Kıbrıslı Türk sporcular, çeşitli spor dallarında önemli başarılar elde ediyor.
Yurt içindeki başarılardan söz etmiyorum.
KKTC sınırları dışındaki başarılara dikkat çekmek istiyorum.
Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğü nedeniyle birçok alanda olduğu gibi sporda da ciddi bir dışa açılma sorunu yaşıyoruz.
Tanınmamış KKTC’nin sporcuları, yurt dışında KKTC adına yarışamıyor, müsabakalarda yer alamıyor.
Dışa açılamamak, uluslararası organizasyonlarda yer alamamak Kıbrıslı Türk sporcular için moral ve motivasyon kırıcı bir durumdur.
Bu nedenle, yıllarca gençlerimiz yeteneklerini gösterme fırsatı bulamadı.
Ancak son yıllarda Kıbrıslı Türk gençler, yurt dışına açılabilmek, uluslararası alanda kendini gösterebilmek için iki yol kullanıyor, birisi Türkiye üzerinden, diğeri de Kıbrıs Cumhuriyeti üzerinden.
Geçmişte de bu yolları deneyen sporcularımız olmuştu ama son yıllarda bu durum artış gösterdi.
Sporcularımız Türkiye ve Kıbrıs Cumhuriyeti kapılarını kullanırken doğal olarak ortada KKTC yoktur.
Ya Türkiye takımları ve milli takımlarında yer alıyorlar ya da Kıbrıs Cumhuriyeti takımları ve milli takımlarında…
Orada artık KKTC’nin değil, Türkiye’nin veya Kıbrıs Cumhuriyeti’nin sporcusu oluveriyorlar.
Yani bu yolları seçmek bir anlamda ferdi bir kurtuluş olarak da görülebilir.
Ya KKTC’de kalacak, oradaki mevcut başarı ile yetineceksin ve yeteneklerinin körelmesine katlanacaksın ya da fırsatları ferdi de olsa kullanıp dünyaya açılacaksın.
Atletizmden, futbola, basketbola, yüzmeye, voleybola kadar birçok spor dalında çok başarılı sporcularımız var.
Onlara birilerinin; “Neden gidip de başka ülkenin milli takımında yer alıyorsun?” demeye hakkı var mı?
Bence kimsenin başarılı sporcularımıza bu soruyu sorma ve eleştirme hakkı yoktur.
Sporcularımız, Kıbrıs’taki çözümsüzlüğün sorumlusu değil mağdurudur.
Kıbrıs’ta müzakereler 1968 yılından beridir sürüyor, yani tam 55 yıl.
Kim bilir daha kaç yıl sürecek ve biz sporcularımıza “Kıbrıs Cumhuriyeti milli takımında yer alma” veya “Türkiye milli takımında yer alma” mı diyeceğiz?
Ben her ikisine de karşı değilim, nereden bir kapı bulurlarsa oradan dünyaya açılsınlar.
Bazı sağ, milliyetçi kesimler sporcularımızın Kıbrıs Cumhuriyeti takımları veya milli takımlarında yer almasına tepki gösteriyor, “Rumun adına yarışmamalı” diyor.
Kıbrıslı Türk gençler, Kıbrıs Cumhuriyeti adına oralarda yer alıyor, Rumlar için değil.
Kıbrıslı Türklerin, Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki hakları çerçevesinde, bu hakkı olduğuna ve buna tepki gösterilmemesi gerektiğine inanıyorum.
Aynı şekilde Türkiye takımları ve milli takımlarında yer alan Kıbrıslı Türkler de bazı sol kesimler tarafından eleştiriliyor.
Bence o da eleştirilmemelidir, eğer bu kapıdan girmek istiyorsa gençlerimiz, bu kapıdan uluslararası alana ulaşsın.
Bunun da eleştirilecek bir tarafı yoktur…
Gençlerimiz eğer bu iki kapı dışında başka kapılar bulabiliyorsa onları da kullansınlar.
Nitekim gurbetteki bazı vatandaşlarımız, bulundukları ülkelerde, bu şansı kullanıyor.
KKTC’yi kuranlar ve tanıtamayanlar, sporcularımızın buraya kapanıp kalmasını isteyemez.
Kıbrıslı Türk sporcuların Türkiye ve Kıbrıs Cumhuriyeti adına yarışırken elde ettiği başarılardan biz yine gururlanıyoruz, yine seviniyoruz, yine mutlu oluyoruz.
Ferdi olarak bu başarıları elde ediyorsalar da aslında çok sayıda Kıbrıslı Türkün kalbinin onlarla çarptığını onlar da hissediyor.
Bu başarılar başka sporcularımıza da şevk katıyor, onları motive ediyor ve başka başarılara da yol açıyor.
Keşke Kıbrıs’ta bir çözüm olsa, bu çözümsüzlük bir son bulsa da spor dahil birçok konuda yaşadığımız sorunlar, bu içe kapanıklık bir son bulsa.
Çözümsüzlük sürdükçe insanımız ticarette, sanatta, sporda bir şekilde dünyaya açılmanın yollarını bulacak, buluyor da…
Zor şartlarda bu yolları bulanları eleştirmek değil, takdir etmek, desteklemek, yüreklendirmek gerekir.
Kimsenin insanımızı üstü açık, duvarları olmayan hapishaneye kapatma hakkı yoktur.