Parantez açalım. Genellikle muhalefet ve muhalif sendika dernek birlik örgütler ülkemizden söz ederken, ülkemiz demekten kaçınıyor ‘Bu ülkede’ diye söz ediyor, Devletimizden de öyle Devletimiz yerine ‘Bu devlet’ diye söz ediyorlar, bu bence sahip çıkmama, reddetme, basit görme, hor görme içeren yakıştırmalardır.
Türkiye’den ithal edilen patatesin halka satışını bile doğru dürüst yapamadık, yüzümüze gözümüze benzettik. Vatandaşlar, TÜK ambarları önünde kuyruklarda uzun süre bekledi. Patates yarım saatte tükendi, bazıları satın alabildi bazıları eli boş döndü. İsyan noktasına gelen vatandaşların çektiği işkence de yanlarına kaldı. Marketlere de verileceği açıklanmıştı lakin verilmemiş, Mağusa’daki ambarlardan veriliyor mu da bilinmiyor. Hani derler ya bir kalbur samanı, tam da o hesap. En iyisi koyun şapkaları masaya da doğru eve.
Önde gelen 10 sendikamız Başbakanlık önünde bu gün hayat pahalılığı ve toplu iş sözleşmeleri konularında hükümetin atacağı adımlara karşı ortak eylem yapacaklar. Hükümet bu konularda adım atmadan önce eylem peşinen yapılacak. Nasrettin Hoca hikayesindeki gibi çocuğu su getirmeye yollamadan önce testiyi kırmaması için peşinen attığı tokat misali.
Keşke sendikalarla tüm siyasi partilerle, dernek birlik örgütlerle topluca bir defa olsun, 61 yıldan beri Kıbrıs Cumhuriyeti ortaklığımızı işgal edenlere, bu işgale onay verenlere, işgalci darbecileri koruyup kollayan, destekleyip mükafatlandıranlara karşı, diğer yandan masum ortak Kıbrıs Türk halkına haksız ceza verenlere karşı sınırlarda meydanlarda eylemler protestolar yapabilsek. Tek vücut halinde Ulusal Davamızı savunsak, içlerinden bazıları Rum yetkililerle siyasi parti ve sendikalarıyla işbirliği yapmasa, Rumların savunduğu ve miadı dolmuş itibarı sıfırlanmış BMGK’nin taraflı hukuk dışı dayatma politikalarına destek çıkmasalar. Ben diyorum ki, eğer iktidar muhalefet Kıbrıs Türk Halkı olarak tek ses tek yürek olarak hareket eder dünyaya sesimizi net olarak ayni hedef için haykırabilirsek, Kıbrıs sorunu en adil şekilde ve en erken bir zamanda çözüme kavuşacaktır. Zira bu meselede tamamen haklı olan taraf Kıbrıs Türk halkıdır. İşte biz bunu iyi değerlendiremedik, gerektiği gibi savunamadık. Biri oraya biri buraya çekmek olmaz.
Rumların ta eskiden beri günümüze kadar olan süreçte devamlı aşırı derecede silahlanmasına, şimdilerde İsrail’den temin edilen ‘demir kubbe’ hava savunma sistemini kurmasına kadar varan silahlanma yarışına karşı da büyük tepki vermeliyiz hep birlikte. Ulusal Davamızı içte şimdiki gibi bölük pörçük halde sürdürmeye devam edersek, yanı başımızda olanca şiddetiyle süren savaşları dikkate almaz isek bu günleri arayacağız diye düşünürüm. Yurtta Barış Dünyada Barış.