Günümüzde gündemi meşgul edecek şekilde ‘Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı (2024-2028)’ için çalışmalara başlandığı bilinmektedir. Öncelikle bu çalışmalara karşılık beklemeden katkı koyan tüm uzman ve akademisyenleri yürekten kutlamak istiyorum. Dolayısıyla, teorik anlamda yapacağım eleştirilerle bu plana katkı koymaya çalışan değerli kişilerin emeğini önemsizleştirmeyi asla düşünmemekteyim.
Başbakanın önünde son derece çetin kurultay ve hükümet başarısı süreçleri olduğundan 26 yıl aradan sonra Kalkınma Planı yapma girişimi ile siyasi getiri elde etme hedefini doğal karşılıyorum.
Üzülerek belirtmek isterim ki; mevcut hükümetin yaptığı gibi sırf planlama yapmak için plan yapılmaz. Adeta yeni bir inşaat gibi planlama da altyapıya ve ön koşulların sağlanmasına ihtiyaç duymaktadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki; kalkınma planlarının ekonomik büyümeden ibaret olmadığını idrak etmek ve bu konuda teknik açıdan elzem olan bilgi ve deneyime mücehhez uzmanların öncülüğünde bu planları hazırlamak gerekmektedir.
Kalkınma, bir ülkenin milli gelir düzeyindeki sürekli artışa paralel olarak iktisadi, sosyal ve politik yapısında değişimleri içeren bir süreç olarak nitelenir. Diğer bir deyişle kalkınmanın asıl gayesi, bir toplumdaki farklı alanların, bireylerin ve toplumların yaşam koşullarını daha gelişmiş, müreffeh bir konuma gelmesini içerir. Bu çerçevede, Kalkınma üç temel unsurdan oluşmaktadır. Bunlar; ekonomik kalkınma, sosyal kalkınma ve insanı kalkınmadır.
Kalkınmayı belirleyen unsurlar veya ekonomik kalkınma yönünden mühim olan faktörler sırasıyla doğal kaynak ve sermaye birikim miktarları, teknoloji düzeyi ve nüfus artış hızıdır.
Ekonomik kalkınma söz konusu olduğunda, nüfus artışı ve planlaması, her zaman ana faktör olarak karşımıza çıkmaktadır.
Günümüzde dünya nüfusu hızlı bir şekilde artmaktadır. Buna karşın kaynakların, artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde artırılamaması durumunda bireylerin hayat standartları ve ülkelerin refah düzeyi olumsuz etkilenecektir. Dolayısıyla, kalkınma planlarının odağında insan ve insanın yaşam kalitesi ile refahı yattığına göre kalkınma planını hazırlamak için olmazsa olmaz verilerin başında nüfus politikası, gelecekte öngörülen nüfusun demografik yapısı ve bölgesel dağılımı gelmektedir. Bu veriler sadece kalkınma planları için değil imar ve fiziki planlar için de mutlaka gereklidir.
Bilindiği gibi; nüfus artışına neden olan faktörler doğum, ölüm ve net göç oranı olarak karşımıza çıkmaktadır.
KKTC’de nüfus politikası vatandaşlık politikasından da ayrı düşünülemez.
Sonuç olarak; nüfusu bilinmeyen veya söylenemeyen dolayısıyla nüfus politikasını ve kalkınma ile ilgili diğer göstergeleri dikkate almadan hazırlanan çalışmaya Kalkınma Planı değil olsa olsa dilek, temenni ve hatta hayallerden oluşan resmî belge denebilir.