Özel Haber

Özgen Özyönüm yeni bir başarıya imza attı

Ülkemizin başarılı eğitmen ve tercümanlarından Özgen Özyönüm, Yaşar İsmailoğlu’nun “Portakal Çiçeğim” isimli kitabını Yunancaya çevirdi

Abone Ol

Ahmet KARAGÖZLÜ

Ülkemizin başarılı eğitmen ve tercümanlarından Özgen Özyönüm, üçüncü kitabını çevirdi.

Yaşar İsmailoğlu’nun, temelde Kıbrıs’ın güzelliklerini, Kıbrıs’a ve Kıbrıs’taki anılarına duyduğu sevgiyi ve özlemi anlatan şiirlerden oluşan “Portakal Çiçeğim” isimli kitabını Yunancaya çeviren Özyönüm, yeni bir başarıya daha imza attı.

Hayatını Yunan dilinin öğretilmesine adayan 38 yaşındaki Özyönüm, BAĞIMSIZ Gazete Muhabiri Ahmet Karagözlü’nün sorularını yanıtladı.

SORU: Kendinizi tanıtabilir misiniz?

ÖZYÖNÜM: Ben Özgen Özyönüm… Girne’de doğup büyüdüm. Annem Limasol’da doğdu, savaştan sonra da Girne’ye göç etti. Babam ise Kırnı (Pınarbaşı) köyünden… O hiç göçmen olmadı; ama savaşı bizzat yaşadı. Ben Girne’de doğup büyüdüm. Evimizin yanında anneannem ve büyükbabam kalıyordu. Onlar da Limasolluydu… Ailem gündüzleri çalıştığı için, bana ve benden bir yaş büyük abime anneannem ve büyükbabam göz kulak olurdu.

Anneannem ve büyükbabam, Limasol’un merkezinde oturan insanlardı; onların Limasol’da çok Rum arkadaşı vardı. Savaş öncesi süreçlerin ve savaşın yarattığı tüm acılara rağmen ben büyürken onlar bana sadece kötü anılardan değil, Rum arkadaşlarıyla paylaştıkları güzel anılardan da bahsederlerdi.

“Yunanca benim için önemli”

SORU: Neden Yunanca?

ÖZYÖNÜM: Küçüklüğümden beri anneannem ve büyükbabama çok bağlıydım. Ama maalesef onları çok erken kaybettik. Onlara karşı hep bir özlem duyardım… Büyükbabam çok güzel Yunanca konuşurdu. Bu yüzden Yunanca bana onları hatırlatıyor. Olayın gerisinde ise sevgi var…

Bu yüzden bu dili çok seviyorum ve bu dile emek veriyorum. Motivasyonumu buradan, yani anılarımdan alıyorum. Ama ben Yunancayı kulaktan duyma birkaç kelime dışında temelde üniversitede sıfırdan başlayarak öğrendim.

Bir diğer önemli nokta ise Kıbrıs’ın bir yarısının Rumca, diğer yarısının da Türkçe konuşuyor olması. Bence her iki toplum birbirlerinin dilini öğrenmeli…

Ortaokul ve lise eğitimimi 19 Mayıs Türk Maarif Koleji’nde alırken lisede yabacı dil bölümünü seçip Üniversitede Yunanca okumaya karar verdim. ÖSS ve YDS sınavlarını başarıyla geçip ilk tercihim olan İstanbul Üniversitesi Çağdaş Yunan Dili ve Edebiyatı bölümünü kazandım. Hem Çağdaş Yunan Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü hem de tüm Edebiyat Fakültesi’ni birincilikle bitirdim.

İstanbul’da eğitimimi tamamladıktan sonra sınava girerek TC Lefkoşa Büyükelçiliği’nde tercüman olarak çalışmaya başladım. Ancak daha sonra pedagojik formasyon alarak öğretmenliğe başladım. 15 yıldır da öğretmenlik mesleğimi icra etmekteyim. Sosyal anlamda da Yunan Dili Derneği’nin (YUDER) iki dönemdir asbaşkanı olarak görevimi sürdürüyorum.

Yunanca’nın iş bulma noktasında önü açık bir alan olması ve ayrıca Kıbrıs’ın geleceğine olumlu bir etkisi olabileceğini düşündüğümden bu dili meslek edinmek istedim.  “Ben madem Kıbrıslıyım, Kıbrıs’ın da diğer yarısı Rumca konuşuyor, o zaman hepimiz yani her iki toplum da Türkçe ve Yunanca’yı bilmeliyiz” diye düşündüm.

Eğer Kıbrıs’ta bütünlüklü bir anlaşma istiyorsak, ilk adım olarak her iki toplumun da karşılıklı birbirlerini anlaması gerekir. İnsanın birbiriyle sağlıklı iletişim kurabilmesi için birbiriyle konuşması gerekir. Her iki toplum da bu konuda orta noktada buluşmalı…

“Kıbrıs Rumcası, Yunancanın eski ve öz haline daha yakın”

SORU: Yunanca ve Rumcanın farkı nedir? 

ÖZYÖNÜM: Rum kesiminin resmi dili Modern Yunancadır. Kıbrıs Rumcası, Kıbrıs’ta yaşayan Kıbrıslı Rumlar tarafından konuşulan bir Yunanca lehçesidir ve Bizans Yunancasından evrilmiştir. Kıbrıs Yunancası ile Modern Standart Yunanca arasında büyük farklılıklar var.

Rumlar, Atina lehçesini kullanan Yunanları rahatlıkla anlamaktadır; ancak Yunanlar Kıbrıs Rumcasını anlamakta kimi zaman güçlük çekebilmektedirler. Çünkü özellikle bazı kelimeler kökten değişik kullanılmaktadır. Aslında Yunancanın eski ve öz haline daha yakındır.

“Siyaset çok fazla ilgimi çekmiyor”

SORU: Bugüne kadar kaç kitap çevirdiniz?

ÖZYÖNÜM: Portakal Çiçeğim (Anthos Tis Portolalias Mou) isimli kitap, ilk çevirim değil. Portakal Çiçeğim’le birlikte toplam 3 kitap çevirdim. Çevirisini yaptığım diğer kitaplar Fransız heykeltıraş Auguste Rodin’in heykelleri ve resim sanatı üzerineydi.

Bugüne kadar hep kültür ve sanat alanlarında kitaplar çevirdim. Tercüman olarak görev yaptığım sırada gazete çevirileri yaptım; ancak siyasetle ilgili kitaplar çevirmedim. Siyaset içimi soğutuyor; ben insanlarla, sanatla, doğayla olayım; bu bana kendimi daha pozitif hissettiriyor.

“Kitapta 67 şiir var”

SORU: Yaşar İsmailoğlu kimdir?

ÖZYÖNÜM: Yaşar İsmailoğlu, Limasol’da doğdu… Kendisi savaştan önce 1972 yılında İngiltere’ye gitmek zorunda kaldı. Yaşamı boyunca halkların yaşam koşullarını geliştirmek için yapılan mücadelelerin ön cephelerinde bulunmuştur. O doğup büyüdüğü toprakları unutamayan bir Aşık’tır.  Kaleminin gücünü anılarından alan şairin, çevirisini yaptığım “Portakal Çiçeğim” isimli kitabının yanı sıra yayımlanan daha pek çok kitabı vardır. Bunlardan bazıları “Barbarlar”, “Step Kızı”, “Oy Sevdasına Kurban Olduğum”, “Uzaklaşan Sesler”, “Evine Dönemeyen Adam” isimli kitaplardır. İsmailoğlu’nun Kıbrıs’a ve insanlara karşı duyduğu sevgi beni çok etkiledi. Kendisi kişisel olarak, hangi konuyu ele alırsa alsın, bunu sevgiyle yapıyor ve bundan çok etkilendiğim için kitabı çevirmeyi kabul ettim. Portakal Çiçeğim kitabında, İsmailoğlu’nun “Limasol hatıraları ve Kıbrıs anıları” yer alıyor.

SORU: Bize biraz da “Portakal Çiçeğim’den” bahsedebilir misiniz?

ÖZYÖNÜM: Portakal Çiçeğim isimli kitapta 67 şiir yer alıyor. Kitaptaki şiirler, Türkçesinin birebir aynısı… Bu konuda bana Kyriakos Cambazis çok yardımcı oldu. Kendisi bana kitabı çevirdikten sonra şiirlere bir Rum gözüyle baktı, kitabın editörlüğünü üstlendi. Hasan Gürsel de kitabın tasarımını yaptı. Buradan onlara da çok teşekkür ederim.

Portakal çiçeği, Yaşar İsmailoğlu’nun küçüklük anılarını ve Kıbrıs’ı hatırlatan bir simgeydi… Portakal çiçeği resmini kitabın önüne koyarak insanlara Kıbrıs’ın simgesi olarak portakalı sunmak istedi. Onun doğduğu yerde de, yani Limasol’da da bunun anıları vardı. Örneğin neredeyse tüm Limasollular portakal ve turunçtan macun yapıyorlardı… Yani bu bir simgeydi…

“Şair kardeşliği, dostluğu ve yardımlaşmayı özellikle vurgulamıştır”

SORU: Şiirler neyi anlatıyor?

ÖZYÖNÜM: Genel olarak kitapta yer alan şiirler Kıbrıs’ın güzelliklerini, doğasını, taşını, toprağını, suyunu ve insanını anlatmaktadır. Şair, bu güzelliklere duyduğu özlemi, Kıbrıs’a ve başta kardeşi olmak üzere can veren tüm insanlara olan özlemini ve sevgisini şiirlerle ifade etmeye çalışmıştır; kendi özelinde de ailesine, küçük yaşında onda derin hatıralarla iz bırakan değerli kişilere olan sevgisini ve özlemini de dile getirmiştir. Kardeşliği, dostluğu, yardımlaşmayı özellikle vurgulamıştır.

Ayrıca ikinci evliliğini gerçekleştirdiği Keziban Hanım’a (Kezi) duyduğu hayranlığı ve aşkı da birçok şiirinde yansıtmıştır. Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen şair temelde insan sevgisini içinde taşıdığı için Kıbrıs’ta da barış yanlısı tavrını ortaya koymuştur.

{ "vars": { "account": "G-4YY0F4F3S9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-1E4JSD5JXZ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }