Eniz ORAKCIOĞLU
Teknecik Elektrik Santrali’nden yükselen kara duman, bölge halkını isyan ettirdi.
Yoğun şekilde hissedilen ve gökyüzünü kaplayan kara duman, özellikle yakınlarda yaşayan bölge halkını ve tüm canlıları zehirliyor.
Elektrik Kurumu Çalışanları Sendikası (EL-SEN) Başkanı Çağlayan Cesurer, kara dumanın sebebinin belli arızaları olan ve arızası giderilen santrallerin yeniden devreye sokulmasından kaynaklandığını belirtti.
Biyologlar Derneği eski Başkanı Hasan Sarpten de, santralden çıkan kara dumanın çevreye, doğaya ve insana zararlı olduğunun altını çizerek, bu görüntünün çağ dışı kalmış bir ülkenin görüntüsü olduğuna işaret etti.
Cesurer: Maalesef yıllardır bu sıkıntı çalışıyor
Elektrik Kurumu Çalışanları Sendikası Başkanı Çağlayan Cesurer, kara dumanın sebebinin arızası giderilen santrallerin yeniden devreye sokulmasından kaynaklandığını belirtti.
Cesurer, bakımları yapıldıktan sonra yeniden devreye giren santrallerin ilk etapta kara duman çıkardığını ve sonradan düzeldiğini kaydederek, “Maalesef yıllardır bu sıkıntı yaşanıyor” dedi.
Cesurer, 8 dizel jeneratörün 7’sinin sorunsuz çalıştığını söyleyerek, 1 tanesinin ise arızalı parçalarının geldiğini ve bakım çalışmasının devam ettiğini kaydetti.
Sarpten: Teknecik Elektrik Santrali kullanım ömrünü tamamladı
Biyologlar Derneği eski Başkanı Hasan Sarpten, santralden çıkan kara dumanın çevreye, doğaya ve insana zararı olduğunun altını çizerek, bugün ülkemizde, özellikle de Teknecik Elektrik Santrali’nin olduğu bölgedeki kanser vakalarındaki artışın defalarca kez haber olduğunu, hem sağlıkçıların, hem de uzmanların bu dumanın zararı ile ilgili defalarca kez uyarılarda bulunduğunu belirtti.
Sarpten, bu görüntünün çağ dışı kalmış bir ülkenin görüntüsü olduğuna işaret ederek, bununla ilgili yıllardır bu düzenin devam ettiğini ve Teknecik Elektrik Santrali’nin kullanım ömrünün tamamlanmış olduğunu kaydetti.
Santralin 40 yıla yakın bir zamandır filtresiz çalıştırıldığına dikkat çeken Sarpten, jeneratörlerin devreye gireceğinde yoğun duman attığını ama kara dumanın sebebinin sadece onla ilgili olmadığını söyledi.
Sarpten, bacadan yükselen kara dumanın birçok nedenden kaynaklandığını belirterek, santrallerin gerekli bakımlarının yapılmadığı ve kullanılan yakıtın kaliteli olmadığı gerçeğinin ortada olduğunu ve bunlarında kara dumana etken olduğunu vurguladı.
“Zehirli kimyasallar insanların kanser olmasına yol açıyor”
Sarpten, kamuoyunda çeşitli boyutlarda santrallere yeterli yatırımın yapılmadığının söylendiğine işaret ederek, siyasiler de dahil olmak üzere herkesin kabul ettiği bir nokta olduğunu söyledi.
“Bizi bu bizim kaderimizdir” deme noktasına getirdiklerini ifade eden Sarpten, “ne yazık ki yapacak bir şey yok. Kara dumanlarla yaşamaya devam edeceğiz. Bu alışıla gelmiş bir durum halini almıştır” şeklinde konuştu.
Sarpten, kara dumanın sadece jeneratör devreye girerken oluştuğu söyleminin doğru bir yaklaşım olmadığını vurgulayarak, o esnada kara dumanın çok yoğun olduğunu ama sonrasında da kara dumanın devam ettiğini kaydetti.
Hiç kara duman görünmese bile fitresi bulunmayan santrallerle üretim yapıldığını söyleyen Sarpten, zehirli kimyasalların, kükürt dioksit, azot dioksit olarak havaya karıştığının altını çizdi. Sarpten, zehirli kimyasalların insanların kanser olmasına yol açtığına dikkat çekerek, kara dumanın kükürt dioksit, azot dioksit dışında kimyasallarında bulunduğunu gösterdiğini belirtti.
Santralin yarattığı kirliliğin artık gözle görüle bilir bir boyuta ulaştığını söyleyen Sarpten, aynı şeylerim konuşulmaya devam ettiğini de söyledi.
Santralin insan ve canlıların sağlığına zararının yanında, çevreye de ciddi zararı olduğunu vurgulayan Sarpten, o bölgede yaşayan insanların evlerinin bahçesine çamaşır bile seremediğine dikkat çekti.
Sarpten, santralin insan sağlığı üzerindeki etkisini hiçe sayan bir anlayışın, bitki ve hayvanlar üzerindeki etkilerini hiç dikkate almadığını belirterek, santralin yarattığı zehirli kimyasalların deniz yaşamı içinde de olumsuz etkilerinin yaşandığını ifade etti. Sarpten, santralin doğal yaşamı her açıdan olumsuz etkilediğini belirterek, yaşananın defalarca söylenildiği gibi “çevre felaketi” olduğuna dikkat çekti.
Biyolog Sarpten, “Bu göz göre göre, yöneticilerin bizi maruz bıraktığı bir çevre felaketidir” şeklinde konuştu.
“Geçiş sürecinde sıvılaştırılmış doğal gaza geçilebilir”
Ülkemizde çift yönlü bir enter connecte sistemin sağlanarak, güneş ve rüzgar enerjisi, alternatif enerji yatırımlarını artırmak gerektiğinin altını çizen Sarpten, geçiş sürecinde ise uzmanlarla yaptıkları görüşmelerde ve Kıb-Tek’in hazırladığı raporlar sonrasında özellikle sıvılaştırılmış doğal gaza geçişin mümkün olduğunun ortaya konulduğunu belirtti.
Sarpten, sıvılaştırılmış doğal gazın maddiyat açısından kurumu iyileştirici noktaya getireceğini söyleyerek doğal gazın da bir çevre kirliliği yaratacağına, ama bugün karşı karşıya kalınan çevre felaketi ile karşılaştırıldığında doğal gazda havaya salınacak gazın bir tek, karbon dioksit ve karbon monoksit gazı olacağını ifade etti.
Sarpten, doğal gazla salınacak olan sadece karbon gazları olacağını, kükürt ve azot gazlarının tamamen ortadan kalkacağını söyledi. Bu dönüşümün sağlanmasının çok maliyetli bir boyut olmadığına ifade eden Sarpten, Kıb-Tek tarafından geçmişte yapılan ve bunun uygulanabilir olduğunu ortaya koyan bilimsel çalışmalar olduğunu vurguladı.
Sarpten, mevcut halde bile hiçbir yatırım yapmayan bir anlayışın, halk ve çevre sağlığını dikkate aldığını söylemenin ve buna göre adımlar atacağını söylemenin hayal ürünü olduğunu kaydetti.