Larnaka Kaza Mahkemesi’nde 2017’den beri devam eden bir dava, Kıbrıslı Türk kökenli davacıya 200 bin Euro ek tazminat kararıyla sonuçlandı.
İskele mahallesindeki dava konusu evde yüzde 50 hisse oranında hak sahibi olan davacı, 1948’de İngiltere’ye göç etmiş, sonraları uzun yıllar Ankara’da yaşamıştı.
Davacının aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) nezdinde 18163/04 numaralı başvuruyu dosyalayan ve yaklaşık 13 yıl önce Rum hükümeti ile dostane anlaşmaya varan Nezire Sofi’nin yakını olduğu belirtildi.
TAK muhabirinin davacı avukatı Murat Metin Hakkı’dan aldığı bilgiye göre, AİHM’deki Sofi davasına konu olan iki konutun biri bütünüyle merhume Sofi’ye, öteki hane de müvekkili ile müvekkilinin yakını olan Sofi’nin ortak mülkiyetinde bulunuyor.
Av. Hakkı, takriben 2010 senesinde varılan uzlaşı sonucunda her iki konutun İçişleri Bakanlığının vesayetinden serbest bırakıldığını ve Sofi’ye her iki maldaki kullanım haklarından mahrum bırakılması sonucu ciddi miktarda tazminat ödendiğini ifade etti.
“Ne var ki, tazminatın ödenmesi esnasında ikinci konutun ortak sahibi olan müvekkilim atlandı ve onun menfaatleri göz ardı edildi” diyen Hakkı, müvekkilinin 2010’dan başlayarak birçok kez Güneydeki İçişleri Bakanlığı’ndan ödeme talep ettiğini ancak ret cevabı aldıktan sonra 2017’de dava açmak zorunda kaldığını anlattı. Hakkı, güneydeki hükümetin uzun yıllar müvekkilinin alacağının da müvekkili adına Nezire Sofi’ye ödendiği savunması ve iddiasında bulunduğunu ancak davanın duruşma aşamasına gelmesiyle birlikte Başsavcılığın hata yapıldığını kabul edip tasarrufu 2010’da serbest bırakılan konutta olan hakların 1974-2009 arasındaki ihlali için tazminat ve gecikme faizi ödemeyi kabul ettiğini ve dostane çözüm önerdiğini belirtti.
Av. Murat Metin Hakkı, güneydeki Türk mallarıyla ilgili dava açan kişilerin 1974 öncesinden adadan göç etmiş ve kuzeyde eskiden Rum mülkiyetindeki taşınmazlardan hiç istifade etmemiş biri olması halinde birçok kes tazminat aldığını veya malının serbest bırakıldığını da kaydederek, özellikle Larnaka’da 2015 ve 2021’de bu iki kritere uyan başka müvekkillerinin ev veya arsalarını geri aldığını veya kamulaştırma tazminatı temin ettiğini kaydetti.
Hakkı, “halen kuzeyde yaşayan veya 1974 sonrası ada dışına çıkan ve/veya mallarına 1974 sonrasında hükümetçe el konan kişilerin durumu daha karmaşık” olduğunu belirtti. Bu durumun yakın zamanda güneyde Yüksek Anayasa Mahkemesi’ne taşındığını ve bu konunun 2024’ten itibaren AİHM gündemini de meşgul etmeye başlayabileceğini söyledi.