Siyasi sorunun bir diğer yanı! 

Abone Ol

   Bugün yazıma bir soru ile başlamak isterim. Şöyle: Eğer bu adada bir çözüm olacaksa bu çözüm kimler arasında olacak? Sayalım mı? Fi tarihinden kalma ve hâlâ Kıbrıs Cumhuriyeti ahkâmlarının siyasi artıklarından biri olan  “garantörlüğü” nedeniyle İngiltere..

   Aynı siyasi statüde fakat aynı zamanda adadaki Türk ve Rum halklarının “anavatanları” olarak kabul edilmiş Türkiye ile Yunanistan.  Ki bu ülkeler aynı zamanda ve hâlâ Kıbrıs’ın garantör ülkeleridirler de.

   Başka? Ve “anavatanlarının yavruları” esamesindeki Türk ve Rum toplum liderlikleri…

   İŞTE zurnanın zırt dediği yeri de bu “toplumların yönetim ve siyasi liderlikleri” olmalıdır. Çünkü geçmişte iç içe, şimdilerde Kuzey’de ve Güney’de olan bu “liderliklerden” biri dünyaca tanınmış Güney Rum Yönetimi’dir.  Diğeri ise sadece Türkiye tarafından tanınan “Türk yönetimidir”.

    BANA sorarsanız Kıbrıs siyasası dünyanın en enteresan siyasi sorunlarından biridir.

   Şöyle ki Türkler ve Rumlar yanlarına anavatanları Türkiye ile Yunanistan’ı da alarak savaşmış,  kanlar  dökülmüş, her iki taraf Kuzey’den Güney’e, Güney’den Kuzey’e göç etmiş, bir kez daha kendi topraklarının mutlak sahipleri olarak yeni vatanlarını  oluşturmuşlardır ama… İŞTE zurnanın deliği de  “burada” “zırt” demiştir’.

   Nitekim yarım asrı aşkın süredir bu adada ne çözüm oldu ne de siyasi huzur sağlandı!.. Büyük olasılıkla da artık adına “çözümsüzlük” dediğimizce bu sorun öyle geldiğince gidecektir.

   NE VAR Kİ  “Öyle sürüp gidecektir” diyoruz ama iki toplum arasındaki siyasi farklılık, “sümme haşa” Allah’ı bile isyan ettirecek kadar insafsız ve dinsiz imansızdır. Çünkü elli yıldır adadaki Rum toplumu siyasi konumu itibarı ile bir dünya devleti olarak kabul görürken, Kuzey’deki Türk halkı devlet iddiasına ve T.C.’nin siyasi desteği ile her türlü maddi manevi yardımlarına karşın hâlâ “tanınmamış” bir devlet konumundadır..     

   Şimdi soruma geleyim: Adadaki bu siyasi  çözümsüzlükle dengesizlik daha kaç yıl devam edecektir?

   Ki bizim “çözümsüzlükle istikrarsız” dediğimiz siyasi sorun toplumsal bünyemizi delik deşik ederken, Güney’deki Rum için ise siyasi ve ekonomik gelişimini besleyen sorun konumundadır!

   NİTEKİM bu ekonomik üstünlüğüdür ki bir yandan Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüşü savunurken bir yandan da çözüm olacaksa “federal sisteme dayalı” olmasını istemektedir.

                                                                                               ***

   TABİİ ki yukarıda yazdıklarım siyasi sorunun herkesler tarafından bilinenleridir.                         

   Bunlara karşın  Kuzey’de “çözümsüzlüğe uydurduğumuz bir devlet düzeni” oluşturduk. Zorluklarla tıkanıklıkları Türkiye’nin yardımları ile aşarken ülkede, belki Güney’deki Rum görmek istemiyor ama “uluslararası” bir de sosyoekonomik düzen oluşturduk.

   NİTEKİM artık Kuzey’de yalnız değiliz. Bırakın 1974’den beridir adaya akan nüfusu, başta Afrikalılar, Ruslar, Yahudiler olmak üzere Kuzey’e sürekli “yabancılardan” oluşan insanlar doluşmaktadır. Üstelik arsa konut yatırımları da vardır iş güçleri de. Hatta yavaştan lobileşiyorlar.

   FAKAT bu ülkede bu insanlara ne kadar güvenli yerleşim yerleri, geleceklere yönelik nasıl güvenceler sağladığımızı bilemiyoruz. Kaldı ki KKTC’nin yurttaşları olarak bizatihi Kıbrıs toplumunun da Kuzey’de ne kadar güvende ve istikrarda olduğu sorulasıdır.

   NİTEKİM daha dün Rum tarafında (nerden icap ettiği belli olmayan) 1974’lerde Girne’den kalma bir Yunan bayrağı sergilendiği yerden alınarak Rum Muhafız Ordusu’na teslim edilirken, gün gelecek bayrağımızı yeniden Girne’ye dikeceğiz diyerek “geleceğin Kıbrıs”ına, dolayısıyla barışçı çözümüne bir şerh daha düştüler. Şöyle ki “Kıbrıs tümden bir Rum Yunan adasıdır” iddiasını çaka çaka…

   YANİ bu adada 1974’ü yaratan koşullar da devam ediyor “enosis” hayali de…

***

   PEKİ NE YAPILMALI? Ben Maraş’ın onca yıl siyasi koz olarak bekletilmesinden sonra ortada hiçbir siyasi gelişme ve değişim olmadan parça parça iskâna açılmasını, önümüzdeki yaz mevsiminde bunun artarak devam edebileceğini, siyasi taktik yönünden doğru bulmuyorum.

   Çünkü Maraş bir çözümü   sağlayacak kadar önemli bir yerleşim yeridir…                                                    

   Bunca yıldır nihai çözüm için kapalı tutarken, belki sona yaklaşılmışlıkta Maraş’ı da açmak, dolayısıyla Rum toplumuna “Girne’ye dikeceği bayrağının hayalini de beslettirir rüyasını da gördürür.                                            

   EĞER Kıbrıs siyasi sorununu yeniden mecrasına çekecek “söz konusu Kuzey - Güney” bölgelerinde iki ayrı devlet olarak varlığımızı sürdürecek anlaşmalara varacaksak çok daha temkinli siyasetlerle uzlaşma yolları açmak zorundayız.     

{ "vars": { "account": "G-4YY0F4F3S9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-1E4JSD5JXZ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }