Kararı Kıbrıs Türk halkı vermelidir

Abone Ol

Ne Kıbrıs Rum halkı ne biz Türkler bu adada Ademle Havva’nın rüştünden doğma ezeli ve ebedi yerlileri değiliz…             

Tarihi olaylar ve kadersel süreçler, nasılsa bu adaya sonradan gelen iki toplumu üstelik karmakarışık bir düzende buluşturuverdi...

Elbette eğer Allah’ın yarattığı akıllı insanlarsak nesiller boyu sürecek kavgalar çatışmalarla değil; ayni “kaderin” bize uygun ve layık gördüğünce bu adada birlikte yaşamak zorundayız ki “denedik ama yürütemedik!”    

ÇÜNKÜ: Rum halkı “arsızlık ve şarlatanlık” gibi umulmaz bir hastalıktan mustariptir ki aynen kanser gibidir yoktur çaresi!

Nitekim İngiliz sömürge idaresinden kurtulduğumuz 1960’lardan beridir ne yapıp eylemişsek bu Rum ile bu adada bir Arada yaşamayı beceremedik! Sonunda adayı ikiye bölerek ileride çatışma olasılığı düşük “çatışmasız” bir çözüm yolu bulduk…”                                                                                                                                                                                                                                         ***

İŞTE aynı zamanda sicilinde “halkların kardeşliği” de yazılı olan CTP şimdilerde bu iki ayrı bölgelerdeki Türk-Rum Devletlerini “siyasi felsefesine” uygunluğunca yan yana getirip oluşturacağı bir “federasyon” çatısı altında birleştirmek istemektedir!

OYSA “devletler” birleşmeden de dostça ve işbirliği içinde yaşayabilirler ki geçmişte bu iki toplum bunu da denedi… kanse “Türk-Rum Kıbrıs Cumhuriyetini” hatta kendine özel bayrağı ile oluşturduğu halde yürütüp yaşatmayı başaramadı!          

ÇÜNKÜ Rum toplumunun her zaman önünde koşturan ve “Kıbrıs adasına tümden sahiplik koymak” gibilerinden bir tarihi hastalığı var ki kanser gibidir ve hâlâ “şerrinden” kurtulmuş değildir!.. (DOĞRUSU yukarıdaki anlatımlarımı yazana kadar çatladığımı da yazmazsam işte asıl o zaman çatlayacağım! Çünkü bu “Rumu” bu uğurda savaşıp adanın yarısını da kaybetmesine buna karşın öteki yarısının sahipliğine konmasına karşın bu hayalinden   vazgeçirmek hâlâ mümkün olamadı!)                                                                                                                                         ***        

İŞTE CTP Başkanı Sn. Erhürman, son dönemlerde Rum’un “hâlâ vazgeçmedi” dediğim bu siyasi tutumuna karşılık Kıbrıs Türk halkına altın tepside sunar gibi “siyasi çözüm” adına “federal sistemi” salık veriyor!.

Ve tabi şaşırtıyor! Çünkü Rumun bu konuda ne anladığını çok iyi bildiği halde savunuyor federal sistemi! BELKİ politik atraksiyonlar içinde bir mahzuru yoktur, üstelik oyalantı da olabilir.                       

FAKAT artık Kıbrıs Türk halkının kafasını daha fazla karıştırmamak gerekiyor! Çünkü bırakın siyasi partilerin “eksantrik ve lokal” diyeceğimiz çözüm alternatiflerini bir yana, mevcut çözüm arayışlarını artık kimselerin çocuk oyuncakları haline getirmeye hakkı olmamalıdır!

Kİ bu konuda toplumca bir ulusal karara varmamız gerekir:” Şöyle ki yeniden genel seçime gitmeden önce ya bir referandum yapar kesinkes nasıl bir çözüm istediğimizi toplumca karara bağlarız yada bugüne kadar savunula gelen “iki devlet esasında bir çözümü” siyasi ilke haline getiririz… Yani bu kadarlık bir siyasi iradeyi de gösterebilelim gayrı!..                                                                                           

***

KISACA TAKILDIKLARIM:                                                                                                

Bir yanda pahalılık öte yanda sosyal yardım maaşlarına bile yüzde 42 artış…

Bir yanda gitgide dayanılmaz olan konut kiraları öte yanda yeni sosyal konutların temel atma hazırlıkları!

Bir yanda artık son kerteye gelen elektriğe yönelik zamlar, öte yandan TC’den sağlanacak kablo ile elektrik akımı projesi…

Bir yanda hâlâ tanınmamış devlet olmanın rizikolarında yeterince geliştiremediğimiz turizm öte yandan daha ilk yılında 2 bin “sağlık turistini” ülkeye getirme kararı…

Bir yanda sürekli artan akaryakıt fiyatları öte yandan sayıları sürekli artarken yollarda vızır vızır seyrüsefer eyleyen en lüksünden arabalar!

Bir yanda “yandım anam, battık anam” feryatları öte yandan hafta sonları ve akşamları eğer önceden rezervasyon yapılmazsa oturacak tek sandalye bile bulmanın mümkün olmadığı yemeli içmeli lokanta ve eğlence yerleri!

BİR yanda hâlâ sayıları yeterli olmayan devlet okulları öte yanda özel okullar özel öğretmenler özel dersler furyası!   Bir yanda “temizlik tertip terbiye” denirken öte yanda aldı başını giden ve artık “ulusal” damgalı olan kirlilikler furyası!

Bir yanda   onlarca üniversite öte yandan üçüncü ülkelerden gelen öğrenciler sorunları…

Bir yanda üretim seferberliği öte yanda at başı koşturan pahalılık seferberliği!

…KISACA bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete. Durun bakalım ama ne olacak?   (Pazartesi buluşuruz)                                                                                                   

              

              

                             

                

{ "vars": { "account": "G-4YY0F4F3S9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-1E4JSD5JXZ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }