Karışık bir Meclis yazısı

Abone Ol

Sanırım Meclis krizinin çözülmesini istemeyenler çoğunlukta. Bir kriz böyle çözülmez çünkü.

Meclis Başkanı olduğunu düşünmesen bile bir vekilin yüzüne su atılmaz, tabii krizin çözülmesi ile ilgili bir gailen varsa.

Diğer taraftan, gençleri sokağa dökmek ve diğer partinin gençlerinin de sokağa çıkıp, bu ülkenin gençlerinin birbirleri ile karşı karşıya gelme riskini almanın da çözüm üretme motivasyonu içerdiğini düşünmüyorum. Herkes krize oynuyor. Herkes kaosa oynuyor, herkes kavgayı ne kadar sürdürebileceğinin hesabını yapıyor.

‘Halk kavga izlemeyi sever, ama kavga edeni sevmez’ prensibi doğruluğu çok denenmiş ve doğruluğu acı tecrübelerle onanmış bir prensiptir.

CTP hukuksuzluk iddiasında, UBP ise hukuksuzluk yok diyor.

Dün, başlarında öğretmen olmayan dopingli hiperaktif çocuklar dedim ya, öğretmen aslında belli. Yüksek Mahkeme, ya da Anayasa Mahkemesi.

Evet Meclis’te yapılan bir seçim Anayasa Mahkemesi’ne götürülemez diye bir kural var deniyor. Ya da daha doğru bir ifadeyle, “Anayasa Mahkemesi’nin alanına girmez” deniyor. 

Konuştuğum gerçekten işinin ehli bir hukukçu, “Meclis’teki seçimin sonucunu götüremezsiniz ama usulü ya da süreci götürebilirsiniz” dedi.

Bir başka yine son derece işinin ehli bir hukukçu, her davanın kendi içinde değerlendirilmesi gerektiğini ifade ederek, emsal olarak bakılan Mustafa Akıncı’nın görev süresi davası ile benzer olarak değerlendirilmesinin peşin hükümlülük olabileceğini ifade etti.

Ama ona da başvuran yok. CTP Meclis’teki üç hukukçuyu ve kendi hukukçu vekillerini baz alıyor. UBP ise kendi bulduğu hukukçuları ile Genel Sekreterini. O noktada bir Yasemi Öztürk firesi var ama ona sonra bakacak sanırım.

Geldiğimiz durum şu anda, ne UBP’nin ne de CTP’nin geri adım atmadığı ve atmayacağı bir durumdur. Meclis önceki gün su fırlatma ile tamamlandı.

Gelecek hafta, 2008 yılında Iraklı meslektaşım Nuri El Maliki’nin Bağdat’ta bir basın toplantısında dönemin ABD Başkanı George Bush’a ayakkabılarını fırlattığı gibi bir durum yaşanırsa ne yapacağız?

El Maliki bir çift ayakkabı fırlatmıştı, CTP vekilleri 19 kişi. Eder 38 çift ayakkabı. George Bush eğilerek kurtulmuştu 38 çift ayakkabıdan kurtulmak zor olur. Bir de bağımsız vekiller Ayşegül Baybars ile Jale Refik Rogers’inkilere Yasemi Öztürk’ün stilettoları dahil olursa, saldırı öldürücü olabilir.

Şaka bir yana, bu duruma bir son verilmesi ve bunun hemen yapılması lazım.

CTP Anayasa Mahkemesi’ne mi gider? Oradan bir karar mı bekler? Bunu da bir adım olarak kamuoyu ile paylaştıktan sonra, “Anayasa Mahkemesi’nden gelecek karara göre” deyip yüklerinden mi kurtulur?

Yoksa UBP Genel Başkanı Ünal Üstel, bu sürecin onu nereye götürdüğünü fark etmeye başlar ve onu tanıdığımız gibi pratik ve pragmatik yöntemlerle bu sorunu çözmek üzere kolları sıvar. Bu konuda onu bu noktaya taşıyanlardan medet ummadan, onlara kulak tıkayarak tabii ki.

Neymiş. Anayasa Mahkemesi, Nuri Al Maliki, stiletto, su, sokak çatışması potansiyeli, pragmatizm ve kavgayı seyretmeyi sevenlerin kavga edenleri sevmediği gerçeği.

Biraz karışık oldu ama neyimiz düzenli ki yazılarımız da öyle olsun.

{ "vars": { "account": "G-4YY0F4F3S9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-1E4JSD5JXZ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }