Kıbrıs

“Kıbrıs’ın kuzeyindeki sermaye yapısı, tamamen emeği sömürmeye dayalı"

Abone Ol

Bağımsızlık Yolu Mali Sekreteri Münür Rahvancıoğlu, Kanal SİM’de yayınlanan Damla Dabis’in sunduğu Haber Aktif programına katılarak gündemde bulunan “Asgari Ücret” konusunu değerlendirdi.

Rahvancıoğlu, hayat pahalılığının tüketilen ürünlerin halihazırda pahalı olması demek olduğuna dikkat çekerek, asgari ücretin artmasıyla pahalılığın olmadığını, tam tersi ürünler pahalılandığı için asgari ücretin arttırılması gerektiğini söyledi.

Asgari ücret tartışılmazken ve artmazken de zamların gerçekleştiğini ve enflasyonun yükseltiğini belirten Rahvancıoğlu, tam da bu yüzden enflasyona karşı alım gücümüzü korumak için asgari ücreti arttırmayı tartışıyoruz dedi.

Bir ürünün veya hizmetin ortaya çıkabilmesi için gerekli girdilerin olduğunu, bu girdilerden sadece bir kısmının işçi maaşından oluştuğunu aktaran Rahvancıoğlu, işçilerin maaşına yapılacak ücret artışı ile ürün ve hizmet ücretlerinin artacağı yaklaşımının ekonomiden anlamamazlık olduğunu belirtti.

Patron kesiminin verimlilikten anladığı, işçiyi 12 saat çalıştırmak, tuvalet molası verdirmemek, telefonu elinden almak ve oturmayı yasaklamak olduğunu vurgulayan Rahvancıoğlu, bunun kapitalizmin ilk yıllarındaki gibi olabildiğince sömürmeye dayalı bir anlayış olduğunu söyledi. Rahvancıoğlu, Kıbrıs’ın kuzeyindeki sermaye yapısını, 1800’lü yıllarda dünyanın diğer ülkelerindeki tamamen emeği sömürmeye dayalı sermaye yapısına benzettiğini söyledi.

Rahvancıoğlu, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda bulunan Metin Arhun ile tek bir konuda ortak noktaları olduğunu onun da artık asgari ücret konuşmaktan duydukları rahatsızlık olduğunu söyledi. Bu sebeple de Bağımsızlık Yolu’nun 2018’den beri asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesini, hayat pahalılığı oranında arttırılmasını ve asgari ücretlinin temsil edilmediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun lağvedilmesini savunduğunu belirtti. Bağımsızlık Yolu olarak milletvekili maaşlarının asgari ücretin 3 katını geçmemesi gerektiğini de savunduklarını söyledi.

En düşük kamu maaşının da çok yüksek bir maaş olmadığını vurgulayan Rahvancıoğlu, Bağımsızlık Yolu’nun bu öneriyi acil, ilk adım olarak önerdiğini anlattı. Bağımsızlık Yolu’nun muhalefet programında da ortaya koyduğu gibi ikinci adımın kamuculuğu güçlendirerek, insan hakkı niteliğinde olan kamusal hizmetlerin, kamu tarafından ya ücretsiz ya da cüzi ücretlerle halka sunulması olduğunu ifade etti.
 

Rahvancıoğlu, programda kktc istatistik kurumu tarafından 7 Kasım 2023 tarihinde yayınlanan Hane Halkı Bütçe Anketi raporundan bahsetti. Bu rapora göre hane halkının yaptığı en yüksel harcamanın konut, su, elektrik, gaz ve diğer yakıtlar kalemine yapıldığını, aile bütçenin %21,6’sının bu kaleme gittiğini vurguladı. İkinci sırada gıda ve alkolsüz içecekler, üçüncü sırada ise ulaştırmanın olduğunu, devamında ise eğitim ve sağlık harcamalarının geldiğini anlattı.

Rahvancıoğlu, anayasada yazdığı gibi, devletin eğitim ve sağlık için verdiği ücretsiz, kaliteli ve kamusal eğitim ve sağlık sözü tutulsa hane halkı bütçesinin 10.8’nin halkın cebinde kalacağını söyledi.

Rahvancıoğlu, Bağımsızlık Yolu’nun elektriği Kıb-Tek’ten daha pahalıya satan Aksa’nın kamulaştırılmasını, 250 kw’a kadar elektriğin de ücretsiz olması gerektiğini savunduklarını kaydetti. Kamusal toplu taşıma ve kamusal konut ile raporda bulunan hane halkının %21’lik harcama kaleminin %10’lara düşebileceğini de belirten Rahvancıoğlu, gıda harcamalarını da minimum indirmek için üretim, dağıtım ve tüketim kooperatiflerini önerdiklerini vurguladı.

Ülkede toplu taşımanın olmadığına dikkat çeken Rahvancıoğlu, seyrüsefere, ehliyete, sigortaya, araba servisine, benzene, yedek parçası lastiği darken hane halkının harcamalarının %18’nin ulaşıma gittiğini başka ülkelerde insanların ehliyet sahibi olmaya gerek duymadan öldüğünü söyledi.

Kısacası bütçemizin %70’ini, sosyal bir devlette düzgün işleyen kurumlar olsa harcamayacağımız yerlere harcıyoruz diyen Rahvancıoğlu, böylelikle hane halkında kalması gereken parayı devlet hizmet sunmadığı için sermayeye veriyoruz ifadelerini kullandı.

Sanki ödeme güçlüğü çeken işveren var ve bu işverenlerden ödeyemeyeceği ücretler talep ediliyor gibi hava yaratıldığını vurgulayan Rahvancıoğlu, güncel verilere göre 20.894 işyerinin sadece 1966 tanesi, yani %9.4’ü 10 kişiden fazla işçi çalıştırıyor dedi. Rahvancıoğlu, 10 kişi ve üzeri çalışanı olan işyerlerinde sendikasız çalıştırılmak yasaklansın denilse sadece 1966 işyerinin etkileneceğine dikkat çekti. Rahvancıoğlu, 1966 yani %9.4’lük iş yerinin, iş gücünün %73.6’sını çalıştırdığını vurguladı ve 10 kişi ve üzeri çalışanı olan işyerlerinde sendikasız çalıştırılmak yasaklandığı gün işçi sınıfının %73.6’sının fayda göreceğini ve %9.4 iş yerinin de bundan etkileneceğini belirtti.

Rahvancıoğlu esnafla sermaye kesimini kesinlikle ayrıştırmamız gerektiğini belirtti. Sermaye kesiminin parasının kat kat büyüdüğünü, parasını işi için yatırıma dönüştürmek yerine lükse yatırdığını, parasını bankalarda kuzu gibi yatırdığını söyledi. Bu küçük ultra zengin kesimin, 18928 adet 10 kişiden az çalışanı olan küçük esnafın arkasına saklandığını ifade etti.

Bir dönem devlet tarafından esnafa yapılacak yardım açıklaması sonrası, büyük patronların da yardım talebinde bulunduğunu hatırlatan Rahvancıoğlu, esas arsızlığın burada olduğunu, muazzam servetin üstünde oturdukları halde ne çalışana ne topluma dönecek bu paraları talep ettiklerini açıkladı.

Giderek eşitsizleşen bir toplum haline geldiğimize dikkat çeken Rahvancıoğlu, gelir dağılımı uçurumunun giderek arttığını, gelir adaletsizliğinin büyüdüğünü söyledi.
Devlet sürekli memura para yediriyor, sosyal hizmetlere yapılan harcama çok fazla gibi toplumda yer edinmiş bazı görüşler olduğunu belirten Rahvancıoğlu, kktc istatistik kurumunun açıkladığı verilere bakıldığında ise ultra zenginlerin devletten aldığı payın daha fazla olduğunu gördüklerini söyledi. Devlet kaynaklarını da yine ultrazenginlerin yediğini söyleyen Rahvancıoğlu, sermaye büyüyor, muazzam kar ediyor, sermaye büyüdükçe küçük esnaf daralıyor ifadelerini kullandı.

Rahvancıoğlu, sadece emekçilerin siyasetini yapan bir siyasal duruş emekçilerden yana asgari ücreti, gelir dağılımını, sosyal hakları ve sosyal devlet politikaları düzenleyebilir dedi. Meclise bakıldığında 50 milletvekilinden 21 tanesi burjuva sınıfına aittir diyen Rahvancıoğlu, 16 tanesinin büyük işyeri sahibi patron olduğunu söyledi. Ne zaman ki emekçiler meclise girip patronların karşısına çıkacak ancak o zaman emek siyasetinin konuşulmaya başlanacağını vurguladı.

{ "vars": { "account": "G-4YY0F4F3S9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-1E4JSD5JXZ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }