Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Genel Sekreteri Burak Maviş, ülkede tartışma haline gelen ders kitapları hakkında açıklamada bulunarak, “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” kitaplarında yönlendirme, manipülasyon, duygusal istismar ve görmezden gelme olduğunu söyledi.
Konuyla ilgili yazılı bir açıklamada bulunan Maviş, Kıbrıslı Türk Toplumu’nun din algısına, toplumsal yaşama kültürel bir müdahale söz konusu olduğunu vurguladı.
Maviş, “Din kültürü dersiyle Sünni İslam inancının öğretiminden vazgeçilmeli, dersin içeriği, dersin başlığının çağrıştırdığı şekilde dinler tarihi ve kültürünü kapsayacak şekilde seçmeli ders anlayışı ile yeniden düzenlenmelidir” dedi.
Açıklama şu şekilde:
‘Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi’ kitaplarında,
YÖNLENDİRME, MANİPÜLASYON, DUYGUSAL İSTİSMAR VE GÖRMEZDEN GELME VAR
Geçtiğimiz yıl yayınlanan ‘Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi’ ders kitabı içerisinde insan hakları, yerel/evrensel/biz/ötekiler, demokrasi/laiklik, cinsiyet, anlam hatası ve çocuğa görelik gibi alanlarda sorunlu örnekler yanında ‘görmezden gelme’ veya ‘ötekileştirme’ de gözlenmekteydi.
Bu yıl güncellenen ve değiştirilen kitaplarda ise bu sorunlar derinleşmiştir. Bunun yanında çocukta olumsuz izler bırakacak manipülasyon, yönlendirme, ihmal ve duygusal istismar içeren görseller kitaplara eklenmiş, eğitim/kültür bilgisi açısından ise yerellik, çocuğa görelik, uzaktan yakına ilkesi dikkate alınmamış; yansızlık, ayrımcılık, din ve vicdan hürriyeti ile ilgili yasal mevzuat ile sorunlar oluşturmuştur. Kıbrıslı Türk Toplumu’nun din algısına, toplumsal yaşama kültürel bir müdahale söz konusudur.
Sorunlu eski kitaplar ile sorunları derinleşmiş yeni kitaplar arasında gözle görülür farklar ise;
1- Kitaplarda yönlendirme ve manipülasyon yapılmaktadır.
Hazırlanan kitaplar gerçeğin çarpıtılarak, mantıksızlaştırılarak, abartılarak, farklı yorumlayarak veya gizleyerek, manipülatörlerin dini beklentilerini, bağnazlığını ve aşırılığını gerçekleştirmek için birer araçtır. Kitaplardaki bilgiler çocuklara düşünmek veya değerlendirmek için ihtiyaç duyduğu zamanı tanımadığı gibi, karşısındakine de istediğini elde etme şansını artırır. Sorgulama, seçme, geliştirme yeteneğini kısıtladığı ve tek bir gerçeğe sualsiz inanç beklenildiği ve bu dini beklentiyi yerine getirmesi gerektiği yönde bir birey olma / yetişkin olma yolculuğuna direktif olarak yol açtığı fikri ile duygusal manipülasyon olarak mantıkta uyuşmaktadır. Kitaplardan soru cevap kısmı kaldırılarak çocuklara açık bir duygusal manipülasyon empoze edilmektedir.
2- Duygusal istismar içeren görseller ve dogmatik bilgiler kitaplara yerleştirilmiştir.
Çocuklar 12 yaşa kadar görsel öğrenme ile öğrendikleri bilgileri pekiştirirler. Çünkü 12 yaşa kadar bilgi, gözlem ve deneme yanılma ile kavramsallaştırılır. 12 yaş sonrası düşünme ve sorgulama dönemidir. O yüzden küçük yaş gruplarına din eğitimi öğretim değil, dogmatik dayatmadır.
3-. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisinde sınırlı kapsamda olan diğer dinler kitaplardan çıkarılmıştır.
Tüm dinlerin ve inançların anlatılması ile bireyler kendilerine yakın bulduğu inancı seçerler. Bunun içinde önce tüm dinleri ve inançları bilmek gerekir. Tek başına din dersini tek bir din üzerinden anlatmak, dayatma ve yönlendirme olur. Bu eğitim ilkelerine terstir. Çocukların bilgi/gerçeklik edinme gereksinimleri ve ihtiyaçları vardır.
4- Evrensel ilkelere ve Anayasa’ya aykırılık vardır.
Güncellenen kitapların Anayasa’nın Eşitlik (Madde 8 ), Temel Hakların Niteliği ve Korunması (Madde 10), Vicdan ve Din Özgürlüğü (Madde 23), Öğrenim ve Eğitim Hakkı (Madde 59)’na ters düştüğü gibi, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’ne, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi’ne ve Avrupa Konseyi Demokratik Yurttaşlık ve İnsan Hakları Eğitimi Bildirgesi ile uyuşmazlıkta vardır.
Ne öneriyoruz?
Her türlü eğitim, insan kişiliğinin tam geliştirilmesine, insan haklarına ve temel özgürlüklere saygıyı güçlendirmeye yönelik olmalıdır. Eğitim, bütün uluslar, ırklar ve dinsel gruplar arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu yerleştirmelidir.
Somut işlemler döneminde olan çocukların soyut ifadeler içeren bilgiler buluşması çocuk pedagojisine aykırıdır. Bu dönemde soyut ifadelerden kaçınılması ve korku, şiddet, kaygı içeren birçok ifadeden uzak durulması gereklidir.
İnançların bilimsel bilgi gibi aktarılması ve felsefe dersi ile birlikte verilmesi çocuğun ‘sorgulama’ yeteneğini geliştirecektir.
Çeşitli türden dinsel ya da dinsel olmayan inançların bilgi gibi aktarılmasından kaçınılmalıdır. Verilecek din eğitimi inançlar ve kültürler arası anlayışın geliştirilmesine ön ayak olmalıdır.
Farklı dini topluluklara birbirlerini tanımaları ve uyum içinde yaşamaları, korku ve önyargılardan kurtulmaları konusunda destek vermelidir.
Dönemin Yüksek Denetim Denetçisi Emine Dizdarlı, “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersi ile ilgili yayınladığı raporunda, müfredatın Anayasa’ya aykırı olduğunu, okullarda sadece Hanefi-Sunni mezhebi dersleri verildiğini vurgulayarak, derste kullanılan kitabın Türkiye’den geldiğini ve “ Devlet, eğitim ve öğretim alanında yükleneceği görevleri yerine getirilmesinde, ana ve babanın dini ve felsefi inançlarına göre yapılmasını sağlama haklarına saygı gösterir” ilkesinin Türkiye tarafından ihlal edildiğine karar verdiğini açıkladı. Özetle, Eğitim Sistemi, soyut işlemler dönemindeki çocukların seçme özgürlüklerine saygı göstermeli ve çocukların kendi inançları doğrultusunda ahlak ve din eğitimi görmelerini sağlamayı üstlenmelidir.
Okullarda okutulmak istenen Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Derslerinin dinler hakkında tarafsız bilgi vererek ahlaki değerleri benimsetmesi gerekirken, hazırlanan kitapların Sünni mezhebinin öğretileri olduğu saptanmıştır. ‘Din kültürü’ dersiyle Sünni İslam inancının öğretiminden vazgeçilmeli, dersin içeriği, dersin başlığının çağrıştırdığı şekilde dinler tarihi ve kültürünü kapsayacak şekilde seçmeli ders anlayışı ile yeniden düzenlenmelidir.
Tüm bunlar yapılamıyorsa, Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersinin eğitimin tüm kademelerinde zorunlu değil seçmeli ders olması için gerekli adımlar atılmalı, ilgili kitaplar okullarda kullanılmamalıdır.
Saygılarımızla”.