‘Ölümlü iş kazası” kader değil ihmallerin sonucudur…

Abone Ol

Hep söylüyorum, bu ülkede insan yaşamının değeri yok.

   Devletimiz “insan odaklı” bir yapıya sahip değil…

   Tam tersine neredeyse hemen her şey insan yaşamını tehdit ediyor, trafikten, çevreye, çalışma yaşamına kadar…

   O kadar çok şey hayatımız için risk taşıyor ki zaman zaman rastgele yaşıyormuşsunuz hissine kapılıyorsunuz.

   Trafik kazasında ölebilirsiniz, çevresel etkilerle kanser olabilirsiniz, ülkedeki sorunlardan kaynaklı stresten dolayı birçok hastalığa yakalanabilirsiniz, kalp ve damar hastalıkları tehdidi altındasınız ve hiçbir şeyiniz yok zannederken “ani ölümden” gidebilirsiniz ya da işyerinizde bir kaza kurbanı olabilirsiniz. “Ne basit ölüm” deniyor bazen. Basit ölüm yoktur, basit gibi görünen ölüm için büyük ihmaller vardır…  

   İşyerleri, emekçilere mezar oluyor, bugün iki emekçiye olduğu gibi…

   Bir sitede, yer altında 3 metre derinlikte bulunan kirli su atık toplama havuzu içerisine giren, orada çalışma yapan iki kişi,  havuz ve koridor içerisinde biriken gazlardan dolayı zehirlenerek yaşamını yitirdi.

   Bu insanları o havuzun içine sokanların, böyle bir tehlike olduğunu bilmesi gerekmez miydi?

   Gerekirdi ama işi şansa bıraktılar, sanki de aşağıya gönderdikleri insan değil de robottur.

   Bir iş kazası… Her gün olan çok sayıdaki iş kazası gibi...

   Birçok iş kazası meydana geliyor ama ölüm olunca duyuyoruz.

   Mesela Mağusa Limanı’nda geçen hafta 2 metre yükseklikten bir konteyner yere düşmüş. Eğer altında insan olsa feci bir ölüm olacaktı. Neyse ki orada insan yoktu ve ölmedi ama bu büyük kaza sorgulanmalı ve bir insan ölmüş gibi sebep olan veya olanlar cezalandırılmalıdır. Çünkü oradan ders alınmayacak ve başka bir zaman aynı ihmalle insan da ölecektir.   

   Bütün kronik sorunlarımız gibi “iş kazalarına” da çare bulamıyoruz.

   Yıllardır iş kazaları konuşuluyor, neler yapılabileceği üzerinde duruluyor ama hiçbir şey değişmiyor.

   Her yıl iş kazalarındaki ölümlerin istatistiği üzerinden değerlendirmeler yapmak yeterli değil, gerçekten bu kazaları önlemeye niyetimizin olması lazım.

   Mevcut yasaları bile uygulayabilsek iş kazalarını önleyebiliriz.

   Ancak yasaları uygulayamıyoruz, ölümlü kaza ihmalleri gerçek anlamda cezalandırılmıyor.

   Birçok işveren için ülkemizde iş kazası veya ölümlü iş kazası bir anlam ifade etmiyor.

   Ölümlü iş kazası olduğunda başının yanmayacağını, işletmesinin çok ciddi cezalar almayacağını, örneğin kapanmayacağını, ya da kendisinin hapsolmayacağını biliyor.

    İş kazaları karşısında verilecek cezalar caydırıcı olmadığı sürece insanlar ölmeye devam edecek.

     Dikkat ediyor musunuz, son zamanlarda iş kazalarında hayatını kaybedenler, ülkemizde çalışan yabancılar…

     Dünyanın bir ucundan bu ülkeye para kazanmak için gelen, en ağır şartlarda çalışan insanlar patır patır ölüyor ve kimsenin de umuru olmuyor.

     Ölen yabancı değilse, yerli halktansa kamuoyunda sesler yükseliyor, gariban yabancılar öldüğünde “vah vah” deniyor ama hemen unutuluyor.

     Sanki “yabancı işçiler ölse de olur” gibi bir mantık var.

     Halbuki kim isterse olsun, ölen insandır… Onlarınki de candır, onların da aileleri vardır, o aileleri, çocukları için başka bir coğrafyaya çalışmaya geliyorlar.

     KKTC devleti ülkemize gelen turistin de öğrencinin de işçinin de yaşam güvenliğini sağlamak zorundadır.

     Böyle diyorum ama devlet ne kendi vatandaşını ne de yabancıları koruyabiliyor.

     Hem trafikteki hem çalışma yaşamındaki kazalarda son zamanlarda daha çok yabancıların hayatını kaybediyor olması, o kişilerin bu ülkeye yeterince adapte olamadığını, gerekli eğitimlerden geçmediğini gösteriyor.

     “Her gelen yabancı her işi yapabilir” gibi bir anlayış gelişti ama öyle olmuyor işte. Yeterince eğitim almamış o işte uzmanlaşmamış kişi adeta ölümle dans ediyor ve gördüğünüz gibi ölüyorlar da…   

    En zor şartlarda çalışan bu insanların bu şekilde patır patır ölmesi bir insanlık ayıbıdır.

    Kimisi bu ülkede kaçağa düşürülüyor, yıllarca kaçak yaşıyor, kaçak çalışıyor…

    Kimisi buralara getirilip perişan ediliyor, resmen suça sürükleniyor.  

    İşte kimisi de “ekmek parası kazanayım” derken iş kazalarında hayatını kaybediyor.

    İş kazası kader değil ihmal sonucudur ve hiçbir şeyi değiştirmeden, aynı anlayışla devam edildikçe iş kazaları bitmeyecek.

   Şimdi bu konunun uzmanları medyada değerlendirme yapacak, önerilerini yineleyecekler, ölüm istatistikleri verilecek, durumun vahameti anlatılacak ama değişen bir şey olmayacak.

    Nasıl olsa KKTC’de hayat, değişmeyen ve ders alınmayan kötü olayların tekrarı şeklinde seyrediyor.

    İş kazalarına bakacak bir bakanlık var, daire var, yasa var, tüzük var ama tedbir yok, caydırıcı ceza yok, bu ihmallere bir son vermek için çalışma yok, niyet yok…

     Konuşuyor, konuşuyor yine başa geliyoruz, hiçbir şey değişmiyor.

     Kahredici ölümcül bir tekrarın içinde debelenip gidiyoruz…

{ "vars": { "account": "G-4YY0F4F3S9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-1E4JSD5JXZ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }