Ülkede işlerin iyi gitmediği gösteren birçok olay var…
Gazetelerde çıkan haberlere iyi bakın, bazen çok dikkatinizi çekmeyen ayrıntılardadır bize gösteren yaşadığımız bu günlerin hiç de iyi olmadığını ve iyiye de gitmediğini.
Bu küçük gibi görünen ayrıntıları toplayın bir kenara koyun ve ne halde olduğumuzu görün.
Medyada dün yine bir polis haberciği vardı, aralarda kayboldu gitti.
Hatırlatayım; Alsancak’ta bir restoranda gelen hesap nedeniyle kavga çıktı bir kişi yaralandı, bir kişi de tutuklandı.
Ya işte böyle… İşte gideceğimiz köyün minareleri…
Markette de görüyorum, insanlar hesap öderken söylenip duruyor, kasiyere yükleniyor.
Kimisinin parası çıkışmıyor, aldıklarının bir bölümünü kasada bırakıyor.
Alın işte bir restoranda kavga çıktı, nerdeyse bir kişi ölecekti.
Bu tür meseleler çok oluyormuş, haberleri geliyordu bize ama bu kez bu restoranda tartışma daha sert geçti, bıçaklar konuştu.
Öfkeli müşteri karşısında öfkeli bir restoran çalışanı buldu, çalışan müşteriyi sol kürek kemiği bölgesi ve sol kolunun arkasından bıçaklamış…
Sakın “münferit bir olay” demeyin, böyle tartışmalar çok oluyormuş.
Hele meyhanelerde alkolü de alınca insanlar, ödeyeceği paraya isyanı daha da artabiliyor.
Bir meyhaneci, “Kimisiyle önceden ödeyeceği fiyatı üç aşağıya beş yukarıya söylüyoruz ki ne ödeyeceğini bilsin, şok olmasın. Kimi zaman müşteri haksız da olsa sineye çekiyoruz, katlanıyoruz” dedi.
Elbette insanlar alışkanlıklarını sürdürmek, restorana, meyhaneye gitmek istiyor.
Durumlar zor, insanların hiçbir lüksü kalmadı, artık bir restorana, bir meyhaneye de gidemeyecek hale gelmek gücüne gidiyor.
Markette istediğini alamamak, istediği zaman değil de şartların zorlamasıyla daha uzun sürelerde giysi, ayakkabı almak, yurt içinde bile tatile çıkamamak üzüyor insanları.
Hayat kalitesi düşüyor, fakirleşiyor, yapmak istediğini yapamıyor.
Elbette tasarruf ediyor insanlar ama diğer taraftan da alışkanlıklarından kopmak istemiyor.
Bir yerde, bir uzamandan duymuştum; insan tüm alışkanlıklarından, ona zevk veren, ona huzur katan her şeyden bir bir kopunca, hayattan da umudu kalmıyormuş, demoralize oluyor, psikolojisi bozuluyor, ruhsal çöküntü içine giriyormuş…
Şu anda halkımızın çoğu gerçekten de ruhsal çöküntü içerisindedir, kimisi ülkeden umudunu kesmiş, hiçbir şeyle ilgilenmek istemiyor, kimisi de büyük bir sinirlilik içinde.
Hayat şartlarının zorluğu insanları barut gibi etti, birilerine çatmak, kavga çıkarmak için fırsat arıyorlar.
Restoranda gelen hesap nedeniyle müşteri ile çalışanın birbiriyle öldüresiye kavga etmesinin nedeni de budur.
Mutlu, huzurlu insanların olduğu yerde hır gür, tartışma, kavga yoktur ama insanlar sorunlara gömülmüşse patlayacak birisini arıyor.
Bakın haberlere; restoranda, meyhanede kavga, markette tartışma, mağazada atışma, trafikte birbirine saldırma…
Maddi yetersizlik insanlara her şeyi yaptırıyor…
Hırsızlık, dolandırıcılık olayları da arttı tabii ki.
Hem de bazı hırsızlık olayları yalnızca yiyecek içecek, çocuk maması, çocuk bezi gibi malzemeler.
Bu ülkede aç insan ya da açlığa yakın insan yoktur sanıyorsunuz değil mi?
Öyle değil işte; yapılan hırsızlıklara bakın, tümü de küçük ve karnını ya da yakınının karnını doyurma amaçlı…
Gidin kuyumculara sorun, insanlar işe yarar ne varsa satıyor, hem de yüksek manevi değeri olan ziynet eşyalarını bile…
Pahalılık durdurulamıyor, bir kilo taze börülce 205.99 TL., et fiyatına yakın. “Ne yapalım taze börülce de yemesinler, beklesinler ucuzlasın” değil mi?
Biri yesin biri baksın, sırasını beklesin… Et yemesin, mangal yakmasın, tavuk eti yemesin, taze börülce yemesin, meyhaneye ya da restorana gitmesin, tatili hayal bile etmesin… Hep çalışsın, birileri bunları yaparken birileri için haram olsun.
Hani vatandaşlarımız eşitti, hani tüm halk için uğraş veriyordu yönetenlerimiz? Hani nerede?
Restoranda gelen hesap nedeniyle çıkan tartışma, kanlı bir kavgaya dönüşmüşse, tüm market ve mağazalarda bu tür gerginlikler varsa, bunu ciddiye alın… Çünkü ciddi bir durumdur bu… Bizi bekleyen çok daha büyük olayların habercisidir.