Sivrisinek ısırıkları, ülkemiz dahil olmak üzere tüm dünyada en sık görülen böcek ısırıkları arasında yer almaktadır. Antartika kıtası haricinde tüm kıtalarda yaygın olarak görülen bu canlıların ısırıkları kolayca tedavi edilebilse de birtakım hastalıkların vektörü (taşıyıcısı) olarak halk sağlığı için tehdit oluşturmaktadır.
Hava sıcaklıkları arttıkça hem dışarda geçirdiğimiz süre hem de sivrisinek popülasyonu artıyor. Peki bu sivrisinekler neden bazılarımızı hiç rahatsız etmez iken bazılarımız için bir baş belası oluyor? Yapılan araştırmalar, koyu renkli kıyafetlerin, ısının, bazı ter ve vücut kokularının, çiçeksi parfümlerin ve alkol kokusunun insanları sivrisineklere daha cazip hale getirdiğini göstermiştir. Ayrıca, bazı kan gruplarına sahip insanların sivrisinek ısırıklarından daha fazla muzdarip olduğu düşünülmektedir.
Dişi sivrisinekler, yumurta üretebilmek besine ihtiyaç duyar; bu ihtiyacı cildimizi ısırıp kanımızı emerek giderirler. Bu esnada, tükürük salgılayarak o bölgede kaşıntı ve kızarıklığa neden olurlar.
Sivrisinek ısırığından sonra ciltte neler görülebilir? Kaşıntı, kızarıklık, sert kabarıklık, içi su dolu kabarcıklar ve morluğu andıran koyu lekeler görülebilir. İçi su dolu kabarcıklar varsa patlatılmamalıdır. Tıp literatüründe “Skeeter Sendromu” olarak bilinen, büyük (2-10 cm) boyutlarda ağrılı kızarıklık ve şişliklerin görüldüğü, ateşin ve halsizliğin eşlik ettiği reaksiyonlar da ortaya çıkabilir. Bu reaksiyonlar, çocuklarda göz çevresini ve uzuvları etkileyerek günlük yaşamsal faaliyetlerini olumsuz etkileyebilir.
Çocuğumda sinek ısırığı sonrası çok sayıda tekrarlayan kırmızı kabarıklıklar oluyor? Bu tablo sinek veya diğer böcek ısırıklarına karşı gelişen bir hipersensitivite reaksiyonu olarak tanımlanmış olup, tıp dilinde “papüler ürtiker” olarak bilinmektedir. Böyle bir durumda bir Dermatoloğa veya Alerji-İmmunoloji Uzmanına muayene olmakta fayda var.
Sivrisinek ısırığı sonrası ilk olarak neler yapmalı? Sivrisineğin ısırdığı bölge su ve sabun ile yıkanmalı. Oluşan şişliği gidermek amacıyla 10 dakika süreyle buz uygulanmalı. Gerekirse buz uygulaması tekrarlanmalı. Kaşıntıyı gidermek amacıyla kalamin, pramoksin veya 5-10 günlük süreyle kortizon içeren kremler tercih edilebilir. Eğer kaşıntı şiddetliyse doktorunuzun bilgisi dahilinde antihistaminik adı verilen alerji ilaçlarından kullanılabilir. Sekonder bakteriyel enfeksiyon bulaştırmamak için mümkün oldukça o bölgeyi kaşımaktan kaçınılmalı; kaşımayı engellemek için çocukların tırnakları kısa kesilmelidir.
Elinizde bu kremlerden yok, günü kurtarmak için ne yapabiliriz? CDC’nin (Centers for Disease Control and Prevention) önerisine göre 1 yemek kaşığı karbonat ve macun kıvamı elde edecek kadar suyu karıştırıp ısırık yerine sürüp, 10 dakika bekletip durulayabiliriz.
Sivrisinek ısırığı sadece cilt reaksiyonlarına değil, ciddi alerjik durumlara (anafilaksi) da davetiye çıkarabilir. Nefes almada zorluk, hırıltılı solunum, boğazda veya dilde şişlik, çarpıntı, ürtiker (kurdeşen), baş dönmesi tablosu ciddi alerjik duruma işarettir ve mutlaka acile başvurmak gerekir.
Yukarıda da bahsedildiği gibi, sivrisinekler, sıtma, Batı Nil ensefaliti ve Dengue humması gibi hastalıklar için vektör (taşıyıcı) rolü üstlenebilir. Sivrisinek kaynaklı hastalıklardan her yıl 700 milyon enfeksiyon ve 1 milyon ölüme yol açtığı bilinmektedir.
Sivrisineklerden korunmak için neler yapılabilir? Vücudumuza ve kıyafetlere DEET (diethyltoluamide) içeren sivrisinek kovucu losyon veya sprey sıkılabilir. Toksisite riski nedeniyle bu koruyucular kısa süreli kullanılmalı, göz/ağız çevresine ve açık yaralara sürülmemelidir. Sivrisineklerin üremesini önlemek için su birikintileri (saksı tabakaları, lastikler, vb.) boşaltılmalı veya üzeri örtülmeli. Pencere ve kapılara sineklik taktırmak da mantıklı bir seçenek olacaktır.
Bazı dermatologlar, B1 vitamini (tiamin) takviyelerinin, insanların vücut kokusunu değiştirerek sivrisinekleri uzaklaştırdığını düşünüyorlar. Ancak, bu teori bilimsel olarak henüz kanıtlanmamıştır. Bu nedenle, sivrisineklerle mücadelede etkili olabilecek bilimsel olarak kanıtlanmış yöntemler tercih edilmelidir.
Bir sonraki Cilt Sağlığı Rehberi’nde görüşmek üzere…