Ahmet UÇAR
Ülkemizdeki kalifiye eleman sıkıntısı çığ gibi büyüyor.
Yerli halkın kamu dairelerinde çalışmayı tercih etmesi, çocukların üniversitelere yönlendirilmesi, eğitim programlarında ve politikalarda mesleki eğitimin bulunmaması üretim mekanizmasının temelini oluşturan kalifiye elemanların yetişmesine darbe vuruyor.
BAĞIMSIZ GAZETE’ye konuşan Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası (KTEZO) Genel Koordinatörü Hürrem Tulga, toplumun üretime katılım oranının yüzde 40’ın altında olduğunu belirterek, kalifiye eleman ihtiyacının yıllarca yurt dışından karşılandığını ancak ülkemizin ekonomik anlamda gerilemesinin yabancı iş gücünün buraya gelmesini engellediğini ifade etti.
Tulga, ülkede kalifiye elemanın ve çıraklığın önemi anlaşılsa da okulların buna yönelik uyarlanmadığına dikkat çekti.
Öte yandan Cumhuriyet Meclisi Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi’nde konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu, Sanayi Odası ve Milli Eğitim Bakanlığı iş birliğinde çıraklık eğitiminin verileceğini açıklayarak, bu kapsamda 5 yıl boyunca yatırımların Bakanlık tarafından verileceğini, ardından maaş desteği yapılacağını duyurdu.
Tulga: Esnafı saymazsak özel sektörde çalışan yerli iş gücü kalmadı
Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası Genel Koordinatörü Hürrem Tulga, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın verilerine göre Sosyal Sigortalar Dairesi’nde kayıtlı 130 bin kişinin bulunduğunu belirterek, 55 bin kişinin yabancı iş gücü olduğunu kaydetti.
Tulga, 55 bin kişinin 35 bininin T.C. uyruklu, 20 bininin ise diğer ülke vatandaşı olduklarını dile getirdi.
Sigortalara kayıtlı yerli işçi sayısının ise 75 bin kişi olduğunu ifade eden Tulga, bunların 25 bininin kamuda, 50 bininin ise özel sektörde çalıştığını açıkladı.
Tulga, bu oranlara göre özel sektörde esnaf dışında sadece yabancıların çalışmakta olduğuna işaret ederek, 20 bin çiftçi ve esnafın bulunduğunu, geriye kalanların tamamının neredeyse devlet dairelerinde çalıştığını söyledi.
Esnaf dışarıda bırakıldığında özel sektörde çalışan yerli iş gücünün bulunmadığı sonucunun ortaya çıktığını belirten Tulga, toplumun üretime katılım oranının yüzde 40’ın altında olduğunu kaydetti.
Tulga, bu oranların ülkede alarmların çalması anlamına geldiğini dile getirerek, bu verilerin çok çarpıcı olduğunu vurguladı.
“Mesleki eğitime gereken önem verilmiyor”
Toplumun üretime katılımı azaldığı için çıraklığın öneminin anlaşıldığını belirten Tulga, turizme ve inşaata bağlı olarak kalifiye eleman ihtiyacı çoğalmasına rağmen eğitimde ve devlet politikalarında buna yönelik adımlar atılmadığını kaydetti.
Eğitimin çıraklığa ve kalifiye eleman yetiştirmeye göre uyarlanmadığını dile getiren Tulga, bu açığın yabancı iş gücüyle kapatılmaya çalışıldığını ifade etti.
Tulga, gelinen aşamada ise hayat pahalılığı sonucu ülkeye yurt dışından kalifiye eleman gelmediğine işaret ederek, şöyle devam etti:
“Yani kendi ayağımıza kurşun sıktık. Kendi iş gücümüzü yetiştirmek yerine dışarıdan getirdik, şimdi onlar da gelmek istemiyor. Çünkü ülkemiz geriledi. Alım gücü düştü, kiralar da yükseldi. Artık eğitilmiş iş gücü buraya gelmek istemiyor.”
Mesleki eğitimin öneminin burada ortaya çıktığına dikkat çeken Tulga, bu sorunların yaşanabileceği öngörüsüyle çalışmalara 10 yıl önce başladıklarını ve bu çalışmaları sürdürdüklerini açıkladı.
Tulga, çırak sayısının düne göre daha iyi olduğunu ancak açığı giderebilecek durumda olmadığını söyledi.
Kalifiye elemana yönelik ilginin artmakta olduğunu belirten Tulga, politikaların buna yardımcı olmadığını kaydetti.
Tulga, okulda başarısız olan kişilerin sınıfı geçebilmesi için çıkarılan kararı anımsatarak, bu durumun çocukların mesleki eğitime yönelmesini engellediğini, bu durumun da çırak okullarına az sayıda öğrenci gelmesine neden olduğunu açıkladı.
Bu yıl çırak okullarına 600’ün üzerinde öğrenci gelmesini beklediklerini ancak şu ana kadar gelen öğrenci sayısının 200’e bile ulaşmadığını dile getiren Tulga, çocukların üniversiteye yönlendirildiğini ifade etti.
Tulga, dünyanın tamamında mesleki eğitim alan öğrencilerin en başarılı öğrenciler olarak düşünüldüğüne işaret ederek, ülkemizde ise durumun tam tersi olduğunu anlattı.
Eğitim sisteminin kolejlerin ve üniversitelere bağlı olarak yürüdüğüne dikkat çeken Tulga, mesleki eğitime yönelik eğitim politikaları olmadığını bildirdi.
“Çıraklık okullarında 540 öğrenci var”
Taner Akcan Çıraklık ve Yetişkin Eğitim Merkezi ile Mağusa Çıraklık Eğitim Merkezi’nde şu an 540 öğrencinin bulunduğunu belirten Tulga, bu sayının şubata kadar 600’e, seneye ise 800’e çıkacağı öngörüsünde bulundu.
Tulga, Mağusa Çıraklık Eğitim Merkezi’nin açılmasının da önemli bir gelişme olduğunu kaydederek, bu gelişmenin yıllarca yürüttükleri ısrarlı çalışmalar ve Mağusa Belediyesi’nin yaklaşımından dolayı kaydedildiğini söyledi.
Şu ana kadar yapılan tüm çalışmaların Mesleki Eğitim Dairesi iş birliğiyle yürütüldüğünü hatırlatan Tulga, Mağusa Belediyesi’nin bu desteğinin büyük bir atılım gerçekleşmesini sağladığını vurguladı.
Tulga, 15 gün açılan Mağusa Çıraklık Eğitim Merkezi’nde şu an 60 öğrencinin bulunduğunu dile getirerek, şubata kadar bu sayının 100’e çıkacağını öngördü.
Mesleki eğitimin gençler arasında yaygınlaşmaya başladığına işaret eden Tulga, toplumun yaklaşımının da “partizan” bir anlayışa sahip olduğunu açıkladı.
Tulga, toplumun henüz mesleki eğitimi yeterince algılayamadığını anlatarak, bu anlayışın değişmesi ve devletin de yardımcı olması gerektiğinin altını çizdi.
“6 alanda kalifiye eleman yetiştirme hedefimiz var”
Mesleki eğitim gören çocukların hayatın içerisinde oldukları ve öğrendikleri için daha umut dolu olduğunu belirten Tulga, otomotiv ve güzellik sektöründeki kalifiye eleman eksikliğinin çıraklık okulları tarafından karşılandığını kaydetti.
Tulga, özellikle klima, tesisat, torno, aşçılık, servis (barista) ve elektrik alanında kalifiye eleman yetiştirebilmek için öğrencileri bu alana teşvik etmeye çalıştıklarını dile getirerek, çırak okullarının yüzde 80, meslek okullarının ise sadece yüzde 20 oranında istihdam sağladığını ifade etti.
“Atılması gereken adımlar var”
Mesleki eğitimin gelişebilmesi için öncelikle partizanlığın, kamuda işe girmenin ortadan kaldırılması gerektiğine işaret eden Tulga, üniversitelere de kriter konması gerektiğini vurguladı.
Tulga, herkesin kolay bir şekilde üniversiteye gidebilmesinin olumsuz bir durum olduğuna dikkat çekerek, kişilerin becerilerine göre değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Okul dönemlerinde geçmiş dönemlerde olduğu gibi zanaat derslerinin bulunması gerektiği üzerinde duran Tulga, çocukların bu sayede kendilerini keşfedip üniversiteler yerine hayata atılabildiğinin altını çizdi.