Özel Haber

BAĞIMSIZ TV’ye konuşan TIP-İŞ Başkanı Şükrü Onbaşı, onkoloji hastalarının ilaç eksikliği nedeniyle tedavisini tamamlayamadığını vurguladı

Abone Ol

Ülkemiz sağlık sistemi çok ciddi sorunlarla mücadele ediyor. Pandemi döneminde başlayan ilaç eksikliği sorunu bir türlü çözüme kavuşturulamadığı gibi daha da ciddi boyutlara ulaşan bir problem haline dönüştü. Hekimler hastalarına ilaç tedavisi uygulayamamaktan, halk da ilaç bulamadığı için sağlığının tehlike altında olduğundan dert yanıyor. Sağlıktaki sorunlar sadece ilaç eksikliğiyle de kalmıyor… Hekim eksikliği, personel eksikliği, hastane servislerindeki yatak sayısı azlığı gibi birçok sorun, başka sıkıntıların oluşmasına neden oluyor. BAĞIMSIZ TV’de Genel Yayın Yönetmeni Ali Baturay ile Köşe Yazarı Emin Akkor’un hazırlayıp sunduğu “EMPATİ” programına konuk olan Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası (TIP-İŞ) Başkanı Şükrü Onbaşı, Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’ndeki Yoğun Bakım Servisleri ile diğer servislerin yatak kapasitesinin yetersiz olmasından dolayı ameliyat tarihlerinin 6 ay sonraya verildiğini açıkladı. Onbaşı, kanser hastalarının ilaçla tedaviye başladığını ancak ilaç eksikliği nedeniyle kürünü tamamlayamadığına dikkat çekerek ülkede tetanoz aşısının dahi bulunmadığını söyledi.   Onbaşı: Hastalar ve hekimler ilaç bulamıyor   Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası (TIP-İŞ) Başkanı Şükrü Onbaşı, sağlık alanında politikalar üretilmediği gibi birçok eksikliğin yaşandığını belirterek yapılan işlerin de başa gelen kişiler tarafından sürekli rafa kaldırıldığını, söyledi. Onbaşı, sağlıkta yaşanan sorunların sistem kaynaklı olduğunu göstermek için geçen hafta eylem yaptıklarını ifade etti. Ülkede şu an yaşanan ilaç eksikliği sorununa dikkat çeken Onbaşı, pandemiyle birlikte ilaçlara talebin arttığını, hammaddeye ulaşımın zorlaştığını ve pahalı olduğunu ifade etti. Türkiye’deki ilaç üreticisinin 1 dolara aldığı hammaddeyi pazara sokacağı zaman TL’nin değer kaybetmesinden dolayı zarara uğradığına işaret eden Onbaşı, bunun yanında Rusya-Ukrayna savaşının etkisiyle de ayrı bir talep oluştuğunu söyledi. Onbaşı, Türkiye’de ilaç üreticilerinin ilacı dış piyasaya satmayı tercih ettiğini, bu durumda ülkede ilaç eksikliği yaşandığını ve bunun sonucunda da ihracat yasağının konduğunu anlattı. Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs gibi küçük bir ülkeye ilaç vermemesinin “çok komik” olduğuna dikkat çeken Onbaşı, aralık ayında ihracat yasağı yürürlüğe girdiğinde Eczacılar Birliği’nin ciddi mücadeleler verdiğini; Sağlık Bakanlığı ile Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi’nin ciddi yardımlarda bulunduğunu anımsattı.   “İlaçları KKTC dışına çıkarmayacağım” taahhüdü   Onbaşı, bazı ilaçlarla ilgili izinler çıkarıldığını belirterek, öte yandan ecza depolarının Türkiye’den ilaç talep ettiğinde Kuzey Kıbrıs’taki ilaç eczacılık deposuna “Bu ilaçları KKTC dışına çıkarmayacağım” şeklinde bir taahhütte bulunduklarını kaydetti. Talep edilen ilaçların toplu değil az az gelmesinin de başka bir sorun olduğunu dile getiren Onbaşı, bu sorunu aşmak için de iki toplumlu sağlık komitesi aracılığıyla Yeşil Hat Tüzüğü üzerinden Güney Kıbrıs’ta üretilen ilaçların ülkeye getirilmesinin planlandığını ancak sürecin nasıl sonuçlandığını, uygulanıp, uygulanmadığını bilmediğini vurguladı. Onbaşı, iyi ilaç almak önemli olsa da bulunamayan veya pahalı olan ilaçların başka ülkelerden temin edilebileceğini ifade etti. “İlaç yok onkoloji hastası tedavisini tamamlayamıyor”   Çocuk doktorlarının ilaç konusunda ciddi sıkıntı yaşadığına işaret eden Onbaşı, gerçekleştirdikleri eylemde de bu noktaya eğildiklerini vurguladı. Onbaşı, bademcik enfeksiyonu ve ateş düşürücü şurupların; çocuk psikiyatristlerinin hiper-aktivite ve dikkat eksikliği ilaçlarını bulamadığını söyledi. Onbaşı, kronik hastalığı olan kişilerin ve özellikle onkoloji hastalarının büyük sıkıntı yaşadığını vurgulayarak, yeni tanı almış bir onkoloji (kanser) hastasının ilaçla tedaviye başladığını ancak ilaç eksikliği nedeniyle kürünü tamamlayamadığını söyledi. Bu durumda hastaların morali bozulurken, doktorların da motivasyonunun düştüğüne işaret eden Onbaşı, hastalara ilaç olmadığı söylenildiğinde hastalarla hekimlerin muhatap olduğunu, serzenişin doktora yapıldığını anlattı. Onbaşı, tetanoz aşısının ülkede bulunmadığına dikkat çekerek, bunun çok ciddi bir sıkıntı olduğunun altını çizdi.   “Hekim eksikliği büyük sıkıntı”   Hastanelerde personel eksikliğinin yaşandığını belirten Onbaşı, buna bağlı olarak rutin işleyişlerin de aksadığını kaydetti. Onbaşı, hastanelerde hekim eksikliğinin en büyük sorun olduğunu dile getirerek, dahiliye servisinin yan dalları arasında bu konuda ciddi bir eksikliğin söz konusu olduğunu ifade etti. Onbaşı, sağlık sisteminde yaşanan sıkıntılardan dolayı hekimlerin devlet hastanelerinden istifa edip kendi kliniklerinde çalıştıklarını söyledi.   “Yatak sayısı az olduğu için ameliyat yapılamıyor”   TIP-İŞ Başkanı Onbaşı, bazı servislerin doluluk oranı normalken bazılarının çok yoğun olduğuna işaret ederek 3 ayrı serviste toplam 22 yatağın bulunduğunu; pandemi ortasına kadar idare ettiğini ancak artık büyütülmesi gerektiğini vurguladı. Genel cerrahi servisinde 40 yatağın olduğuna dikkat çeken Onbaşı, 7 cerrahi uzmanı, 2 göğüs cerrahi uzmanı ve 1 plastik cerrahi uzmanının bulunduğunu, yakın zamanda 2-3 plastik cerrahi uzmanının daha geleceğini bildirdi. Onbaşı, 40 yatağın 12 cerraha bölündüğünde her cerraha düşen yatak sayısının yetersiz kaldığından cerrahların ameliyat yapamadığını kaydetti. Yoğun Bakım Servisi’nde yatak olmadığını için haftada 3 ameliyatın yapıldığını, bunun sonucunda ameliyat tarihlerinin 6 ay sonraya verildiğini dile getiren Onbaşı, Girne’ye kasım ayında 160 yatak kapasiteli bir hastane açılmasının planlandığını ancak önemli olan içinin doldurulması olduğunu ifade etti.   “Lefkoşa Devlet Hastanesi’nin 3 önemli binası risk altında”   Deprem risk raporuna göre Girne Dr. Akçiçek Hastanesi’nin yıkılma ihtimalinin olduğunu belirten Onbaşı, Cengiz Topel Hastanesi’nin ise misyonunu tamamlamış olduğunu ve bölgeye hizmet verecek noktada olmadığını kaydetti. Onbaşı, Güzelyurt Hastanesi’nin bir an önce sisteme dahil edilmesi ve Cengiz Topel Hastanesi’yle birlikte hizmet vermesi gerektiğini dile getirdi. Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde ise en riskli yerin Talasemia binası olduğuna işaret eden Onbaşı, doğal afet durumunda ayakta kalması gereken en önemli kurumun hastaneler olduğunu söyledi. Onbaşı, bunun yanında Acil Servis ve Diyaliz bölümlerinin de riskli olduğuna işaret ederek, bu servislerin güvenli yerlere taşınması gerektiğini vurguladı. Talasemia ve Kan Bankası’nın bulunduğu bina için prefabrik yapılar oluşturulması gerektiğine işaret eden Onbaşı, Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nin şu an yeterli bir durumda olmadığını anlattı. Onbaşı, yeni hastane yapılırsa ikisinin de çalışması gerektiğine dikkat çekerek, en az 40-50 yataklı Yoğun Bakıma ihtiyaç olduğunu söyledi. Plastik Cerrahi servisinin bulunmadığını belirten Onbaşı, üroloji, kadın doğum gibi servislerin de tıkış tıkış olduğunun altını çizdi. Barış Ruh ve Sinir Hastanesi’nde başhekim, mecburi hizmetli uzmanın olduğunu belirten Onbaşı, Alkol ve Uyuşturucu Madde Tedavi Merkezi’nin (AMATEM) yıllardır kurulamaması nedeniyle uyuşturucuyla mücadele kapsamında sorun yaşandığını kaydetti.   “Sağlığa ayrılan bütçe yetersiz”   Sağlığa ayrılan bütçenin yetersiz olduğuna işaret eden Onbaşı, Dünya Sağlık Örgütü’ne göre gelişmiş ülkelerin sağlığa yüzde 12-13 kaynak ayırdığını, Kuzey Kıbrıs’ta ise bunun yüzde 8 olduğunu vurguladı. Onbaşı, bu bütçenin enflasyon ve döviz karşısında eridiğine dikkat çekerek, kalan bütçeyle ilaç almanın da zorlaştığını söyledi. Sağlık fonunun amacının bağış adı altında yatırılan paranın hastanenin altyapısını geliştirmesi olduğu üzerinde duran Onbaşı, bu fonun Maliye Bakanlığı’na aktarılmasının sorun yaratacağını anlattı. Onbaşı, Sağlık Fonu’ndaki kişilerin de hekim olması nedeniyle bu fondan yararlanmak isteyen hekimlerin kendilerini ifade edebileceği kişilerin söz konusu olduğunu belirterek, Maliye Bakanlığı’nda ise bunun sağlanamayacağını savundu.   "Kadın Doğum Servisi'nin Acil Servis'ten kopması sıkıntılı" Onbaşı, Kadın Doğum Servisi’nin, ana binadan ayrılıp Acil Durum Hastanesi’ne taşındığını ancak bu servisin tamamen acilden kopmasının sıkıntılı olduğunu ifade etti. Acil Servis’e gebeliği bilinmeyen ve riskli bir durumu olan bir kadın hasta geldiğinde Acil Servis’ten Acil Durum Hastanesi’ne götürüldüğünü söyleyen Onbaşı, buranın kan bankasından da uzak olmasının sıkıntılar yarattığını belirtti.

{ "vars": { "account": "G-4YY0F4F3S9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-1E4JSD5JXZ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }