Kentler kurabilirsiniz, kentlere kentler katabilirsiniz, o kentleri büyütebilirsiniz, o kentlere güzel güzel evler, villalar yapabilirsiniz…
En yetenekli mimarlara, mühendislere, müteahhitlere en modern binaları inşa ettirebilirsiniz.
O evleri, o villaları görenler hayran kalabilir.
İyi hoş da o kentlerin elektriği, suyu, doğru dürüst yolu yoksa neye yarar?
Neye yarar o evleri ilk yağmurda sular basarsa?
Neye yarar, “Bu evler Türk malı arazilere yapıldı, bu bölgede iki kattan yüksek ev yapılmayacak” dedikleri halde dibinde apartmanlar dikilirse?
Neye yarar en yakınındaki çöplük sürekli yanar ve seni dumana boğarsa?
Neye yarar, bir süre sonra sokakların çöpe teslim olursa?
Neye yarar, gecenin bir vakti sokaklarında ralli yaparcasına araçlar cirit atarsa?
Neye yarar, o güzel evlere hırsızlar dadanırsa?
Neye yarar, bağlı olduğun belediye sorunlarına yetişemezse?
En güzel kentin sözde en nezih mahallesinde yaşıyor olsan bile huzurun yoksa neye yarar?
Kentlerde insanlar mutsuz, huzursuz…
Güzel güzel evler, villalar içinde yaşamak mutlu edemiyor insanları, çünkü altyapıdan ve hizmetten yoksun hiçbir kent hiçbir ev güzel değildir.
Huzur olmadıktan sonra görünüş olarak güzellik beş para etmez.
Fazla iddialı oldu değil mi milyonlarca liralık evlere “beş para” etmez demek?
Kinaye yapıyorum, tabii ki o evler çok kıymetlidir ama o evlerde yaşayanlar sürekli olarak susuzluk, elektriksizlik, altyapısızlıkla uğraştığı için mutlu olamıyor onu diyorum.
“Niye ‘güzel evler’ diye tutturup gittin, normal evlerde, mütevazı konutlarda yaşayanlar çok mu mutlu?” diye sorabilirsiniz?
Yok onlar da aynı sorunları yaşıyor, onlar da sıkıntılı ama benim demek istediğim şu; paranın satın alabileceği en iyi evi de satın alsan, kentlerdeki altyapısızlık seni mağdur eder.
Altyapı tamam olmadan üstyapının fertleri sorun yaşamaya mahkumdur.
Evler, villalar diyorum ama üst yapı üzerinde üretim alanları, işyerleri, okullar, hastaneler, yani hayatımıza etki eden her şey var ve altyapısızlık tümünü etkiliyor.
Ne merkezi hükümet sorunlara duyarlı ne de birçok yerel yönetim…
Sorununu çözmek için kapı kapı dolaşacaksın ama yine de sıkıntına çare bulamayacaksın, tam bir eziyet…
Mesela elektrik kesintileri; tüm ülkenin yıllardır bitmeyen sorunu, üretim alanlarını, tüm işyerlerini, sağlık merkezlerini, hane halkını, yani hemen tüm halkı olumsuz etkileyen, mağdur eden bir sorun.
Ancak Gönyeli Yeni Kent gibi büyüyen, gelişen kentlerin elektrik altyapısını geliştirmezsen, genel elektrik sorunu yanında bölge ekstra bir sıkıntı yaşar.
Öyle de oluyor, Gönyeli Yeni Kentte artan nüfusa mevcut elektrik sistemi yeterli gelmiyor ama bu sorunu yaşayan bölge halkının sesini duyan yok.
Türkiye’den su geliyor ama bu dev projenin yedeği yok, arıza olduğunda halkı mağdur etmeyecek bir alternatif yaratılamamış, ülke perişan oluyor…
Dahası da var; arıza giderildikten sonra da bazı bölgeler su alamıyor.
Neyi yanlış yapmış olabilirsiniz de bazı bölgeler, bazı köyler, bazı kentler, bazı ketlerin yarısı su alamıyor?
Mesela Gönyeli Yeni Kent’in bir bölümü su alırken diğer bölümü neden susuz?
Mesela Yeniboğaziçi’nin batı bölgesinin suyu akarken, doğu bölgesininki neden akmıyor?
Belediyeler, aynı kentte bir taraf hep susuz kalacağına, en azından bölgelere dönüşümlü su veremez mi? Bu kadar zor mu bu? Bunu birinin söylemesi mi gerekir onlara?
Ne ilginç değil mi? Nelerle uğraşıyoruz?
Sokakları temizleyemiyorlar, temiz tutulması için denetleyemiyorlar.
Kimisi yol yapamıyor, yıpranan yolları yamalayamıyor bile…
Şiddetli yağışlarda sokakların, caddelerin suya gömülmesine çare bulamıyorlar, hep aynı yerler suya gömülüyor.
Hep bir sorunlar tekrarı, “devletiz, devletimiz var” diyorsunuz ama devlet olmanın en ufak gereklerini yerine getiremiyorsunuz maalesef…