Özveri varsa, sabırla sonucunu bekleyebilirim. Yukarıda saydıklarım alkışı hak etti. ‘Eleştirmek yerine değiştirmek’ sözünden hareketle, çadır fikrinin Karakol İlkokulu için en iyi çözüm olup olmayacağını yerinde gözlemleyeceğiz. Ben 5 dakikalık deneyimime dayanarak, çadırın içinin sıcak, gündüz içerisinde lambaların yanmasına rağmen loş ve lastik kokusunun rahatsız edici olduğunu söyleyebilirim. Sıcaklık 1-2 derece artarsa veya yağmur yağarsa farklı sorunlar da ortaya çıkabilir. Herkesin 5 dakikasını ayırarak çadırın içinde vakit geçirmeyi deneyimlemesi yerinde karar olabilir.
Eleştiri kısmına gelince iki gün önce Bakanlar Kurulu kararı ile 229 bin 995 TL izaz ikram kaleminden ödeme yapıldı. Türkiye’den gelen heyetin masrafını karşıladık. Kısacası kaynak var aslında, sorumsuzca harcamalar olmasa; çadır yerine prefabrik sınıf tercih edilebilirdi. İnşaat Mühendisleri Odası ‘daha çok çadır okul olabilir’ diyor, bunun Türkçe meali bilinenden daha fazla okulun binası sorunlu. 160 okulda 750 bina var. 147 bin metre kare.
Özetle daha çok okulda farklı sorunlar olabilir. Sorunları genel değil, her okulun imkanları ölçüsünde çözebiliriz. Diğer bir nokta özel bir dönemden geçiyoruz. Böyle bir dönemde aynı eğitim/öğretim programı ile devam edemeyiz. Öğretim programlarının % 70’i akademik, % 30 görsel/işitsel ve psiko-motor becerisi üzerinedir. Bir kısım derslikleri kullanılabilen, halı sahası, açık alanı, basketbol sahası, çocuk parkı, tarım alanı ve branş odaları olan okullarda öğretim programlarının %50-%50 dengelenmesi halinde geçici çözüm bulunabilir. Burada Eğitim Bakanlığı’na düşen görev merkeziyetçi anlayışından vazgeçip, okulların süreci organize etmesine fırsat yaratmaktır.”