Avrupa Parlamentosu Üyesi Prof. Dr. Niyazi Kızılyürek, karma evliliklerden doğan çocukların vatandaşlık hakkı için Kıbrıs Rum toplumunu aydınlatmaya devam ediyor. Kızılyürek, Kıbrıs Rum medyasında yayınladığı makaleler ve röportajlarla Kıbrıs Rum tarafının tutumuna karşı tezler ileri sürüyor. Kızılyürek son olarak Politis Radyosuna verdiği mülakatta ve Kıbrıs Rum basınına yazdığı yazılarda konu ile ilgili aşağıdaki görüşlere yer verdi: “Kıbrıs Cumhuriyeti, 2007 yılında Nüfus Kayıt Yasası'nda bir revizyon yaparak karma evliliklerden doğan çocukların vatandaşlık hakkını engelliyor. Bu kanun değişikliğine göre, ebeveynlerinden birinin Kıbrıs'a girişinin veya ikametinin yasadışı olduğu durumlarda, Bakanlar Kurulu, Kıbrıs vatandaşlığı vermekten imtina edebilir. Vatandaşlık hakkı için belirlenen şartlar şunlardır: Söz konusu kişi 20 Temmuz 1974’ten önce dünyaya gelmiş olmalıdır. Yabancı ebeveyn Türk vatandaşı olmamalıdır. Ebeveynlerin evliliği herhangi bir zamanda yurtdışında veya 10 Temmuz 1974 tarihinden önce Kıbrıs'ta gerçekleşmiş olmalıdır. Başvuru sahibinin Kıbrıslı Türk babasının/annesinin 1974 olaylarından bağımsız olarak bir Türk vatandaşı ile ilişkisi olması (Kıbrıs dışında eğitim veya iş nedeniyle). Ebeveynlerin karma Pile köyünde ikamet etmesi. Vatandaşlığa başvuranların yukarıdaki kriterlerden birini karşılamakla mükelleftirler deniyor. -Oysa Kıbrıs vatandaşlarının çocukları, ebeveynlerinin kiminle nerede evlendiğine, kiminle nerede çocuk yaptığına bakılmaksızın Kıbrıs vatandaşlığı hakkına sahiptirler. Bu hak, doğum yerine ve zamanına göre ihlal edilebilen bir hak değildir. Çünkü, Kıbrıs vatandaşlığı hakkı, toprak hukukundan (jus soli) değil, kan hukukundan (jus sanguinis) kaynaklanmaktadır. -Yasanın kabul edilemez şartlar içerdiği açıktır. Örneğin, ebeveynin Türk vatandaşı olması durumunda vatandaşlık hakkını ortadan kaldırmaktadır ki, bu uygulama, Irkçılık ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Avrupa Komisyonu'nun (ECRI) sırasıyla 2006 ve 2011 yıllarındaki üçüncü ve dördüncü raporlarında tespit ettiği gibi, Kıbrıs vatandaşlarının Türk vatandaşlarıyla evlenmelerine yasal engeller getirmektedir. -ECRI, raprlarındada "çözülmemiş bir siyasi anlaşmazlığın ve ebeveynlerden birinin uyruğuna dayalı ayrımcılığın bedelini çocukların ödüyor olmasından özellikle endişe duymaktadır" deniliyor. -Günümüzde pek çok çocuk geleneksel evlilikler dışında doğmaktadır. Yani, vatandaşlık kazanmak için evlilik zorunlu değildir. Yasa, bu gerçeği görmezlikten geliyor... -Kıbrıs vatandaşlığından mahrum bırakılma, otomatik olarak AB vatandaşlığından mahrum bırakılma anlamına gelmektedir. Çünkü, Kıbrıslı Türklerin AB üyesi bir devletten alabilecekleri tek vatandaşlık, Kıbrıs vatandaşlığıdır. Komisyon Üyesi Reynders'in soru önergemize verdiği yanıtta atıfta bulunduğu Avrupa Adalet Divanı'nın 'Tjebbes' davasındaki kararı, bu konuda oldukça aydınlatıcıdır. Divan, bir Üye Devletin vatandaşlığını kaybetmekle, ilgili kişilerin Avrupa vatandaşlığını kaybetmekle karşı karşıya kaldıklarını, bunun da Avrupa Birliği Hukukunun kapsamına girdiğini belirtmektedir. (Tjebbes davası, paragraf 32). -Adanın kuzeyinde karma evliliklerden doğan Kıbrıslı Türklerin vatandaşlık haklarının engellenmesiyle birçok insan vatansızlığa itilmektedir. Oysa insanları vatansızlığa itmek hem Avrupa hukuku, hem de uluslararası hukuk tarafından yasaklanmıştır. -İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 15. Maddesi herkesin bir vatandaşlık hakkına sahip olduğunu ve hiç kimsenin vatandaşlık ve vatandaşlık değiştirme hakkından keyfi olarak mahrum bırakılamayacağını açıkça belirtmektedir. -İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi Kıbrıs Cumhuriyeti'ni de bağlar. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Avrupa Konseyi Vatandaşlık Sözleşmesi'ni imzalamamış olması durumu değiştirmez. Çünkü, vatandaşlıktan mahrum bırakma, hem AB'nin İşleyişine Dair Antlaşma, hem de uluslararası hukuk açısından kabul edilmezdir. -Kıbrıs Cumhuriyeti Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs vatandaşlığına başvurularını gerektiği biçimde ele almıyor, zamanında değerlendirmiyor, bazen de hiç cevap vermiyor. Bu durum, Kıbrılı Rum Ombudsman Elise Savvidou tarafından 2011 ve 2015 yıllarında hazırlanan raporlarda açıkça ifade edilmiştir. 2011 yılının Ombudsman raporunda, Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs vatandaşlığı için yaptıkları başvuruların Nüfus ve Muhaceret Dairesi tarafından ele alınmasının aksatıldığı vurgulanmaktadır ve Nüfus ve Muhaceret Dairesi'nden onay prosedürlerinin tamamlanmasının veya kriterleri karşılamayan başvuru sahiplerinin bilgilendirilmesinin sağlaması istenmektedir. 2015 Raporu ise, bu konunun ele alınmasına yönelik “irade ve kararlılık eksikliğine” dikkat çekmektedir ve "bu durumdan etkilenen kişilerin, kökenleri nedeniyle ayrımcılığa uğradıkları” belirtilmektedir (16.paragraf, 2015 Raporu). -Görüleceği gibi, karma evliliklerden doğan Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs vatandaşlığı hakkından mahrum bırakılmaları, hem Kıbrıs anayasasını, hem de uluslararası hukuku çiğneme anlamına geliyor. Bu durum, AB hukuku açısından da kabul edilmezdir.”