Kıbrıs

Serakıncı: KKTC'nin ilan edileceğini duyduğumuzda sevinçten havalara uçtuk

Kurucu Meclis üyelerinden dönemin Ulusal Birlik Partisi Gazimağusa Milletvekili Eşber Serakıncı, KKTC’nin ilanı ile ilgili  pazarlıkların 14 Kasım akşamı  saat 23.00’e kadar Kıbrıs Türk Federe Devleti (KTFD) Başkanı Rauf Denktaş ile Türkiye Cumhurbaşkanı  Kenan Evren arasında sürdüğünü  belirterek, Denktaş’ın talimatıyla  o geceden itibaren Cumhuriyet’in ilanına kadar dış dünyayla bağlantının koparıldığını, deniz ve hava limanlarının giriş çıkışlara kapatıldığını telefon  bağlantılarını kestikle

Abone Ol

Kurucu Meclis üyelerinden dönemin Ulusal Birlik Partisi Gazimağusa Milletvekili Eşber Serakıncı, KKTC’nin ilanı ile ilgili  pazarlıkların 14 Kasım akşamı  saat 23.00’e kadar Kıbrıs Türk Federe Devleti (KTFD) Başkanı Rauf Denktaş ile Türkiye Cumhurbaşkanı  Kenan Evren arasında sürdüğünü  belirterek, Denktaş’ın talimatıyla  o geceden itibaren Cumhuriyet’in ilanına kadar dış dünyayla bağlantının koparıldığını, deniz ve hava limanlarının giriş çıkışlara kapatıldığını telefon  bağlantılarını kestiklerini söyledi.

Rauf Denktaş’ın 14 Kasım akşamı parlamentodaki milletvekillerini Saray’da yemeğe çağırdığını söyleyen Serakıncı, KKTC’nin ilan edileceğini bu yemekte öğrendiklerini söyledi.

Serakıncı, “Cumhuriyetin  ilan edileceğini duyduğumuzda, ben ve benim gibi olan arkadaşlar o kadar mutluyduk ki... Çünkü bu müzakerelerden bir şey çıkmayacağının farkındaydık. Kıbrıs Türk  halkının geleceğini de düşünerek kurtuluşun ayrı bir devlette olduğunu düşündüğümüz için  mutluluktan havaya uçuyorduk. Denktaş Bey gelip  ‘yarın Meclisi olağanüstü toplayıp, Cumhuriyeti ilan edeceğiz’  dediği zaman Saray’da sevinçten kıyametleri kopardık” dedi

Kurucu Meclis üyelerinden  Eşber Serakıncı,   KKTC’nin kuruluşunun 40’ıncı yıl dönümü röportaj dizisinde Türk Ajansı Kıbrıs’ın (TAK) sorularını yanıtladı.

Kurucu Meclis üyelerinden  Eşber Serakıncı,  1981 ile 1998 yılları arasında Ulusal Birlik Partisi’nden (UBP) Gazimağusa Milletvekilliği ve 3 kez bakanlık  görevinde bulundu. Serakıncı milletvekilliği öncesinde ise 10 yıl öğretmenlik yaptı. 1 yıl kadar  Personel Dairesi’nde çalıştıktan sonra İçişleri Bakanı Hakkı Atun’un Bakanlık Müdürlüğünü yaptı. Daha sonra ise İskan Dairesi Müdürü olarak  devlete hizmet etti.

1964’te Erenköy Direnişi sırasında ağır şekilde yaralanarak gazi olan Serakıncı siyasete  dönemin UBP Gazimağusa İlçe Başkanı  Derviş Eroğlu’nun teklifi üzerine girdi.  Mustafa Çağatay hükümetinde  Ticaret Sanayi ve Enerji Bakanlığı yaptı. Kabine değişikliğinin ardından yeni kabinede İçişleri ve İskan Bakanlığı  görevinde bulundu. 1984’ten itibaren  5 yıl süreyle  Gazimağusa UBP İlçe Başkanlığı görevini yerine getirdi.  Eğitim  Spor ve Kültür Bakanı olarak da görev yapan görev yapan Serakıncı,  1998’de  bazı gelişmeler üzerine, parti içi meseleler nedeniyle  kendi arzusuyla politikayı bıraktı. Serakıncı 2009-2012 yılları arasında DAÜ VYK Başkanlığı görevinde bulundu. 

-          “Denktaş, politikacı değil, devlet adamıydı”

Kurucu  Meclis üyesi Eşber Serakıncı, Cumhurbaşkanı Denktaş’ın politikacı değil bir devlet adamı,  ana vatana yürekten bağlı, Türk milletine aşık, halkına kendini feda etmiş bir  dünya lideri olduğunu belirterek, Denktaş’ın Kıbrıs’ta bir anlaşma olsun diye 1968’de Beyrut’ta  başlayıp 1983 yılına kadar yapılan yüzlerce görüşmede  Rumların Kıbrıs Türkü’ne yaşam hakkı tanımak istemediğini görmesi üzerine halka bir çıkış yolu  aramaya başladığını kaydetti.

Serakıncı,  Denktaş’ın  Kıbrıs görüşmelerinde bir yere gidilemeyeceğini anladığında,  bağımsız bir devlete  gitmeyi kafasında kurguladığını söyledi.

O dönemde Türkiye’de 1980 ihtilalinin Cumhurbaşkanı’nın Kenan Evren olduğunu hatırlatan Serakıncı,  Denktaş’ın, Kenan Evren’i ikna etmeye çalıştığını, daha  sonra seçimlerde başa gelen Başbakan Turgut Özal’ın  “Ben bir ihtilalden sonra  hükümeti devraldığımda  KKTC’yi karşımda bulmak istemem diyerek, bağımsızlık ilanına sıcak bakmadığını, Denktaş’ın Kenan Paşa’yı  ikna ettiğini, pazarlıkların 14 Kasım gecesine kadar sürdüğünü ve gece saat 23.00’te Denktaş’ın   Kenan Evren’den ‘tamam’ cevabını aldığını kaydetti.

-          “Bir iki kişi dışında  bağımsız devlet ilan edeceğimizi bilen yoktu”

Serakıncı, 14 Kasım 1983 günü yaşanan gelişmeleri şöyle aktardı:

“14 Kasım’da  Denktaş Bey’in görüşmeleri devam ediyordu, tam neticeyi almadı. Ama biz de tabii o kokuyu alıyoruz. Kendisinin çok yakını bir iki kişi  dışında bağımsız bir devlet  ilan edeceğimizi bilen yoktu. Bizler Denktaş Bey’le çok sıkı fıkı olduğumuz için bir şeyler olacağının farkındaydık.

Denktaş Bey’in bize zaman zaman verdiği  ipuçlarından yola çıkarak biz partideki 5-10 kişi federe devletin yerine bağımsız  devlet kurulacağını biliyorduk. Parti Meclisi bu konuda hiçbir karar almadı. Bir çalışma olmadı ancak şöyle bir karar vardı: Denktaş Bey’in atacağı her adıma biz tam destek verecektik.

Denktaş Bey 14 Kasım gecesi bütün milletvekillerine  Saray’da bir yemek verdi. Bir şeyler olacağını hissediyorduk.  Ama 15 Kasım’da ilan edileceğini  yemekte saat 23.00’te  Denktaş Bey söyledi. Türkiye ile pazarlıklar saat 23.00’e kadar sürdü.

Yemekte biz  UBP olarak  konuyu net öğrendik.  CTP ile TKP bir tarafa ayrıldılar. Biz bir tarafa ayrıldık ve  kendi aramızda konuşurken biz de bu konuda (KKTC) ısrar edeceğimiz yönünde kendi aramızda hem fikir olduk.

Yemek bittikten sonra Denktaş Bey ‘Siz kendi aranızda sohbet edin. Ben geliyorum’ dedi odasına gitti. Odasında Kenan Evren ile tekrar konuştular ve saat 23.00’te Denktaş Bey odasından çıktı geldi ve ilk söylediği ‘Dış dünya ile irtibatımızı kesin’ oldu. Biz Ulaştırma Bakanlığı aracılığıyla bütün deniz ve hava  liman giriş çıkışlarını kapattık. Telefon, telsiz bütün irtibatları kestik. Ertesi gün KKTC ilan edilip Meclis’ten karar çıkana kadar  bu yasak devam etti. Cumhuriyeti ilan ettikten sonra  dış dünya ile yeniden irtibat kuruldu.”

 Denktaş’ın açıklamasının ardından  TKP ve CTP milletvekillerinin ‘Biz aynı görüşte değiliz’ diyerek Saray’ı terk ettiklerini Denktaş’ın da ‘karar sizin’ dediğini  belirten Serakıncı,  muhalefet için “Saray’dan çıktıktan sonra gece 12.00’ye doğru Elçiliğe gittiler.  ‘Denktaş Bey yarın bağımsız cumhuriyet ilan edecek biz karşı çıktık siz Türkiye Büyükelçisi olarak ne dersiniz?’ diyerek  Elçiye hem Denktaş Bey’i şikayete gittiler hem de Elçinin ne düşündüğünü öğrenmeye gittiler.  Elçi kendilerine, ‘Denktaş öyle dediyse öyledir’. cevabı verdi” ifadelerini kullandı.

Serakıncı, o gece halka cumhuriyetin ilan edileceğine dair  resmi bir açıklama yapılmadığını, “yarın çok önemli gündür”,  “önemli gelişmeler olacak” diye  çağrı yapıldığını, halkın  cumhuriyetin ilan edileceğini hissettiğini ve 15 Kasım sabahı on binlerce kişinin Meclis önünde toplandığını kaydetti. Serakıncı, “ Meclisin önünde hınca hınç  kalabalık vardı bütün köylerden insanlar geldi. Otobüslerin kimisi giremedi içeriye.” dedi.

Serakıncı 15 Kasım sabahı KKTC’nin bağımsızlık bildirgesinin okunarak ilan edildiği anlarda KTFD Meclisi’nde yaşananları şöyle aktardı:

“ Denktaş,  Dr. Küçük ile birlikte parlamentoya geldi.  Meclis Başkanı Nejat Konuk’tu. Denktaş Bey’e söz verdi. Denktaş Bey kürsüye çıktı ve Kıbrıs gelişmelerinin tarihçesini anlattı ve ‘Bizim artık self determinasyon hakkımızı kullanarak bağımsız cumhuriyetimizi ilan etmemiz gerekmektedir’ diyerek görüşünü dile getirdi.

 Meclis Başkanı da ‘Bağımsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşunu oylarınıza sunuyorum’ diyerek oylamayı başlattı.

Daha önce karşı çıkan muhalefet iki nedenden ‘evet’ dedi; birincisi Türkiye ile yaptıkları temasta Türkiye’nin bu kararı onayladığını gördüler. İkincisi halkı gördüler ki, halk bunlardan on adım önde gider. siyaset arenasından silinmemek için evet dediler.”

-          “Dr. Küçük bana  ‘artık rahatça ölebilirim’ dedi”

Dr. Küçük’ün, 15 Kasım sabahı Meclise geldiğinde kanser olduğunu bildiğini kaydeden Eşber Serakıncı, , “Beni de çok severdi ve bana ‘Eşber, şimdi artık rahatça ölebilirim, gözüm açık gitmez’ dedi. Hakikaten ilandan iki ay kadar  sonra vefat etti.” ifadelerini kullandı.

-          40 yılda neler yapıldı, neler yapılamadı.

Kurucu Meclis üyesi Eşber Serakıncı,  devlet yönetiminde bugüne kadar iniş çıkışlar ve hatalar olsa da kurulan devletin yaşatılması gerektiğini vurguladı.

Serakıncı,”Aslında 2000 yılına kadar devleti çok  çok iyi götürdük diyemem ama mümkün mertebe o keşmekeş günlerini de dikkate aldığımızda bugün halk da aynı şeyi söyler, çok iyi bir yere götürdük. Devletin doğru dürüst bütçesi ve geliri olmamasına rağmen biz kısa süre içerisinde toparlandık,  halkı toparladık. Memurun, işçinin maaşını, emeklinin maaşını  ödemeye başladık. Türkiye’nin  yardımıyla değil kendi bütçemizden ödemeye başladık. Türkiye de büyük yatırımları gerçekleştirdi. Yapılabileceklerin en iyisi yapılmıştır.” dedi.

2000’li yıllardan  sonra hükümetlerde otorite boşluğu  oluştuğunu,  popülizmin yaygınlaşmaya başladığını ve  yapılması gereken işlerin  doğru dürüst yapılmadığını ve   bugünlere kadar gelindiğini söyleyen Serakıncı, “Ama ne olursa oldun bir devlet kurduk. İktidarlar değişti, partiler geldi, gitti, idarede iniş çıkışlar oldu. Bu iniş çıkışlar düzeltilebilir ama kurulan bu devlet yaşamalıdır. dedi.

Filistin lideri Yaser Arafat’ın  Denktaş’a  “Sen çok şanslısın  senin arkanda Anavatanın var, ben garip, arkamda hiç kimse yok.” dediğini Denktaş’ın ağzından  duyduğunu söyleyen Serakıncı, “Biz Anavatanın onayını da alarak cumhuriyeti kurduk. Cumhuriyetin varlığı, yapılan bütün yanlışlara rağmen bu milleti, bu halkı ayakta tutmakta... Eski günleri hatırladığımda bugün belki idarelerde yapılan işlerde aksaklık var ama halkımızın yaşantısı da her geçen gün daha iyiye gidiyor.” ifadelerini kullandı.

Eşber Serakıncı bundan sonra yapılması gerekenleri de şu sözlerle özetledi:
“Şimdi yapılması gereken bu ülkede bir hükümetin ağırlığı olacak, bir otoritenin ağırlığı olacak. Laçka olan yerler düzeltilecek, devlet daireleri doğru dürüst çalışacak. Kimsenin gözünün yaşına bakılmayacak yanlışlarda.

Filistin olaylarını gördükten sonra  çatlak sesler çıkaran federasyon, mederasyon gibi  laflar edenler dört defa daha düşünmeli. Devlete  sahip çıkmak zorundayız başka kurtuluş yolumuz yok.”

-          KKTC’yi yeterince tanıtabildik mi?

KKTC’nin,  tanıtma işini tek başına yapamayacağını kaydeden Serakıncı, “Biz KKTC’nin ilanını yaptık  önce Bangladeş arkasından Pakistan bizi tanıdı. Ben onu rahmetli Pakistan Cumhurbaşkanı’nın  ağzından dinledim. O zaman ABD bunlara 400 milyon dolar yardımda bulunurdu. Benim gördüğüm Pakistan’ın  hayat şartı ile bizim yaşantımız hiç mukayese edilemez. ABD kendine ‘Tanımayı geri çekmezsen 400 milyonu unut diye rest çekti.  Bangladeş de aynı şekilde... Türkiye o günlerde bugünkü Türkiye değildi.  ‘Yürüyün ben arkanızdayım’ diyecek durumda değildi.  Dönemin Pakistan lideri Ziya’ül Hak kendini boşlukta hissetti ve geri çekmek zorunda kaldı.” ifadelerini kullandı.

Serakıncı devamla, “Tanınma açısından özellikle bize yakın olan ülkelerde ve Türk devletlerinde  artık bu yakılan meşaleyi devam ettirmemiz lazım.“ dedi.

-           “Şu anda yürütülen politika, doğru politika”   

Serakıncı, Gazze’de yaşananlara dikkat ederek, “Kıbrıs Türk halkının yapması gereken ana vatanla et ve tırnak gibi kenetlenmesi, çıkılan yolda geriye dönüş olmaması .  Türkiye’nin de yardımıyla bize yakın ülkelere - dünya konjonktürünü de iyi takip ederek-  tanıtmaktan başka hiçbir çaremiz yoktur, bu ülkede özgürce yaşamak istersek...  Yanlışlıkla bizi  çıktığımız bu yoldan geri çevirirler ve tekrar federasyon  gündeme gelirse bu Kıbrıs Türkü’nün yok oluşuna kadar gider.” dedi.

Devletin adının “Kıbrıs Türk Devleti” olarak değiştirilmesi ile ilgili tartışmalara da değinen Serakıncı, “Ben o konuda o yola çıkılırsa karşı durmam ama çok da gerekli değil. Bir sürü değişiklik yapman lazım o durumda. KKTC veya Kıbrıs Türk Cumhuriyeti derken yeni bir oluşumu gündeme getirmek mi istediler bilemem ama KKTC denerek de bu iş yürüyebilir.” dedi.

Gazze’de yaşanan insanlık dramına tekrar dikkati çeken Serakıncı, Filistin İsrail  olaylarını ve dünyanın adaletsizliğini görerek halkıma büyük çağrım ana vatana dört elle sarılacağız, devlete  ve ilan ettiğimiz cumhuriyete sarılacağız ve KKTC’yi sonsuza kadar yaşatacağız. Bu cumhuriyete dört elle sarılıp Anavatanla birlikte sonsuza kadar yaşatmamız lazım başka çıkış yolumuz yok. Federasyon gafletine düşersek ve  federasyon görüşmelerine tekrar dönersek sonumuz Filistin  gibi olur. Kıbrıs adası öyle bir yerdedir ki, stratejik ve ekonomik değeri her geçen gün artmakta ve bütün dünya devletleri Kıbrıs ile ilgilenmektedir. Başta ABD ve İngiliz olmak üzere. Allah Türkiye’ye zeval vermesin güçlensin. Türkiye’nin yanında biz de KKTC’yi önce Türk  sonra İslam devletlerine tanıtarak yaşatmamız lazım. Hangi  hükümetler gelirse  gelsin ülkeyi popülizmden uzak otoritesini  de kullanarak  yönetmesi lazım başka yapılacak hiçbir şey yok.” ifadelerini kullandı.

Şu anda Cumhurbaşkanı  Ersin Tatar’ın Türkiye ile birlikte ortaya attıkları  politikanın  doğru politika olduğunu söyleyen Serakıncı, “ Bunu Denktaş Bey çok önceden söylemişti ama o günün koşulları buna müsaade etmiyordu. Türkiye’de bugünkü  durumda değildi.  Kıbrıs’a 1967’de çıkarma yapmaya çalıştı, Johnson mektup yazdı İnönü’ye ve yarı yoldan dönmek zorunda kaldı 1974 te doğru dürüst çıkarma  gemisi yoktu. Türkiye o günlerden bugüne geldi Türkiye’nin bize bağımsızlık yolunda destek vermesi çok büyük fırsat ve nimettir bizim bu yoldan hiçbir zaman şaşmamamız lazım”

Serakıncı, Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın KKTC’yi tanıtma çağrılarıyla ilgili olarak da “  Erdoğan şimdi siyasi yaşamında en olgun çağını  yaşar. Dünyayı tanıdı  ve ne  kadar adaletsiz olduğunu gördü. Şimdi Türkiye’yi  kalkındırmaya çalışıyor.” dedi.

{ "vars": { "account": "G-4YY0F4F3S9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-1E4JSD5JXZ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }