Kalkınma Planı eleştiriler ışığında mutlaka revize edilmelidir

Abone Ol

Bilindiği gibi: geçtiğimiz hafta Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Cevdet Yılmaz’ın da katılımıyla KKTC 4. 5 Yıllık Kalkınma Planının lansmanı gerçekleşti.

Her türlü eksik, yanlış ve eleştirilere rağmen 32 yıl sonra yeniden 5 Yıllık Kalkınma Planı hazırlanması elbette takdir edilecek bir husustur. Ayrıca, Sayın Cevdet Yılmaz’ın Kalkınma Planı lansmanına bizzat katılması KKTC’nin planlı kalkınmasına yönelik Türkiye Cumhuriyeti’nin desteği olarak yorumlanması memnuniyet vericidir

Yapılan eleştirileri de elbette ciddiye almak ve geç olmadan taslak halinde olan kalkınma planına son şeklini vermek planın uygulanması ve sahiplenilmesi açısından son derece önemlidir.

Diğer planlar gibi; Kalkınma planları da kamu için emredici, özel sektör için yönlendiricidir. Dolayısıyla, tüm paydaşların sürece aktif katılımı planların etkin uygulanması açısından hayati bir işleve haizdir.  Yasal sürecin gerektirmesine rağmen planlama sürecinde tüm paydaşların sürece aktif olarak katılmadığı eleştiri konusu olmuştur. Bunun ise en önemli ayağı DPÖ Yasasında şart koşulmasına rağmen Ekonomik ve Sosyal Konsey halen daha toplanmamıştır.

Kalkınma Planına ilişkin yapılan en önemli eleştiri hiç kuşkusuz nüfus yapısı ve nüfus politikası olmadan planlama yapılamayacağıdır.

Kalkınma Planına yapılan diğer bir önemli eleştiri ise içerik yönündedir. Özelikle KKTC’de kayıt dışı ekonomi ve artan yolsuzluk olguları ve iddiaları karşısında öncelik verilmesi gereken “Adaleti Esas Alan Demokratik İyi Yönetişim” politika-hedefi Türkiye Cumhuriyeti On İkinci Kalkınma Planında (2024-2028) bulunmasına rağmen KKTC Kalkınma Planında yer almamıştır. Bu durum ise, KKTC’nin kalkınmasındaki temel yapısal problemlerin işbu Kalkınma Planında idrak edilmediği yönünde değerlendirilebilir.

Kalkınma Planına yönelik yapılabilecek diğer bir teknik eleştiri ise bazı hedeflerin devletin sahip olduğu ekonomik araçlarla mümkün olamayacağıdır. Bunun bariz örneği Kalkınma Planında enflasyonun 2029’da tek haneye düşürüleceğinin hedeflenmesidir.

KKTC’de TL kullanılmasından dolayı para politikası aracının kullanılamadığı, Merkez Bankası’nın temeli işlevinin ise Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu olduğu bilinmektedir. KKTC ithal ülkesi olarak enflasyon ve kur politikasına bağlı olarak Türkiye’den enflasyon ithal ederken ithal edilen enflasyonun üzerine bizler de bir miktar ilave etmekteyiz. 

KKTC’nin enflasyonla mücadele etmek için elinde kalan tek araç olan maliye politikası ise bütçe açıklarını finanse etmek uğruna değil enflasyonla mücadele daha ziyade pahalılık ve enflasyon yaratmaktadır. Dolaysısıyla, muktedir olmadığımız bir konuda enflasyonu tek haneye düşüreceğimiz hedefi ile gülünç olmakla beraber büyük emekle hazırlanan Kalkınma Planının da güvenilirliğini bertaraf etmiş oluyoruz.

Sonuç olarak; ben de dahil hazırlanmasına katkı koyan onlarca akademisyen, uzman ve sektör temsilcisinin emeğini hiçe saymadan ve önemsizleştirmeden halen taslak halinde olan Kalkınma Planı, eleştiriler ışığında paydaşların aktif ve gönüllü katılımı mutlaka sağlanarak revize edilmelidir.

{ "vars": { "account": "G-4YY0F4F3S9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-1E4JSD5JXZ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }