Erdoğan, TRT ortak yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya üyeliği konusunda Türkiye'nin nasıl bir süreç sürdüreceğinin sorulması üzerine Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Önce İsveç'in NATO'ya üyelik başvurusu sürecini terörizm ile mücadelede kapsamlı ve uzun soluklu bir işbirliği tesis etmemiz için de bir fırsat olarak gördük. Dedik ki, 'Bize bu 120 teröristi iade edin.' Ama İsveç bu konuda, 'Anayasa değişikliği yapacağız, değişikliği yaptıktan sonra biz süreci işleteceğiz' dediler. Sayın Başbakan buraya geldi, kendisiyle burada her türlü ev sahipliğimizi yaptık. Gayet güzel görüşmelerimiz de oldu. Tabii yeni İsveç hükümetinden aldığımız mesajlar, İsveç'te terörle mücadele alanında bir anlayış değişikliğinin başlayabileceğini işaret ediyordu. Ancak mutabakat zaptı kapsamında terörle mücadelede verilen taahhütlerin yerine getirilmediğini gördük. Terör örgütünün, propaganda, eleman değişimi ve finansman faaliyetlerinin İsveç'te devam ettiğini gördük."
Erdoğan, İsveç'te geçen haftalarda terör örgütleri tarafından Türkiye ve kendisine yönelik hakaret içerikli eylemler gerçekleştirildiğini anımsatarak, "Bu eylemlerin failleri hakkında soruşturma açılmasına dahi gerek duymadılar." dedi.
Son gelişmeler nedeniyle İsveç Parlamento Başkanı ve Savunma Bakanının ziyaretlerini ertelemek durumunda kaldıklarını vurgulayan Erdoğan, "İsveç terör örgütleri mensuplarının güvenli limanı haline geldiği gerçeğiyle bir defa yüzleşmelidir. Mutabakat zaptı bizim yol haritamızdır. Buradaki taahhütlerin eksiksiz yerine getirilmesi önceliğimizdir." şeklinde konuştu.
Avrupa'da ve özellikle İskandinav ülkelerinde son dönemde artan İslam karşıtı söylem ve eylemlerden endişe duyduklarını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"21 Ocak'ta kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'e karşı yapılan saldırıya İsveç'in tüm uyarılarımıza rağmen seyirci kalmasını kabul edemeyiz. Hemen sonrasında Hollanda'da bu minvalde menfur bir eylemin yapılmasını tesadüf olarak görmüyoruz. Müslümanları hedef gösteren ve kutsal değerlerimize hakaret eden bu İslam düşmanı eylemlere bunların duyarsız kalması, hatta güvenlik güçlerinin bunları kordon altına alıp, 'İstediğiniz gibi bunları yapabilirsiniz' mahiyetinde koruma altında bu eylemlerini yapmasını görmek neyle izah edilebilir? Tabii bizler de bunları en güçlü şekilde kınadık. Bu bir nefret suçudur. Bunu İsveç'in süratle halletmesi lazım. İfade özgürlüğü kisvesi altında Müslümanlara karşı açık ve aleni olarak nefret suçu işlenmesi kabul edilemez. İsveç'ten ülkede yaşayan tüm grupların inançlarına saygı gösterilmesini ve İslam karşıtlığıyla mücadele konusunda samimi adımlar atılmasını bekliyoruz.
İsveç'in ve Finlandiya'nın taahhütlerine tam olarak uymalarını bekliyoruz. NATO üyeliği yolunda atacakları adımlar mutabakat zaptında yer alıyor. Bu adımlara göre de biz kararımızı vereceğiz. Tekrar söylüyorum an itibarıyla İsveç'in NATO üyeliğine sıcak bakmıyoruz. Öte yandan Finlandiya'nın durumunu farklı değerlendiriyoruz. Görelim İsveç verdiği sözleri tutacak mı? Tutmadığı takdirde kusura bakmasınlar. Finlandiya eğer şu andaki gibi bu süreci işletirse bizler de parlamentomuz açık olduğunda üzerimize düşen görevi yerine getiririz."