Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkan Yardımcısı Nevzat Özkunt, Türk Lirası’ndaki değer kaybının beklendiği gibi süratlendiğini belirterek “Şimdi bir süre, daha yüksek kur, daha yüksek faiz ve daha yüksek enflasyon dönemine girileceği gerçeğiyle karşı karşıyayız” dedi.
Sosyal medya hesabından açıklama yapan Özkunt, hükümetin temel gıda ürünlerinin kontrol ve denetim altına alınmasını, kiralarda düzenlemeye gidilmesini, ekonomideki gelişmeleri izlemekten ve anlamaktan aciz olduğunu savundu.
Ana muhalefet Cumhuriyetçi Türk Partisi’ni (CTP) de eleştiren Özkunt, CTP’nin “Euro’ya geçilmesine” yönelik söylemlerinin inandırıcılıktan uzak olduğunu söyledi; teknik çalışma gerektiren bu tür konuların siyasi slogan olarak kullanılmaması gerektiğini vurguladı.
Özkunt’un açıklaması şu şekilde:
“Döviz kurunun, Türkiye’deki seçimden önce rezervlerin erimesi ve hazinenin boşaltılması pahasına baskı altında tutulduğu ve olması gerekenin altında kaldığı herkesin bildiği bir durumdur.
Yüksek cari açık, düşük rezerv ve yüksek enflasyonun yaşandığı süreç sonrasında şimdi normalizasyona dönülme işaretleri veriliyor. TL’nin değer kaybı beklendiği gibi süratlendi. Şimdi bir süre, daha yüksek kur, daha yüksek faiz ve daha yüksek enflasyon dönemine girileceği gerçeği ile karşı karşıyayız.
TC’deki yeni ekonomi yönetimi ve Merkez Bankası Başkanı değişimi sonrasında ilk olarak 22 Haziran’da TCMB tarafından politika faizinin yüzde 20’lerin üzerine çıkacağı, böylelikle para sıkılaştırmasına ve ekonomik yavaşlamaya gidileceği beklentisi hakim.
Peki KKTC hükümeti ne yapıyor? Bırakınız en azından temel gıda ürünlerinin kontrol ve denetim altına alınmasını, kiralarda bir düzenlemeye gidilmesini, ekonomideki gelişmeleri izlemekten ve anlamaktan aciz bir hükümet ile karşı karşıyayız.
Ana muhalefetin ise, seçimlik bir sloganın ötesine gitmeyen ‘EUR’ya geçmeliyiz’ söylemi inandırıcılıktan uzaktır. Öncelikle İRADE sorunumuz olduğu idrak edilmelidir. Kurumlarımızı biz yöneteceğiz, Merkez Bankası başkanını biz atayacağız, öncelikle kayıt dışının üzerine gidip üretimi ve hizmetleri artırıp kendi kendine yeten bir ekonomi oluşturacağız, diyemiyorsanız, ‘EUR’ya geçme’ söylemi havada kalır.
Artık hayal satma dönemi sona ermelidir. Seçim kazanma bir amaç olmaktan çıkarılıp, toplumun önüne neyi, nasıl ve ne zaman yapacağımız tüm detayları ve plan program yaparak konmalıdır. Teknik çalışma gerektiren bu tür konular gereği yapılmadan siyasi slogan olarak kullanılmamalıdır.”