.

9- İsrail’in Lübnan’daki BM barış gücü personeline yönelik kasıtlı saldırılarını açıkça kınıyor, bunun BM Şartı’na aykırı olduğunu ve Güvenlik Konseyi’ni İsrail’e bu konuda sorumluluk yüklemeye davet ediyoruz.

10- Filistinli vatandaşların kendi topraklarında veya başka yerlere zorla göç ettirilmesini 'savaş suçu ve uluslararası hukukun açık bir ihlali' olarak kabul ediyor ve buna karşı ortak bir duruş sergileyeceğimizi belirtiyoruz.

11- İsrail’in toplu cezalandırma politikasını kınamak ve Gazze Şeridi’ndeki sivillere yönelik kuşatma ve açlığı bir silah olarak kullanmasına karşı çıkmak; uluslararası toplumu saldırının neden olduğu insani felaketi sona erdirmek için acil pratik adımlar atmaya davet ediyoruz.

Bu kapsamda İsrail’in Gazze Şeridi’nden tamamen çekilmesi ve Gazze ile arasındaki tüm sınır kapılarını açması istenmektedir. Ayrıca, işgalci güç sıfatıyla taahhütlerine uygun olarak Gazze’ye güvenli, hızlı ve koşulsuz insani erişimi sağlama yönündeki tüm engelleri kaldırması talep edilmektedir. Bu bağlamda, Refah Sınır Kapısı’ndan (güney) ve Salahaddin (Philadelphi) Koridoru’ndan İsrail’in derhal çekilmesi ve Refah Sınır Kapısı’nın yönetimi için Filistin Ulusal Yönetimi’nin geri dönmesi çağrısı yapılmaktadır.

12- Ürdün’ün ev sahipliğinde, Mısır ve Birleşmiş Milletler ile birlikte 11 Haziran 2024'te düzenlenen Gazze Acil İnsani Müdahale Konferansı’nın sonuçlarının uygulanması için çaba gösterilmesi ve Gazze’ye yeterli insani yardımı sağlama çabaları çerçevesinde, Kahire’nin ev sahipliğinde 2 Aralık 2024’te düzenlenecek insani konferans için gerekli desteğin toplanması için çalışılması gerektiğini vurguluyoruz.

13- Uluslararası toplumu, İsrail’in uluslararası hukuka saygı göstermesini sağlamak için etkin şekilde harekete geçmeye çağırıyoruz.

14- Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 18 Eylül 2024'te kabul ettiği, İsrail işgalinin yasa dışılığını onaylayan Uluslararası Adalet Divanı’nın hukuki görüşünün sonuçlarını içeren 24/10 sayılı kararını memnuniyetle karşılıyoruz.

15- Kudüs şehriyle ilgili olarak uluslararası meşruiyet kararlarına, yasal ve tarihi statüsüne bağlı kalma konusunda tüm dünya ülkelerini, yasama organlarını, uluslararası kurumları ve örgütleri Kudüs’ün ayrılmaz bir parçası olan 1967’de işgal edilen Filistin toprakları üzerindeki kararlara saygı göstermeye çağırıyoruz.

16- Kudüs şehrindeki İslami ve Hristiyan kutsal mekanlarını hedef alan İsrail’in saldırgan politikalarını ve kentin Arap-İslam ve Hristiyan kimliğini değiştirmeye yönelik adımlarını sert bir şekilde kınıyor, uluslararası toplumu İsrail’e bu saldırılarını durdurması için baskı yapmaya çağırıyoruz.

Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırıların, ibadet özgürlüğünün engellenmesinin ve İsrailli yerleşimcilerin kutsal mekanı ihlal edip içeride tahribatta bulunmalarının sürmesinin tehlikelerine dikkat çekiyor, Mescid-i Aksa’nın yasal ve tarihi statüsünü değiştirme girişimlerini kınıyoruz.

144 bin metrekarelik tüm alanıyla Mescid-i Aksa’nın yalnızca Müslümanlara ait bir ibadet yeri olduğunu ve Kudüs Vakıfları ve Mescid-i Aksa işlerinden sorumlu Ürdün Vakıflar Bakanlığının, Mescid-i Aksa’nın yönetiminden tek yetkili kurum olduğunu vurguluyoruz.

17- BM Güvenlik Konseyi'nin, İsrail’i bölgedeki barış ve güvenliği tehdit eden bu yasadışı politikaları durdurmaya zorlayacak bir karar almasını talep etmek, Kudüs şehriyle ilgili Birleşmiş Milletler kararlarını uygulamasını istemek ve işgalci güç olan İsrail’in Kudüs'ü sözde başkenti olarak tanıyan herhangi bir tarafın bu eylemini yasadışı ve sorumsuz bir adım olarak kınamak.

Ayrıca, Kudüs şehrinin yasal statüsünü değiştirmeye yönelik herhangi bir adımın yasadışı kabul edilmesi ve uluslararası hukukun ve ilgili Birleşmiş Milletler kararlarının ciddi bir ihlali olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamak; bu adımların derhal iptal edilmesi ve geri çekilmesi için çalışılmalıdır.

Aynı şekilde, Kudüs'ün mevcut yasal ve tarihi statüsünü etkileyen adımlar atan herhangi bir devleti bu yasadışı adımlardan geri adım atmaya çağırmak ve Kudüs halkının topraklarında kalmasının sağlanmasının önemini vurgulamak; bu kapsamda, Fas Kralı VI. Muhammed başkanlığındaki Kudüs Komitesi’nin idari kolu olan Kudüs-ü Şerif Beytülmal’ını desteklemeye davet ediyoruz.

18- İsrail’in Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ve ilgili tüm kuruluşlara katılımını askıya almak için uluslararası destek toplama çalışmalarına başlamak; bu karar taslağını Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na sunmaya yönelik hazırlıklara girişmek. Bu tasarı, İsrail’in Birleşmiş Milletler Şartı’nı ihlal etmesi, uluslararası güvenliği ve barışı tehdit etmesi, Birleşmiş Milletler üyeliğinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemesi ve 19 Temmuz 2024 tarihli Uluslararası Adalet Divanı’nın tavsiye niteliğindeki kararına dayanarak hazırlanacaktır.

19- Tüm ülkelerden İsrail'e silah ve mühimmat ihracatının veya naklinin yasaklanmasını talep etmek, Türkiye Cumhuriyeti'nin ve 18 ülkeden oluşan ana ekibin önerdiği ve İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği’nin yanı sıra 52 ülke tarafından imzalanan girişime katılmaları için ülkeleri teşvik etmek. Silah sevkiyatının durdurulması amacıyla, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne, BM Genel Kurul Başkanına ve BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e ortak bir mesaj göndermek ve tüm ülkeleri girişime imza atmaya davet etmek.

20- İsrailli sivil ve askeri yetkililer hakkında, Filistin halkına karşı işledikleri mahkeme yetkisi kapsamındaki suçlardan dolayı, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin acilen tutuklama emirleri çıkarması çağrısında bulunmak.

21- BM Güvenlik Konseyi ve uluslararası toplumu, işgal altındaki Batı Şeria’da iki devletli çözümü baltalayan ve bölgede adil ve kapsamlı barışın sağlanması fırsatlarını yok eden İsrail’in yasa dışı tırmanışını durdurmak için gerekli kararları almaya, yaptırımlar dahil olmak üzere harekete geçmeye davet etmek.

Ayrıca bu sömürgeci politikaların suç sayılması, işgalci gücün herhangi bir Filistin toprağını genişlemek amacıyla zorla ilhak etmesini kınamak, bunu Filistin halkının tarihi ve hukuki haklarına yönelik sistematik bir saldırı ve BM Şartı, uluslararası hukuk ilkeleri ve ilgili BM kararlarının ihlali olarak değerlendirmek.

22- Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin Filistin vatandaşlarına ve mülklerine karşı sistematik olarak artan, işgalci hükümetin desteği ve silahlandırılmasıyla gerçekleştirilen terör eylemlerinin şiddetle kınanması ve;

Filistin halkına ve mülklerine karşı işlenen suçlar nedeniyle yerleşimcilerin hesap vermesi,

İsrailli yerleşimcilerin ve Yahudi yerleşim hareketlerinin terörist gruplar olarak sınıflandırılması ve ulusal ve uluslararası terör listelerine alınması, BM ve özellikle Güvenlik Konseyi’nde İsrail ve yerleşimcilerin işledikleri suçlardan dolayı hesap sorulması,

İşgal altındaki Filistin topraklarında yer alan yerleşim ürünlerinin ve bu bölgelerde çalışan şirketlerin boykot edilmesi, Haziran 2023’te İnsan Hakları Konseyi tarafından yayımlanan veritabanındaki şirketlerin kara listeye alınması,

İşgal altındaki Filistin topraklarında, Doğu Kudüs dahil, bulunan yerleşimcilerin her türlü girişinin engellenmesi, ikamet yerlerinin kontrol edilmesi için Filistin Devleti ile iş birliği içinde özel mekanizmalar geliştirilmesi,

Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı genel sekreterliklerinin, Filistin Devleti ile iş birliği içinde bu grupların listesini hazırlaması ve üye ülkelere duyurması istenmektedir.

23- Etkin uluslararası aktörleri, 4 Haziran 1967 sınırlarına dayalı, başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletini kurma ve işgalin sona erdirilmesini amaçlayan belirli adımlar ve zamanlamalara sahip, iki devletli çözüm temelinde ve kabul edilmiş referanslar ile 2002 Arap Barış Girişimi doğrultusunda uluslararası bir plan başlatmaları çağrısında bulunulmaktadır.

24- Bölgede barışı sağlayacak adil ve kapsamlı bir çözümün, ilgili BM kararları ve 2002 Arap Barış Girişimi doğrultusunda, İsrail'in 4 Haziran 1967 hattına kadar olan tüm Arap topraklarını işgalini sonlandırmadan sağlanamayacağını vurgulamak.

25- Filistin Devleti’ni tanıyan ülkelere teşekkür etmek, diğer ülkeleri bu adımı atmaya davet etmek ve Suudi Arabistan başkanlığındaki Arap-İslam Bakanlar Komitesi tarafından, Arap ve İslam ülkeleriyle iş birliği içinde ve Avrupa Birliği ve Norveç Krallığı’nın desteğiyle Eylül 2024'te New York'ta başlatılan ve Riyad’da ilk toplantısını gerçekleştiren "İki Devletli Çözümün Uygulanması için Uluslararası Koalisyon"a destek çağrısında bulunmak.

26- Filistin Devleti'nin Birleşmiş Milletlere tam üye olarak katılması için uluslararası desteğin artırılması ve bu yönde devam eden değerli çabaları nedeniyle Arap ve İslam örgütlerinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi olan Cezayir Cumhuriyeti’nin desteklenmesi.

27- İsrail hükümetindeki bazı bakanların aşırı sağcı ve ırkçı nefret söylemlerini kınamak ve uluslararası toplumdan bu söylemlere karşı uluslararası kanunlar çerçevesinde hesap sorulmasını talep etmek.

28- İşgalci İsrail makamlarının ve temsilcilerinin Birleşmiş Milletler ve Genel Sekreterine yönelik devam eden saldırıları kınanmakta, ayrıca uluslararası komiteler ile İnsan Hakları Yüksek Komiserlik Ofisi üyelerinin ve özel raportörlerin Filistin Devleti topraklarına girişlerinin yasaklanması ve El Halil’deki (Batı Şeria'nın güneyi) Uluslararası Geçici Mevcudiyet Misyonu'nun çalışmalarının sona erdirilmesi kınanmaktadır.

29- İsrail Parlamentosu'nun (Knesset) UNRWA çalışanlarının dokunulmazlığının kaldırılması ve bu kurumun Filistin topraklarında çalışmasının yasaklanması gibi ırkçı ve yasa dışı yasaları kınamak; bu yasaların geçersiz ve hükümsüz olduğunu belirterek İsrail'in uluslararası hukuka uymasını sağlamak için BM üye ülkelerini yaptırım uygulamaya davet etmek; UNRWA’ya siyasi ve finansal destek sağlanmasını talep etmek.

30- Filistin halkına ve Filistin Devleti'ne tüm siyasi ve diplomatik destek ile uluslararası korumanın sağlanması, Filistin ulusal birliğinin gerçekleştirilmesi, Filistin Devleti’nin Gazze Şeridi de dahil olmak üzere işgal altındaki tüm Filistin topraklarında etkin bir şekilde sorumluluklarını üstlenmesi, Gazze'nin Batı Şeria ve Kudüs ile birleşmesi için çalışmak ve ekonomik yardımlar için uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırmak; İsrail’in el koyduğu Filistin vergi gelirlerinin serbest bırakılmasını talep etmek.

31- Filistinliler arasındaki birlik için Mısır Cumhuriyeti’nin çabalarına destek olmak ve Filistin hükümetinin sorumluluklarını yerine getirebilmesi için gerekli mekanizmaları oluşturmak, Filistin Kurtuluş Örgütü'nün Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğunu yeniden vurgulamak.

32- Lübnan hükümetine acil insani yardım sağlama çabalarını sürdürmek, Lübnanlı mültecilerin krizle mücadele etmesine destek olmak ve dost ülkelerden Lübnan ekonomisine destek sağlamalarını talep etmek.

33- Suriye Arap Cumhuriyeti topraklarına yönelik artan İsrail saldırganlığının, sivilleri hedef alması, sivil binaları ve altyapıyı yok etmesi ve ülkenin egemenliğini ihlal etmesi de dahil olmak üzere, şiddetle kınanması; bunun, uluslararası hukuka ve ilgili Birleşmiş Milletler kararlarına yönelik ağır ihlaller ve suçlar teşkil ettiğinin vurgulanması ve İsrail'in işgal ettiği Suriye'deki Golan topraklarından çekilmesinin gerekliliğinin altının çizilmesi.

34- İlk Arap-İslam ortak zirvesinde alınan karar doğrultusunda Suudi Arabistan başkanlığında kurulan ortak Arap-İslam Bakanlar Komitesine, çalışmalarını sürdürme, çabalarını yoğunlaştırma ve saldırıları durdurmak için çalışmaları Lübnan'ı da kapsayacak şekilde genişletme görevinin verilmesi; ayrıca komitenin düzenli raporlar sunması ve bu raporların iki genel sekreterlik tarafından üye ülkelere dağıtılması.

35- Savaşı ve İsrail işgalini sona erdirme çabalarına uluslararası destek sağlamak için diğer aktörler de sürece dahil edilmeli.

36- Deniz yollarında uluslararası hukuka uygun şekilde seyir güvenliğinin sağlanması gerekiyor.

37- Filistin davasına destek sağlamak amacıyla Riyad'da Arap Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Afrika Birliği'nin üçlü bir anlaşma imzalamasını memnuniyetle karşılıyor, Afrika Birliği'nin Filistin davasına yönelik tutarlı duruşunu takdir ediyoruz.

38- Arap Birliği Genel Sekreteri (Ahmed Ebu Gayt) ve İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterine (Hüseyin Taha) bu kararın uygulanmasını takip etmek ve bu konuda liderlere düzenli raporlar sunmak için koordinasyon sağlamakla görevlendirildi."

Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz'in talimatları doğrultusunda 11 Kasım 2023'te Riyad'da düzenlenen İİT-Arap Birliği Ortak Zirvesinin devamı niteliğindeki zirveye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Lübnan Başbakanı Necib Mikati ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani başta olmak üzere çok sayıda Arap ve Müslüman ülke lideri katıldı.

İİT-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi'nin ilk toplantısı, İsrail'in Filistin halkına yönelik saldırganlığını ele almak üzere Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da gerçekleştirilmesi öngörülen Arap Birliği Zirvesi ile 8. Olağanüstü İslam Zirvesi'nin tek çatı altında birleştirilmesi sonucunda 11 Kasım 2023'te Riyad'da yapılmıştı.

Editör: Pınar Gözek