Sürücüyü günah keçisi yaparak sorumluluktan kaçabilir misiniz?

Abone Ol

   Bilindiği gibi "Hiçbir mazeret başarının yerini tutamaz!" Atatürk’ün veciz sözlerinden biridir.  İşte bu sözü Atamız kendisine şiar edindiği için Türkiye Cumhuriyeti’ni yoktan var etmiş ve başarıdan başarıya koşmuştur.

   Bir taraftan Atatürk gibi muhteşem liderlere insanlık tarihi tanık olmuşken, diğer taraftan KKTC diye kurulan devletimizi yönetenlerin dirayet, basiret ve kifayet noksanlıkları yüzünden başarısızlıkları her geçen gün yüreğimizi sızlatmaya devam etmektedir.

   Bizdeki devlet ve hükümet yöneticilerinin başarısızlıkları için elbette öne sürdükleri birçok mazeret bulunmaktadır.

   Bu mazeretler arasında en fazla başvurulanlar yasal boşluklar, cezaların yetersizliği, yasalarda yetki karmaşası, tüzüklerin hazırlanmamış olması, dairenin personel sayısının yetersizliği, araç gereç yetersizliği ve bütçe yetersizliğidir.

   KKTC devletini bugünkü hale sokan nepotizm ürünü yöneticiler başarısızlıklarına kılıf uydurmak için sorumluluğu ya başka mercilere ya da meçhule havale etmektedirler.

   Hatırlanacağı gibi ensest nitelikliler de dahil olmak üzere artan cinsel suçlara çözüm olarak Ceza Yasası (Fasıl 154)   Ocak 2014’de değiştirilerek cezalar ağırlaştırılmıştı. Artan cezalar karşısında özellikle emekli Savcı Avukat Derviş Akter, doğruluğu bugün daha iyi anlaşılan önemli uyarılarda bulunmuştu.

   Avukat Akter, sadece cezaların ağırlaştırılması ile suçların önlenemeyeceğini ifade ederek, “Suçlar sadece hapis cezası ile önlenebilseydi kimse suç işlemezdi. Hapis cezalarının artırılması tek başına yeterli değildir. Eğer öyle olsaydı uyuşturucu madde suçları giderek artmazdı” şeklinde 2014 Haziran’ında gerekli uyarıda bulunmuştu.

Günümüzde neredeyse her gün basında çıkan cinsel suçların varlığı ceza yazasındaki değişikliğin tek başına pek de başarılı olmadığını ve zamanında yapılan uyarıların haklılığını göstermektedir.

Sadece Ceza Yasası’nı değişerek çözüm beklemekle yürütme ve yasama erki aslında sorumluluktan kaçmıştır ve halen kaçmaktadır. Çünkü pekâlâ bilindiği gibi bu tip cinsel suçları işleyenler veya işlemeye yeltenenler suç işlemeden önce Ceza Yasası’nı okuyarak veya başkalarına danışarak suç işlemekten vazgeçmemektedirler. 

Cezaların caydırıcılığı yanında cinsel suçların işlenmesinde eğitim, kültür, çevre, ket vurulamayan ihtiraslar gibi birçok unsur çok daha etkili olabilmektedir. Bunun için ise siyaset kurumunun basiret ve cesaret göstererek etkili unsurları aynı anda dikkate alan sistem yaklaşımı sergilemesi gerekmektedir.

Cinsel suçları önlemedeki çözümü sadece ceza yasasında gören miyopik anlayış son günlerde trafik suçlarının önlenmesinde de maalesef tekraren hortlamıştır.

PGM Trafik Müdürü İbrahim Ulusoy, trafikteki cezaların daha caydırıcı olması için Polis Genel Müdürlüğü’nün yasal bir düzenleme hazırlayarak Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’na ilettiklerini söyledi.

İbrahim Ulusoy, trafikte tedbirsizlik ve dikkatsizlik yüzünden ölüme neden olan birinin brüt asgari ücretin 50 katına kadar para cezasına veya 7 yıla kadar hapis cezasına veya her iki cezaya birden çarptırılabileceğini anımsatarak, yeni önerdikleri yasal düzenleme hayata geçirilirse bu suçun alkol veya uyuşturucu tesiri altında işlenmesi halinde cezanın 14 yıla ve asgari ücretin 75 katına kadar çıkarılabileceğini bildirdi.

Emniyet Teşkilatımız trafik denetimlerini mükemmel yaparmışçasına sorumluluktan kaçarak çözümü yasama erkine ve ceza müessesine havale etmektedir. Bu noktada polisin ne ölçüde etkin denetim yaptığına ilişkin aşağıdaki soruları yönetmek istiyorum:

·        Polis eskiye nazaran trafik devriyesi yapabiliyor mu?

·        Bugün teknoloji ile gerekli veri tabanına sahip olan polis yolda seyahat neden muayenesiz, seyrüseferiz araçlara anında el koyup caydırıcı uygulama yapabiliyor mu?

·        Yolda seyir halende iken ülkemizdeki kurallara yeterince uymayıp tehlike saçan sürücülere polis anında müdahale edebiliyor mu?

·        Polis alkol alanlara suç işlemeden müdahale edip caydırıcı uygulama yapabiliyor mu?

·        Polis alkol alanlara araç kullanmamak için (Azerbaycan örneğinde olduğu gibi..) alternatif ulaşım imkanı sunabiliyor mu?

·        Polis çağdışı kalmış raporlama yönteminden kurtulup trafik kazalarındaki sorumluluğu sürücü, araç, yolun kalitesi, mekân, zaman, yaya, ışıklandırma, trafik levha ve ışıkları ile diğer unsurlar bazında bilimsel olarak ele alıyor mu?

   Geçtiğimiz haftalarda bu köşede altını çizdiğim üzere; dünyada en büyük başarıyı sağlayarak trafikte ölümleri en düşük seviyeye indiren İsveç’teki “Vizyon Sıfır” yaklaşımından bihaber olan KKTC’de, trafikte sürücü halen daha tek başına günah keçisi yapılarak cezalar ağırlaştırılmaya çalışılmaktadır.

   Vizyon Sıfır politikası dört ilkeye dayanmaktadır. Bunlar Etik, Sorumluluk (Karayolu trafik sistemindeki hizmet sunucuları ile uygulayıcılar, sistem güvenliği ile ilgili sorumlulukları yol kullanıcıları ile ortaklaşa paylaşırlar), Güvenlik ve Değişim Mekanizmalarıdır.

   Geleneksel yol güvenliği yaklaşımlarında yol kazaları, çözülmesi gerekli problem olarak görülmüş; yol kazalarının büyük çoğunluğunun bugün KKTC’de olduğu sürücülerden kaynaklı olduğu değerlendirilmiştir.

Vizyon Sıfır yaklaşımında ise çözülmesi gereken problem, kazalar yerine yolu kullanan sürücü veya yayaların maruz kaldığı kinetik enerjinin sonucu olarak ortaya çıkan ölümler ve ciddi yaralanmalar olarak ele alınmaktadır. Yapılan araştırmalar karayolu trafik ortamı ve araç sistemlerinin karayolundaki ölümlerin %63’ünün ana nedeni olduğunu göstermektedir.

Vizyon Sıfır Uygulama Örnekleri olarak Bölünmüş Yollar; Elektronik Denetleme Sistemleri (EDS), Çevresel Önlemler ve Akıllı Hız Uyarması ile Trafik Hızının Düşürülmesi; Bisiklet ve Trafiğe Kapalı Yaya Yolları, Yaya Kavşakları; Kavşaklarda sağa dönüşün kısıtlanması veya engellenmesi, Alkol kullanımı sonrası sürüş yapılmaması; Dönel Kavşaklar, Aydınlatma ve Daha güvenli araçlardan bahsedilmektedir.

Alkol kullanımı sonrası sürüş yapılmamasına ilişkin günümüzde alkol kullanımına yönelik yapılan trafik kontrolleri harici gelişen teknoloji ile birlikte araçlarda “Alkol Kilidi” uygulaması da birçok ülkede başlamıştır.

Alkol kilit sistemleri (Alcolock), aracın kontak anahtarına bağlı olan ve alkol ölçerlerdekilere benzeyen bir üfleme aparatı ile nefesten alkol ölçümü yaparak, sürücü belirlenen alkol limitinin üzerinde alkol almışsa motorun çalışmasına engel olan sistemlerdir.

Trafik Güvenliği Strateji Belgesinde bu uygulamanın öncelikle otobüs, filo, okul servisi vb. hassas sürücü grupları için zorunlu hale getirileceği ifade edilmiştir.

{ "vars": { "account": "G-4YY0F4F3S9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-1E4JSD5JXZ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }