Bir süre önce Birleşik Arap Emirlikleri’nde bulundum. Gezip görürken bir hayli etkilendiğim, hakkında bilgi topladığım bu küçük ama güçlü ülkeyi sizlere de anlatayım istedim. Bu yazıyı hazırlarken orada yaşayan dostum Prof. Dr. Erol Baysal’a verdiği katkılardan dolayı teşekkür ederim. Yüz ölçümü ve Nüfus Birleşik Arap Emirlikleri’nin toplam nüfusu 9 milyon 944 bindir. Bunlardan sadece Bir milyon 200 bin kadarı yerlidir. Gerisi yabancı olup bu topraklarda çalışmaya gelen insanlardır. En kalabalık emirlik Dubai’de 3 milyon 500 bin kişi yaşarken, bunlardan sadece 350 bini vatandaştır. Birleşik Arap Emirlikleri’nin toplam yüz ölçümü 83 bin 600 km karedir. İkinci büyük Emirlik olan Dubai, KKTC’den az daha büyüktür. (Dubai: 4114 km kare, KKTC 3242 Km karedir. Kurucu Liderler ve Yönetim Başlangıçta, Abu Dabi'de Şeyh Zayed Al Nahyan 2004 yılına ve Dubai'de Şeyh Raşid Al Maktum 1990 yılına kadar ülkenin iki büyük lideriydi. Şeyh Zayid ülkenin ilk cumhurbaşkanı ve kurucusu olarak biliniyor. Şeyh Zayid halk arasında "Baba Zayid" olarak da anılmaktadır. Ülkenin 7 emirliğinin bir federasyon şeklinde birleşmesine bu iki lider öncülük etmiştir. Anayasaya göre Cumhurbaşkanı Abu Dabi'den Başbakan da Dubai'den çıkar. Supreme Council denilen 7 kişilik yüce konsey ise bu emirliklerin şeyhlerinden oluşur. Ülkenin yönetimi ve en nihai kararlar Cumhurbaşkanı ve Başbakan tarafından alınır. Yedi emirlik yüz ölçümlerinin büyüklüğüne göre şöyle sıralanır: 1-Abu Dabi 2-Dubai 3-Sharjah 4-Ras al- Khaimah 5-Fujairah 6-Biyatah 7-Ajman Şeyh Raşid, 1971 yılında Başbakan seçilmiştir. Aslında kendisi Dubai'nin cüretkâr vizyon sahibi lideri olarak anımsanır. Bugünkü Başbakan Şeyh Mohammed'in babası olan Şeyh Raşid gerçekten de muhteşem bir vizyoner ve ileri görüşlü biriydi. İki lider de sadece ilkokul eğitimi görmüş, ticaret, işletme ve pazarlama tahsili almamış ama bu dezavantajlarına karşın dünyayla kucaklaşmış kişilerdi. İkisinin de komşularıyla ve dünya liderleriyle ilişkileri çok iyiydi. Hatta İngiltere Kraliçesi Elizabeth'in defalarca Dubai'yi ziyaret ettiğini biliyoruz. 1964 yılında Dubai'de İngiliz okulunun açılışını Kraliçe yapmıştı. Tabii, o zamanlar Birleşik Arap Emirlikleri İngiliz kolonisiydi. Palm Adalarının Hikayesi Dubai’nin Nasıl Dubai olduğunu anlamak için Palm Adaları ve bunun Piar çalışmasının nasıl olduğunu anlayıp özümsemek gerekir. Burada yapılan çalışmaların küçüklü büyüklü diğer ikonlara da yapıldığını saptadığımızda, bugün gelinen noktaya şaşmamak gerekir. Şeyh Mohammed, 2002 yılında Japonya ve Kore’de yapılacak Dünya Kupası öncesi İngiliz Milli Futbol Takımını son hazırlık ve çalışmalarını yapmak üzere Dubai'ye davet etti. Bu yönde tüm masraflarının Zabil Sarayı tarafından karşılanacağını belirtti. Tahmin edebileceğiniz gibi Şeyh, bu teklifi İngilizlerin kara gözü kara saçı için yapmamıştı. Aklında ülkesine değer katacak çok kurnazca bir plan vardı. Neticede İngiliz Futbol Federasyonu bu teklifi kabul etti ve Beckham, Owen, Southgate, Ferdinand, Seaman, Cole, Scholes gibi yıldızlardan oluşan İngiliz Milli takımı Dubai'ye geldi. Böylelikle, asrın en büyük pazarlama olayı yaşanmaya başladı. Dubai lideri Şeyh Mohammed ülkesini bir şirket gibi yönettiğini bütün dünya görüyordu. Şeyh bütün pazarlama hünerlerini masaya koyup İngiliz milli takımını Zabil Sarayı’na davet etti. Palmiye Adalarının kâğıt üzerindeki projesini çarşaf gibi önlerine açtı ve pazarlamaya başladı. Palmiye adalarına 'signature villalar' yapılacak, her biri 10-15 yatak odalı, her villanın özel sahilli olacaktı. Kısacası her villa multi milyon dolarlık bir servetti. Şeyh hemen akabinde şöyle bir teşvikte bulundu; "Buradan bir villa alana bir tane de benden" deyiverdi. İngiliz Milli Takım oyuncularının hemen hemen hepsi bu teklife balıklama daldılar. Rivayete göre Beckham iki villa almıştı. Ertesi gün en büyük reklam kampanyası Dünya indinde kendiliğinden bu sayede başladı. Bu alışveriş, bütün dünyada en yüksek tirajlı gazetelerin en ön sayfalarında sansasyonel bir haber olarak yayınlandı. Böyle bir reklama dünya jet sosyetesi kayıtsız kalabilir miydi? Bunun akabinde dünyanın en zenginleri, artistler, ses sanatçıları, Hollywood yıldızları Palmiye adasından villalar satın aldılar. En son Maradona da ölümünden birkaç sene önce Dubai'de bir futbol kulübünün menajerliğini yaparken Palmiye adasında yaşıyordu. Bugün Federer, Becker, Stenson, Djokoviç gibi profesyonel sporcular Dubai'yi bir antrenman yeri olarak kullanıyorlar. Kıssadan hisse: Şeyhin bu taktiğiyle 2002 yılında Dubai emlak piyasasının patlaması gerçekleşiyor ve Şeyh hemen bir yasa geçirip yabancıların da Dubai'de mal mülk sahibi olmasını serbestleştiriyordu. Ondan sonra Dubai emlak piyasası bir çığ gibi büyüdü. Diğer taraftan da İngiliz futbol Yıldızı Michael Owen, yarış atları yatırımcısı olarak daha sonraları kısmen Dubai'de yaşamağa başlıyor ve Arap atları alanında dünya lideri Şeyh Mohammed ile ticari ilişkilere giriyordu. Bu örnekleri gören diğer tanınmış birçok sporcu da tanınmış oyuncular da artık Dubai'ye aileleri ile sık sık tatile gelmeğe başlıyorlardı. Bu Dubai için inanılmaz, paha biçilmez bir reklam oluyordu. Mucizevi Ülke Arap Yarımadası petrol zenginlerinden olan Birleşik Arap Emirlikleri, küçük ancak ekonomik açıdan gelişmiş mucizevi bir ülkedir. Mucizevi bir ülke dememin sebebi çöl içinde bu gelişmeyi sürdürülebilir bir ekonomiyle yaratmalarındandır. Ülke, 1971 yılından sonra İngiliz hegemonyasından kurtulan 7 emirliğin birleşimiyle, Birleşik (ARAP) Emirlikler olarak anılmaya başlanmıştır. Aslında Bahreyn ve Katar’ında bu birliğe katılması arzulanmışsa bu gerçekleşmemişti. Bahreyn ve Katar bugün ayrı iki krallık olarak kalmıştır Birleşik Arap Emirlikleri’nin bayrağı dört renkten oluşur. Sağ kısımda 3 yatay şerit ve solda dikey şerit bayrağın temel yapısını yansıtır. Bayrağın sağ tarafının üst kısmında yeşil, ortada beyaz ve en altta siyah renk bulunur. Soldaki dikey kısım ise kırmızı renktir. Birleşik Arap Emirlikleri, Arap Yarımadasında Basra Körfezi’nde Hürmüz Burnu’nda konumlanır. Ülkenin doğu kısmında Umman, batı ve güney kısımlarında Suudi Arabistan bulunur. Hürmüz Boğazı’na yakın olan emirlikler, ticari ve stratejik konum olarak önemli noktada sayılır. Yedi emirlikten oluşan Birleşik Arap Emirlikleri başkenti Abu Dabi'dir. Ülkenin yüz ölçümünün %83’ü Abu Dabi Emirliği’ne aittir. İkinci büyük emirlik Dubai’dir. Buna karşın Dubai daha fazla nüfusa sahiptir. Abu Dabi, zengin ekonomisiyle bilinir. 350 yıllık petrol rezervi sahibi olması zenginliğinin kaynağıdır. Ancak Abu Dabi dışındaki emirliklerin petrol rezervleri tükenmek üzeredir. Bu nedenle de özellikle büyük emirliklerden biri olan Dubai, ekonomisini petrol dışı gelirlere dayandırmak yönüne gitmiştir. Vizyon sahibi yöneticileri olan Dubai Emirliği günümüzde Dünya’nın sayılı ticaret ve turizm merkezlerinden biri haline gelmiştir. Son yıllarda sağlık sektörüne yapılan yatırımlarda, ülkenin cazibesine artı değer katmıştır. Eskiden yurt dışında yapılan tanı ve tedavilerin nerdeyse tamamı, bugün Dubai ve Abu Dabi’de yapılmaktadır. Vizyoner liderler bunu, yurt dışından başarılı bilim insanları ve hekimleri ülkelerine davet ederek sağlamışlardır. Bu noktada, bir Kıbrıslı Türk olarak bizleri gururlandıransa hemşerimiz Prof. Dr. Erol Baysal’ın da bu vizyon dahilinde Dubai’de çok görülen Talasami hastalığına karşı yoğun çalışmalarda etkin görev almasıdır. Sosyal Yaşam Açıkçası Dubai’yi gezerken beni en çok etkileyen ne muhteşem yapıları ne de geniş ışıl ışıl yolları olmuştur. Beni en çok yönetimin ortaya koyup gerçekleştirdiği vizyon hayran bırakmıştır. Düşünün üç buçuk milyonluk nüfusun sadece dört yüz bini yerlidir. Bunlara “Emirati” deniliyor. Bir Emirati’nin evlenmesi halinde ülke vatandaşları sahip oldukları imtiyazın farkındalar. Bu nedenle de biraz kibirli duruşları var. Emirati’nin erkeği yabancı kadınla evlenebiliyor. Kadın Emiratiler ise bir erkek yabancıyla evlenirlerse vatandaşlık haklarını kaybediyorlar. Erkek birden fazla evlilik yapabiliyor. Ancak bunun için iki koşul gerekiyor. Öncelikle ilk eşin izni mutlaka gerekiyor. Bu sağlandıktan sonra alınacak olan eşe, ilk hanıma sağlanan tüm imkânların aynının koca tarafından sağlanması koşulu aranıyor ve bu iki koşuldan asla taviz verilmiyor. Bir Emirati işinden atılamaz. Ayrıca, yüksek tahsil yapmış, doktorluk, mühendislik vb. yüksek lisans alanlarında başarı göstermiş Emiratilere Devlet 20 bin Dolar onur mükafatı veriyor. Emirlik nüfusunun büyük çoğunluğunu yabancılar oluşturuyor (%90). Onlar da ülkenin nimetlerinden kurallara uydukları sürece faydalanıyorlar ama asla vatandaş olamıyorlar. Son bir yılda muhaceret kanunlarında biraz yumuşamaya gidilmiştir. Özellikle mesleklerinde başarı gösteren ve özellikle “Pandemi” döneminde büyük katkılar sağlayan hekimlere “Altın vize” uygulamasına başlanmıştır. Ülkenin yerlileri gibi yabancılar da mutsuz değil. Bir kere elit olanlar yüksek kazançlar elde etmektedirler. En az kazananlar dahi geldikleri yerlere kıyasla daha iyi durumda olduklarından olacak, kolay kolay ülkelerine dönmeyi düşünmek istememektedir. Bu nedenledir ki geri gönderilmemek için mevcut kurallara kayıtsız şartsız itibar ve itaat etmektedirler. Dubai gerçekten tam bir kurallar şehridir. Açık havada bile istediğiniz zaman sigara içemiyorsunuz. İçerseniz görevliler hemen yanınıza gelerek sizi nazikçe uyarıyor. Trafik ihlali yaptığınızdan yaklaşık 10 dakika sonra cep telefonunuza ödemeniz gereken ceza tebliğ ediliyor. Ödemezseniz bu tebliğ ilerleyen zaman içinde iki kez daha yapılıyor. Yine ödemezseniz sorgusuz sınır dışı ediliyorsunuz. Tabii kurallar bu kadar katı olunca yerlerde tek bir izmarit dahi bulamazsınız. Her yer temiz ve bakımlı. Kriminal olaysa neredeyse yok. Kurallar deyince kılık kıyafet alkol gibi konular aklınıza gelebilir. Öncelikle şunu belirteyim. Buraya dünyanın dört bir tarafından insanlar geliyor. Yerel kıyafetlerini giyiyorlar. İsteyen mini etekle isteyen kara çarşafla dolaşabiliyor. Kimse kimseye karışmıyor. Tabi bu kural dini ibadet yerlerinde geçerli değil. Oralarda kapalı olmak gerekiyor. Alkol yasak değil. Yalnız satıldığı yerler belirli. O yerlerin dışında sunulmuyor. Dubai’de petrol gelirleri gayri safi milli hasılanın %6’sını oluşturur. Bu nedenle olacak, Abu Dabi’nin aksine kısıtlı olan petrol gelirlerini, emirliğin ticaret ve turizm merkezi olması için alt ve üst yapıya harcamışlardır. Limanlarını genişletip derinleştirmişler. İnanılmaz ikonik binalar suni adalar inşa ederek dünyanın ilgisini çekmişler, yukarıda da bahsettiğim gibi tüm dünyanın ilgisini çekecek kampanyalar düzenlemişlerdir. Sonuç olarak dünyanın en zenginlerini cezbetmişler, ünlü markaların merkezlerini Dubai’ye taşımalarına olanak sağlamışlardır. Zabeel Sheikh Sarayı, Burj Al Arab Oteli, Media City, JBR & Marina Walk, Yat Limanı, Blue Water Bay Adası, Dubai Eye, Palmiye Adaları, Burj Khalifa, Dubai Miracle Garden gelmektedir. Ayrıca, vergi muafiyeti yaratarak tüm markaları topraklarına yatırım yapmaya teşvik etmişler, çöl içinden inanılmaz suni bir vaha yaratmışlar. Değişik Bir Cami Abu Dabi hem bir emirlik hem de aynı zamanda Birleşik Arap Emirliklerinin başkentidir. İki milyon nüfusu vardır. Petrol zengini olmanın nimetlerinden faydalansa da Dubai’yi örnek alarak başka ekonomik alanlara da yatırım yapmaya başlamışlardır. Şeyh Zayid Camii görülmeye değer yerlerin başında gelir. Türk Arap- İran mimari tarzlarının karışımıyla inşa edilen bu cami bu özelliğiyle görülmeye değerdir. Ülkenin kurucusu Şeyh Zayid’in kabrinin de burada bulunması nedeniyle hem dini hem de tarihi bir değeri vardır. Çöl ve İklim Birleşik Arap Emirlikleri’nde beni etkileyen bir başka belde de çöl olmuştur. Sharjah Emirliği’ndeki altın rengi kumları üzerinde Toyota Land Crusier marka araçlarla yaptığımız safari tam anlamıyla inanılmazdı. Usta şoförlerin altılı turist gruplarıyla yaptığı bir günlük yolculuğu deneyimlemeden sakın Emirliklerden ayrılmayınız. Birleşik Arap Emirlikleri ülke sınırlarında kullanılan para birimi, ülke ismiyle anılan dirhemdir. Dünya üzerinde bulunan tüm paralar bu ülkedeki döviz bürolarından dirheme çevrilebilir. Ülkeye, çöl iklimi hakimdir. Yazda sıcaklık 40-50 dereceyi bulur. Kışta ise genellikle gündüzün 25-30 derece, geceleriyse 10-15 derece dolaylarındadır. Örneğin Şubat mart aylarında gündüz vakti kısa kollu gömleklerle dolaşmak mümkündür. Yaz aylarında artan sıcaklara karşın yönetimin klimalı duraklar inşa ettirdiğini söylersem sanırım ne demek istediğim daha da iyi anlaşılır. Ama siz siz olun gece ani düşebilecek sıcaklıklara karşı tedbirli olunuz. İklimin etkisinden dolayı Kasım-Nisan arası turizm bakımından yüksel sezondur. Bu dönemde nüfus bir hayli yoğunlaşıyor. Sonrasında dayanılmaz sıcaklar başlıyor ki bu dönemde ülkede özellikle hizmet sektöründe çalışan birçok yabancı da kendi memleketlerine dönüp, yeni sezonu orada beklediklerinden yoğunluk azalır. Netice itibarıyla, Birleşik Arap Emirlikleri, Özellikle Dubai mutlaka görülecek ve örnekler alınacak bir yer olarak mutlaka ziyarete değerdir.