Mehmet Hasgüler’le ilgili bana sorulan sorular üzerine bir yazı…

Abone Ol

  Eski YÖDAK Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Hasgüler, Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi soruşturmaları çerçevesinde tutuklanınca onlarca kişi beni aradı, telefonlarım susmak bilmedi.

  Hasgüler, gazetemizde köşe yazarlığı yapmasının yanı sıra 40 yıla yakın bir süredir arkadaşımdır.

  Çalıştığım son üç kurumda köşe yazarlığı yaptı, Kıbrıs TV’de üç yılı aşkın süre birlikte program yaptık.

  İnsanlar yakın arkadaş olduğumuzu bildiği için telefonlara sarlıyor, en çok da “Yapmış mıdır sence?” diye soruyorlar bana.

  Cevap bekliyorlar… İnsan ne diyebilir ki böyle bir durumda?

  Yaptığına inanmıyorum, konduramıyorum, yapmaz diye düşünüyorum.

  Yolsuzluklarla, usulsüzlüklerle savaştı hep…

   Akademik makalelerde, tezlerde ve kitaplarda intihale hep karşı durdu, diplomaların, transkriptlerin peşine düştü, işini gücünü bıraktı usulsüzlükleri mesele etti.

  Savaş verdiği şeylerin benzerini kendisi mi yaptı? Neden yapsın?

  Mehmet zor adamdır, sevmezseniz ona katlanmak kolay değildir, ilginç fikirleri vardır (zaten birçok insan onu ilginç ya da tuhaf bulur), heyecanla savunduğu bir işten, bir projeden pat diye vazgeçebilir, size göre önemsiz bir konu ona göre dünyanın en önemli meselesi olabilir, bazı konularda takıntı yapar, takılıp orada kalabilir, istediği şeyin anında olmasında ısrar eder, acelecidir, sinirlenince sizi kıracak sözler edebilir.

    Ancak iyi insandır, iyi bir arkadaştır, akıllıdır, kültürlüdür, araştırmacıdır, iyi bir akademisyendir, iyi bir yazardır, kitapları Türkiye’de hep ilgi gördü, iyi sattı, defalarca baskı yaptı, kitap kurdudur, deli gibi kitap okur, sahaflardan bile eski kitaplar toplar, Türkiye’de birçok üniversite ve kurumda defalarca konferanslar verdi, tarihi ve Kıbrıs tarihini çok iyi bilir…

    Kariyerini ve de aslında her şeyini böyle bir hatayla çöpe atmaz diye düşünüyorum.

    Mahkeme avlusunda onu kelepçeli ve polisler eşliğinde yürürken görmek beni üzdü.

    Ailesinin perişan hali başka bir üzüntü verici durumdu, o insanlarla karşı karşıya kaldığımda ne diyeceğimi bilemedim, “geçmiş olsun” sözleri dökülebildi dudaklarımdan.   

    Arkadaşım olduğu için duygusal düşünüyor ya da davranıyor, o nedenle konduramıyor olabilirim.

    Önümüze somut deliller koymadan da inanmayacağız.

    Yani bir kâğıdın üzerinde “Hasgüler’e verilecek para” yazılmış, rakam da varmış…

    İyi hoş da bir kâğıdın üzerinde “para verilecek” yazınca bu bir belge mi sayılıyor?

    Yani şimdi bir yerde herhangi birisi için “rüşvet için ayrılan para” diye bir not yazarsa, o kişi o rüşveti almış mı sayılıyor?

    Böyle bir kâğıt parçası hazırlayıp komplo kurulmadığını nereden bileceğiz?

    “Ben yandım, başkaları da yansın” operasyonu ya da kurgusu olamaz mı?

    O kâğıt sayfasında Mehmet’in adı bile tam yazılmamış, Mehmet Hasgü yazmışlar…

    İlk duruşmayı izledim, avukat da polise benzeri soruları yöneltti, sıkıştırdı…

    Polis yalnızca o kâğıtta yazılanların olmadığını, Mehmet’e parayı veren kişinin konuştuğunu, yazışmalar da olduğunu iddia etti.

    Kimmiş bu parayı veren kişi? Açıklanacak mı? Yazışmalar varmış ‘e- mail’ olarak, o yazışmalarda ne yazılmış, insan merak ediyor.

    Maşallah bu üniversitenin muhasebesi verilen rüşvetin de kaydını mı tutmuş?

    Rüşvetin muhasebe kayıtlarında tutulduğunu ilk kez bu olayda duyuyorum, bir kere rüşvet olayının ruhuna ters bir durum ama bu üniversite böyle yapmış, başkalarının bulup, delil olarak kullanacağı bir şekilde, “şuna, şuna, şuna rüşvet verdik” diye kayıt tutmuşlar…

    Aklım almıyor gerçekten… Rüşvet alan suçlu da veren suçsuz mu?

    Kim talimat vermiş rüşvet verilmesine? O rüşveti götürüp de veren şimdi tanık olmuş, bir tür gizli tanık.

    Peki rüşvete aracı olmak suç değil mi?

    Kendisini rüşvete karıştıran patronlarına neden karşı çıkmamış bu gizli tanık, neden gidip polise ihbar etmemiş?

    “Ben personelim, patron kime ‘git para ver’ derse gider veririm” mi diyecek?

    Anlatılanlar, bu kadar aptalca ve sıradan bir filmde, en kalitesiz dizide bile olmayacak, aklın ermeyeceği bir kurgu gibi adeta.

    Belgelerle dolu bir rüşvet gelişmesi ha?

    Bir kâğıt üzerinde, bir ajandada, bir not defterinde rüşvet verilecek kişi ismi olacak ve o kişi rüşvet almış olacak ha?

     Sanki bir komplo var burada, bu işlere karşı mücadele eden kişiyi o çirkefe batırma, itibarını zedeleme operasyonu sanki.

     Eğer bunların hepsi gerçekse, polisin anlattıklarının hepsi olmuşsa, ortada yolsuzluk yanında büyük bir aptallık da var anlaşılan, inanılmaz bir akılsızlık ya da akıl tutulması var…

     Bu üniversitede yasadışı iş yapanlar kendini kaybetmiş ve hiç ortaya çıkmayacak gibi düşünülmüş anlaşılan ya da ne bileyim, herkesin haberi vardı da büyük çıkar çatışması oldu, her şey ortaya döküldü.

     Olan biten bana tuhaf geldi, kötü bir kurgu gibi sanki, insanın aklı almıyor.

     Bir de sahte diploma alanları bir tarafa bırakıp rüşvet olayına ağırlık vermiş polis?

     Neden? Oradaki meşhur ve deprem yaratacak kişileri açıklamamak için mi?

     Açıklanmayacak mı diğer sahte diploma alanlar, bu kadarla mı kalacak bu soruşturma?

     Ancak ben yanılıyorsam, ben duygusal davranıyorsam, Mehmet için mahkemeye sunulan emareler yargıcı ve bizi ikna ederse özür dilerim tabii ki…

     Çıkar özür diler, “böyle düşünmüşüm ama yanılmışım” derim, niye demeyim ki?

     Ancak şu an inanasım gelmiyor, şüphelerim var…

     Ne olur artık bana bu konuda soru sormayın, bakın sormayasınız diye yazı bile yazdım…

{ "vars": { "account": "G-4YY0F4F3S9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-1E4JSD5JXZ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }