Bu ülkede insanların canı çıkacakmışçasına sıkılsın diye her şey var.
“Bir gün de iyi bir gelişme olsun, halka umut verecek bir şey ortaya çıksın” diye düşünüyorsunuz ama olmuyor. Hep sorun, hep sıkıntı, hep perişanlık…
Polisiye olaylarda yine artış var, bunu mahkeme haberlerine bakarak bile görebilmek mümkün.
Ülkeye girişlerin ve girdikten sonra kayboluşların bu kadar kolay olduğu KKTC’de yine görebildiğiniz gibi suçların çok büyük bölümünü yabancılar işliyor.
Kuzey Kıbrıs’a eğitim almak veya çalışmak için gelip de kaçağa düşen ve suça bulaşan insan çok maalesef.
Ancak bu ülkeye saklanmak için gelen kanun kaçaklarının yanı sıra yine sırf kanun dışı işler yapmak için burasını mesken tutan insanlar bile var…
Memleket sorma gir hanı olduktan, giren çıkan, kaçak yaşayan tespit edilemedikten sonra, bir ülkede tabii ki hırsızlar, soyguncular, yankesiciler, uyuşturucu satıcıları, şiddet düşkünleri, katiller, tacizciler, insan kaçakçıları fink atar…
Medyadan takip ediyorsunuz herhalde, şimdi de hırsızlık çeteleri oluştu, korkusuzca evlere girip ziynet eşyası, para ve diğer kıymetli eşyaları çalıyorlar.
Gerçi bu ilk defa yapılan bir şey değil, geçmişte de benzer şeyler oldu.
Hırsızlar ise hiç tükenmedi bu ülkede, sıkça hırsızlıklar oluyor ama işte böyle dönem dönem korkusuz azılı suçlular da buralara uğruyor.
Bu hırsızlar çok cesaretli… Bir kere kameraya yakalanmaktan korkmuyorlar.
Evlerin avlusunu ya da dış cephesini aydınlatan projektörün elektriğini kesebiliyorlar, evin elektriğini de… Evin içinde neyi nerede bulabileceklerini çok iyi biliyorlar.
İnsanların yıllarca biriktirdiği ziynet eşyalarını, paralarını, diğer kıymetli eşyalarını alıp gidiyorlar.
Ev sahipleriyle karşılaşırsa kullanabileceği bıçaklar taşıdıkları da kamera görüntülerine yansıyor.
Öyle anlaşılıyor ki bunlarla karşılaşmamak can sağlığımız için önemli, çünkü karşılarında ev sahiplerini bulurlarsa, hırsız olmaktan çıkıp katile de dönüşebilirler.
Kimi zaman insanlar evde uyurken, bunlar alacağını alıp gidiyor, ne dehşet verici bir durum.
Dikmen’de, Mağusa’da ve Yeniboğaziçi’nde benzer yöntemlerle benzer hırsızlıklar yapıldı.
Hırsızlar evlerde kameralar olduğunu biliyor, bu nedenle yüzlerini kapatıyorlar ama buna rağmen Dikmen’deki hırsızlık olayında kamera görüntüleri polis için ciddi ipuçları veriyor.
Bana göre tanımak mümkün bu kişileri, ciddi bir soruşturma yürütülürse hırsızlar yakalanabilir.
Ancak hırsızlar da biliyor galiba polisin iş yükünün çok ağır ve teknik donanımının yetersiz olduğunu. Bu nedenle fütursuzca evlere girip ne var ne yok götürüyorlar.
Ne güzel değil mi? Bunca sorun yetmezmiş gibi bir de evinize girip her şeyinizi alıp götürecekler.
Ne yapalım yani? Kilitliyorsun olmuyor, her tarafı aydınlatıyorsun olmuyor, güvenlik kamerası koyuyorsun olmuyor… İnsanlar evinden dışarı çıkmasın mı? E bunlar siz uyurken de hırsızlık yapıyor.
Bu memlekette ne can ne de mal güvenliği kaldı… Sıkı sıkı kapatıp, kilitleyip gidiyorsunuz ama olmuyor, malınızı koruyamıyorsunuz.
Şikâyet ediyorsunuz, size “Dünyanın her tarafında hırsızlık var” diyorlar. Bir kere dünyanın her tarafı böyle değil ama olsa ne olmasa ne? Bana ne başka ülkelerden?
Ben bu küçücük ülkede bunların olmasını istemiyorum. Avuç içi kadar ülkede bunun önlenebileceğini düşünüyorum.
Trafik keşmekeşi, çevre kirliliği ve katliamı, eğitimdeki, sağlıktaki sorunlar, ekonomik krizler, çalışma yaşamındaki hak ihlalleri, bazı yerel yönetimlerin yetersizliği, tarihi eserlerin ihmali, kara sınır kapılarındaki perişanlık, uçak biletlerinin yıllardır hiç bitmeyen fahiş fiyatları, limanların perişan hali, pahalılık, bitmek bilmez zamlar, devlet daireleri ve kurumlarında verimsizlik, partizanlık, iş bilmezlikler, yolsuzluklar, peşkeşler yetmedi, tüm bunların üstüne bir de evinize hırsızlar girsin ve her şeyinizi alıp gitsin. E canımızı da alın da bitsin bu iş…
Gerçi canlar da gidiyor ya o başka mesele… Birçok insanımızı “ani ölümlerle” kaybediyoruz. Bu konuda bile doyurucu bilgi verilemiyor.
Yani bir halkın üzerine bu kadar gelinmez ki. Devlet halkının can ve mal güvenliğini korumak zorundadır ama yapılamıyor.
İnsanları adeta başkalarına av olmaktan korkan, yüreği küt küt eden tedirgin bir kuşa çevirdiler.
Polise yükleniyor mağdur olanlar, emniyetlerinin sağlanmasını, suçluların erken bulunmasını istiyorlar, haklıdırlar da aslında.
Ancak ülkeye girenler de artık daha itinalı kontrol edilmeli, kişiler ülkeye suç işlemek için gelememeli, çeteler oluşmasının önüne geçilmeli, üniversite öğrencileri ve işçiler kaçağa düşmemeli, kaçağa düşenler süratle tespit edilmeli.
Belinde bıçak hırsızlık yapan çete üyeleri, evlerdeki değerli eşyaları götüren hırsızlar, kameraya yakalanmaktan korkmadan dalga geçercesine işini yapıyor, sonra normal insan gibi aramızda dolaşıyor.
Yeter artık bu halkın çektikleri, devletin 40’ıncı kuruluş yıldönümünü kutluyorsunuz, kutlayın tabii, kutlu olsun da bu yaşananlar, bu olumsuzluklar, bu perişanlık ne olacak? Dilinizden hamaset düşmüyor da bu sorunlara hiç değinmiyor ve çözmeye de çalışmıyorsunuz. Sırada ne var, daha neler göreceğiz, daha neler çekeceğiz acaba?