Karışık siyaset sarmalında nereye gidiyoruz?

Abone Ol

   Dünkü yazımda Ünal Üstel Koalisyon Hükümeti’nin seçimsiz bunalımsız bir yıldır iktidarını sürdürme başarısı göstermesinin hem kendimce hem de ülkenin siyasi rejimi yönünden değerlendirmesini yapmak gereğini duyarken dedim ki “sırrı mırrı yok! Ankara ile uyumlu ve tartışmasız bir politika izlendi.

   Yavru vatan anavatan ikileminde karşılıklı sevgi ve anlayışa dayalı ilişkiler kuruldu… Ve “hükümet krizleri” değil, iş birliğini daha çok artıran dolayısıyla siyasi istikrarın da korunmasını sağlayan bunalımsız bir dönem yaşandı…”

   VE anlatmaya çalıştım ki zaten KKTC’nin böylesi bir istikrara büyük ihtiyacı vardı.

   HAA! Çok mu asude ve durağan bir yıldı? “Bal kaymak misali sür ekmeğe ye” değildi elbet! Nitekim Üstel koalisyon hükümetinin birinci yılında “pahalılık” Mars’a merdiven dayarken iktidarın son günlerinde de aldı başını giderken, “et ve sorunları” adlı yeni bir dayatmanın feryadı koptuydu! Yanı sıra Özel okul harçları da artırıldıydı…

   NE VAR Kİ zaten öteden beridir önüne gelen kendine göre fiyat uydurup memleketin anasını ağlatıyor ya!

   Üstel hükümeti soyadına nazire dikilişin üstesinden gelemediği yerde Ankara ile sürdürdüğü mülayim ve karşılıklı anlayışa dayalı ilişkileri nedeniyle hem krizlerin altında kalmaktan kurtuluyor hem de siyasi istikrarı (şöyle böyle de olsa) tesis yeniden yeniden tesis etme fırsatı buluyor…

   VE sonuçta millet şaşıp kalıyor: “Nasıl oluyor da hem de Sn. Arıklı’nın içinde olduğu Üstel koalisyon hükümeti “erken seçime” gitmeden bir yıldır iktidarını sürdürmeyi başarmış oluyor?

   NE DEMİŞTİK ama dünkü yazımızda bu konuda: “İşin sırrı Ankara ile sürdürülen iyi ilişkilerdedir… Ve “pahalılığın neden olduğu koptu kopacak krizleri Ankara’dan sağlanan yeni para akışları ile önlemektir…”

   ÖYLE Ama Tabi ki bundan sonrası Üstel hükümeti için “çok daha iyi ve güzel günler söz konusudur” demek de mümkün olmayacaktır!..

   Çünkü erken seçim bekleyen muhalefetin hevesi kursağında kaldı. Her halde bundan sonra “Allah Üstel hükümetinden razı olsun” demeyecektir… Aksine daha etkili ve yıkıcı sorun yaratmak için çalışacaktır! Ki bu ülkede bir sabah can sıkıntısından” heyttt” diye bağırsanız zaten sorun olur!

   KALDI Kİ “özel okullar, etin pahası, doktorların canları ile hayatları, esrar olayları, yolsuzluk ve gerekli trafik donanımları olmadığı için sürekli artan ölümlü trafik kazalarıyla aramızdaki yabancı uyruklu öğrenci ve üniversitelerimizle en büyük sorun olan “denetimsizlikten” kaynaklı ne kadar çarpıklıkla bozukluk varsa Üstel Hükümetini önümüzdeki dönemde de beterince yormaya devam edecektir…

   YANİ NE? “Bir kez daha deve hendeği atladı ama sadece bu defalık! Ve gelelim” Vehbi’nin kerrakesine!” 

***

   TC-KKTC İLİŞKİLERİ:1974’den sonra yeniden oluşturulan politikalar ve nüfus kaydırmaları sonucunda aramıza yoğunluğunca TC’li nüfus sokulurken olağan süreçte demografik yönden değişimlerin de olması kaçınılmazdı…

   “Türkiyeliler-Kıbrıslılar” vurgulamaları bunun sonucudur. Aslında kimin patron kimin işçi, kimin sahip kimin kiracı olduğunun bilinmezliğinde bu iki farklı kültürlerin insanları her şeye karşın işgücü de yaratarak bugünlere kadar gelme başarısı gösterdiler…

   FAKAT birlikte yaşama kültürü ile değil! Bunun için hâlâ zamana ihtiyacımız vardır… Bu süre içinde de sonlanmayan Kıbrıs siyasi sorununu Güney Rum Yönetimine karşı birlikte savunma güçlendirme görevi, sadece Kıbrıslıların değil, Türkiye kökenli yurttaşlarımızın da görevi olmalıdır!

   BURADA ortaya çıkan bir başka sorun ise adadaki “bağımsız ve egemen Kıbrıs Türk Devletinin” siyasi yönden kaçınamadığı “icazet” sorunudur! Şöyle ki “hep anavatan Türkiye ile el ele kolkola ve birlikte mi? Hep öyle geldi böyle mi gidecek?”

   YOKSA bağımsız ve egemen, günü geldiğinde Güney Rum’u ile oluşturulacak şu veya bu siyasi “çözüm sistemi” gereğinin yerine getirilmesi nedeniyle   belki bir kez daha değişime uğrayacak topografik yapımızla Kuzey’deki siyasi kurgunun fakat bu kez de aramızdaki TC’lilerle birlikte ne ve nasıl olacağı mı?  

***

   MESELA geçen gün Sn. Cumhurbaşkanı Tatar “Maraş konusu artık bitti” diyerek soruna son noktayı koymuş imajını çaktı ama aslında hayır! Tam aksine sorunu yeni siyasetlerde ateşleyecek öneminin de ötesinde çok daha önemli bir siyasi platforma çekti!  Nasıl?

   “ELLİ yıldır siyasi çözüm için koz olarak elde tutulan Maraş 1974 Barış Harekâtından bu yana kısır ve atıl duruma getirilen zaman diliminde bekletilirken; şimdi dünya siyasi çevrelerine KKTC’nin mülkü olarak sunuldu!

   LAFIN KISASI ŞUDUR: Büyük olasılıkla rastgele sürdürülen Kıbrıs siyasi sorunuyla ilgili politikaların ne kadar doğru yada yanlış olduğunu elbette zaman gösterecektir ama geçen zamanın da şimdilerde gösterdiği tek bir gerçek vardır: O da “siyasi çözümün gerçekleşmediğidir” ki bu nedenle bu adada hâlâ kaybeden taraf biziz…

{ "vars": { "account": "G-4YY0F4F3S9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-1E4JSD5JXZ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }