Çoğu insan KKTC bütçesindeki açığın büyüklüğünü, daha az sayıdaki uzman ise bütçenin bozuk yapısını konuşuyor.
Bunlar elbette konuşulması, tartışılması ve gereğinin yapılması gereken konular.
Hele, bütçenin yıllardır kronik hale gelen ve aslında personel bütçesi niteliğindeki bozuk yapısı, üstünde durulması ve yapısal reformla değiştirilmesi gereken çok önemli bir konu.
Ancak, bütçenin reform gerektiren çarpık yapısı, reel ekonomik sektördeki SOS sinyallerini görmeyi de engellememeli. Çok kabaca, KKTC ekonomisinin yüksek öğretim, turizm, inşaat ve tarım gibi taşıyıcı sütunlarında son yıllarda ciddi zayıflamalar oluşmuş durumdadır.
Örneğin, turizmle birlikte cari açığı kapatıp dış ödemeleri dengede tutan, pek çok sektöre katkı sağlayan yüksek öğretimde aktif öğrenci sayısı son yıllarda reel olarak artmıyor. Üçüncü dünyadan gelen öğrenci sayısı azalırken, Türkiye’den gelen öğrenci sayısında da anlamlı bir artış yok.
Bunun başlıca iki nedeni var: Birincisi ülke çok pahalılaşmış durumda. Bir kap çorbanın 150 TL’yi aştığı bir ülkenin öğrenci için cazip olmayacağını aklı başında herkesin görmesi gerekir. Bu pahalılığa, sahte diploma gibi bir kepazeliğin eklenmesi de yüksek öğretimin ciddi sorunlarına bir yenisini eklemiş durumda.
Cari açığı kapatıp ödemeler dengesini regüle eden, ekonominin bütününe lokomotiflik yapabilecek turizmin de bin bir türlü sorun içerisinde olduğu sır değil.
Mal ihracatının elli yıldır taşıyıcı sektörü niteliğindeki narenciyenin durumu da yukarıdaki sektörlerden farklı değil. Geçen yıl ürünün büyük kısmı dalda kalırken, şu ana dek çoktan toplanması gereken bu yılki limon ve greyfurt ürünü de hala dalında duruyor.
Ülkeye sıcak para getiren ve son yılların yıldızı olan inşaat sektöründe de durum farklı değil. Hatta bu sektör, hükumetin, neyi niçin yaptıklarını kendilerinin de anlayıp izah edemedikleri bir yasa ile sıfır noktasına getirilmiş durumda.
Bütçede öngördükleri miktarı toplayıp maaş ödemek için zam yapan, sinekten yağ çıkarıp mucizeler peşinde olanlar reel sektörü canlandırmak için de çabasalar yararlı olacak.
Hükümet edenlerin, yıllardır sahip oldukları paradigma ile maliyeye odaklanması anlaşılır bir şeydir.
Anlaşılmayan şey ise, mevcut paradigmanın çoktan iflas ettiğinin anlaşılamamasıdır. Çünkü binbir güçlükle maliye hallolsa da, reel sektör canlanmadığı sürece ekonomi ayağa kalkamayacaktır.