Trafik çarpışmalarında ölümlerin olmadığı hafta yok.
Bugün iki aracın çarpışması sonucu dört kişi daha yaşamını yitirdi. Ancak alınması gereken tedbirler için ülkeyi yönetenler kıllarını kıpırdatmıyor.
Bu kazaya bir bakın isterseniz; neredeyse kazaları çağıran her şey var bu çarpışmada…
Birincisi şu; ölüm yolu olarak adlandırılan Girne dağ yolu ne zaman “ölüm yolu” olmaktan çıkarılacak, ne zaman daha güvenli bir yol haline getirilecek?
Bu yolla ilgili projeler, sözler, vaatler ne oldu? Girne dağ yolu bu ülkeyi yönetenlerin öncelikleri arasına girmeyecek mi? Girmeyecek, çünkü bu ülkeyi yönetenler için şatafat, sözde görkemli binalarla itibar kazanmak daha önemli.
İkincisi; yine kazaya neden olan kişiler, ülkemizde yaşayan yabancılar. Bu ülkede eğitim gören veya çalışan yabancılar, sıkça kaza yapıyor hem kendileri yaşamlarını yitiriyor hem de başkalarının ölmesine neden oluyorlar.
Bu ülkede yabancılara ehliyet verilirken gereken özen gösteriliyor mu, trafiğe adapte olmaları için yeterli eğitim ve zaman veriliyor mu, yoksa ehliyetler de yabancılara gollifa gibi mi dağıtılıyor.
Yabancıların ülke trafiğine, yollarımıza yeterince alışmadan, yeterli eğitimi almadan ehliyet sahibi olduğuna inanıyorum, durum ortada.
Yabancıların, farklı bir ülkede daha dikkatli olmak gibi derdi yok sanki, resmen ölüme koşuyorlar.
Üçüncüsü şu; neden son dönemlerde çarpışmalarda otomobiller parçalanıyor, ikiye, üçe bölünüyor?
Bu ülkeye gelen araçlar bu kadar mı dayanıksız? İkinci el araçların gerçekten söylenen yaşta olduğu gerçek mi? Araçların çarpışmalarda darmadağın olması yetkililerimizi rahatsız etmiyor mu?
Çarpışmalarda bu şekilde ikiye bölünen, paramparça olan araçlarda insanların kurtulma ihtimali yok, zaten kurtulamıyorlar da. Bu ülkeye kartondan araçlar geliyor sanki. Bunun denetimi yapılmayacak mı yapılamaz mı?
Dördüncüsü şu; trafikte alkollü araç kullanımını engelleyemeyecek miyiz? Yok mu bunun çaresi? Başka ülkeler nasıl başardı bu işi? Biz neden trafikte alkollü araç kullanımının önüne geçemiyoruz, neden caydırıcı olamıyoruz?
Beşincisi şu; peki uyuşturucu etkisi altında araç kullananların önüne nasıl geçeceğiz? Ne zaman nasıl yapacağız bunun kontrolünü, denetimini? Bunun için caydırıcı tedbirler alınamayacak mı?
Altıncısı şu; trafikteki acelecilik, sabırsızlık, delirme halinin nedeni nedir? Sürücülere sürat için seçenek sunacak çağdaş otoban yollarımız yok, altyapısı bozuk, kazalara davetiye çıkaran yollarımız var. Peki bu yollarda sabırsızlığın, aceleciliğin, deli gibi araç kullanmanın ölüm getireceğini bu topluma kim anlatacak? Bunu dert edinen var mı?
Yedincisi de şu; bu ülkede trafik ne zaman öncelikli sorunumuz olarak ele alınacak? Ne zaman düzenleme gerektiren yasalar, tüzükler ele alınacak? Trafikle ilgili birkaç alanda yasal mevzuat değişikliği gerektiğine ne zaman ikna olacak bu ülkeyi yönetenler?
Ne zaman trafikle ilgili seferberlik ilan edilecek? Ne zaman ölümlü kazaları normalmiş gibi görmemeye başlayacaklar? Şimdi yapılan budur, ölümlü kazalar da normalleştirildi bu ülkede.
Bakıyorum ölenler de Pakistanlı, Afrikalı olunca tepkiler daha az… Bu nasıl bir ırkçı bakış açısıdır böyle? Akıl alır gibi değil. Birçok kişi trafiğe çıkmaktan korkar oldu, çünkü trafiğe çıkmak ölüme yakın olmaktır bu ülkede ama bunu bile normal görenler var. Tam bir aklını yitirme hali…