Vergi artışı yine maaşlı halka yük bindirecek, vergiden kaçan yine kaçacak…

Abone Ol

  Yaklaşık dört yıldır hükümetlerden en çok istenen nedir?

  Elbette çok şey isteniyor ama en çok duyduğumuz şey; “Hayatı ucuzlatın, halkın alım gücünü artırın, vatandaşı rahatlatın” çağrısıdır.

   Ancak hükümetler hayatın ucuzlamasını sağlayacak formülü bulamıyor ya da bulmak istemiyor.

   Tam tersine her geçen gün her şey sürekli pahalı oluyor.

   Ülkede ciddi bir pahalılık var, elbette pahalılığı yaratan döviz artışından tutun da pandemiden, Rusya- Ukrayna savaşına kadar birçok etken var ama bunları fazlasıyla istismar edenler, maalesef ortada suni fiyat yükseltenler, haksız artış yapanlar olduğunu da söylemek lazım.

   Hayatı ucuzlatmak için hükümetin elinde bazı imkanlar var, örneğin belli süreliğine olsun, ülkeye ürünler/ mal girerken devletin bazı gelirlerinden vazgeçmesi ya da daha az alması fiyatları düşürebilir.

    Ancak hükümet edenler devletin aldığı her türlü harç, vergi ve diğer birçok gelirlerinden kesinlikle vazgeçmiyor.  

    Bunun yanında denetim de yapamıyor. Zaten bazı gelirlerinden vazgeçtiğinde bunun fayda getireceğine inanmıyorlar, çünkü denetim yapamıyorlar.

   Hükümet üreticiye girdilerde bazı muafiyetler, indirimler, avantajlar; ithalatçıya da bazı belli ürünleri getirirken kolaylıklar sağlayabilir, bazı gelirlerinden feragat edebilir, bunu da gerçekten fiyatlara yansıması için denetleyebilir ve bu çerçevede fiyatlar ucuzlayabilir. Ancak öyle bir niyet yok.  

   Evet bu ülke denetim özürlüdür. Hükümet edenler birçok kez denetim yapmaya çağrıldı.

   Hatta geçmişte gaza gelen bazı başbakanlar, bakanlar bizzat kendilerinin marketleri gezip denetim yapacağını da söyledi ama hikâye tabii ki, öyle bir şey olmadı.

   Evet ülkemizde serbest piyasa ekonomisini benimsenmiş durumda, bu nedenle kimi zaman hükümet edenler, bu durumun kendilerine engel olduğunu/ kısıtladığını da söylüyor, hatta geçmişte bazı yönetenler, “Siz de ucuz olanı tercih edin, pahalı satandan satın almayın” deme kolaycılığına da sığınmıştı. İyi de ucuz olanı bulabilmek mümkün mü?

    Ülkemizde serbest piyasa ekonomisi sistemi olsa da özellikle böyle zor zamanlarda, ekonomik kriz dönemlerinde denetimler yapılmalıdır.

     Öyle fiyatlandırmalar görüyoruz ki “etik değil” demek yetmez tam bir “vicdansızlık” var.

     Aynı ürünü başka yerden çok daha pahalı satan marketler, mağazalar görmek mümkün.

     Mesela yabancı öğrencilerin, yabancı işçilerin yoğun yaşadığı bölgelerde fiyatlar daha yüksek.

     Ekonomik kriz dönemlerde bazı kesimlerin fırsatçı tavrına devlet engel olmalıdır, devlet otoritesi hissedilmelidir.

    Yani hayatın ucuzlaması için hükümetin yapacağı çok iş vardır ama bunların hiçbirini yapmıyorlar.

    Hayat pahalılığı ödeneği oranından, asgari ücretin ne kadar olacağından daha önemli olan hayatın ucuzlamasıdır.

    Çünkü hayat ucuzlamadıkça ne devlet çalışanlarının alacağı hayat pahalılığı ödeneği yeter ne de özel sektörde asgari ücretin artması fayda eder.

     Zaten mevcut pahalılıkla ve bu artışlara paralel yapılan zamlarla ne hayat pahalılığı ödeneğinin ne de artan asgari ücretin anlamı kalır.

     Hatta bu artışlara inat ya da intikam alır gibi hemen her şey pahalı oluyor. Zaten birçok harçlar, zorunlu ödenekler asgari ücrete endeksleniyor.

     Hayat ucuzlamadıkça, bu kısır döngü devam edecek gelen artışlar hiçbir işe yaramayacaktır.

     Peki “hayatı ucuzlatın, halkın alım gücünü artırın” diye çağrı yapılan hükümet edenler ne yapıyor?

    Hayatı ucuzlatmak için kılını kıpırdatmayanlar, halkın vergi oranlarını yükseltiyor.

   Vergi oranlarını yükseltmek ne demek? Hükümetin gelirini artırmak için yine halktan kesmek, halka yeni yük bindirmek demektir.

    Böyle zor bir zamanda vergi oranlarını yükseltmek pek de vicdanlı bir tutum değildir.

    Vergi almaları gereken yerlerden alamıyorlar, yük yine bordro mahkumlarının, maaşlı halkın boynuna biniyor, nasıl olsa bodro mahkumlarından otomatik çat diye kesiyorlar.

    Vergi oranlarını artırarak kayıt dışılığın, vergi kaçakçılığının, vergi adaletsizliğinin önüne geçmeleri mümkün değildir, bunu bu şekilde yapamazlar, tam tersine bu denetimsizlikte maaşlı halkın dışındakiler yine vergiden kaçmanın yollarını arayacak ve bulacak da…

     Bitmek bilmez aflar ve yandaşlara bin türlü Alicengiz oyunlarıyla getirilen muafiyetler, kıyaklarla aslında aslan payı vergiyi vermesi gerekenler kaçıyor, olan yine vatandaşa oluyor.   

     Ne acı ki vergi veren yine veriyor ama bu kez artışlı, yani daha fazla. Yani bir anlamda vergi veren, vermeye niyeti olan cezalandırılmış oluyor.

     Böyle adaletsiz bir tutum olamaz, olmamalı, hükümet bu tavrı ile halkın yanında olmadığını gösteriyor, çok bencilce bir icraat yapmış oluyor.

    Bu hükümet inat hükümeti ya, onları eleştirince, tepkiler gelince de inatla “iyi bir şey yaptıklarını” söylüyorlar, çünkü herkes aptal bir onlar akıllı.

{ "vars": { "account": "G-4YY0F4F3S9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-1E4JSD5JXZ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }