Kıbrıs

II. Uluslararası Doğu Akdeniz Enerji Forumu yapılıyor

Abone Ol
Tatar: Egemenlik konusunda meseleyi bir üst noktaya getirdik Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Forum’da yaptığı açılış konuşmasında, Kıbrıs’ın cazibesinin doğal güzelliklerinden kaynaklandığına dair bir algı bulunduğunu ancak bunun çok ötesinde adanın enerji kaynakları açısından büyük bir öneme sahip olduğunu, tarihte ise ticaret yollarının kesiştiği bir konumda olmasından dolayı her zaman sahip olunmak istenilen bir yer olduğunu kaydetti. Bir ülkenin geleceğinin güce bağlı olduğunu ve bu gücün de egemenlikle sağlanabileceğini belirten Tatar, yıllardan beri Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması için oynanan birtakım oyunlara işaret ederek, Türkiye’nin desteği ve Kıbrıs Türkü’nün direnişiyle Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanmasının, bir Girit olmasının engellendiğini anlattı. 1974’ün bir dönüm noktasını olduğunu ve burada coğrafyanın yeniden tasarlandığını belirten Tatar, Türkiye Cumhuriyeti ve KKTC arasındaki bağların ve aralarındaki çeşitli anlaşmaların sayesinde bu bölgedeki kaynakların araştırılması, geliştirilmesi ve pazarlara ulaştırılmasında bambaşka bir konjonktür ortaya çıktığını söyledi ve “Tüm bunlar milletimizin başarısıdır” dedi. Federal bir yapıda Kıbrıs Türkü’nün egemenlik hakkının olamayacağını, esas gücün merkezde olacağını, adanın güvenliğinin ise Avrupa Birliği’nin elinde olacağını aktaran Tatar, bunun Kıbrıs Türkü’nün geleceği için tehlikeli olacağını söyledi. Tatar, ülkede iki ayrı halk ve iki ayrı halkın müktesep egemenlik hakkı buulunduğunun altını çizerek, “Kendi ülkemizde egemen olmamız elbette en doğal hakkımızdır” dedi ve izlenilen politikanın dayanağının bu müktesep hak olduğunu kaydetti. “Egemenlik konusunda meseleyi bir üst noktaya getirdik. 2 buçuk yıldır bütün dünyaya Kıbrıs’ta resmi müzakerelere geçilecekse egemen eşitlik ve eşit uluslararası statünün tescil edilmesi gerektiğini haykırmaya çalışıyoruz, bu milli siyasetin kökleştirilmesi için uğraşıyoruz” diye konuşan Cumhurbaşkanı, bölgedeki kaynaklara sahip olunabilmesi için bu yeni siyasetin başarılı olması gerektiğini kaydetti. Ülkenin her iki tarafında da enerjinin akaryakıttan elde edildiğini ve bunun uzun vadede çevre için sıkıntıları olacağını anlatan Tatar, kaliteli ve sürdürebilir bir enerjinin oluşması için, bir kablo ile buradan sadece 40 mil uzaklıktaki Türkiye’ye ve oradan Avrupa enterkonnekte sistemine bağlanılabileceğini belirterek, bu gibi fırsatların değerlendirilmesinin adanın her iki tarafı için faydalı olacağını söyledi. Oktay: Yakın gelecekte Doğu Akdeniz’de de keşifler yapacağımıza inanıyorum Yoğun programı nedeniyle program katılamayan TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın ise mesajı okundu. Oktay mesajında, Covid-19 salgını döneminde ortaya çıkan küresel enerji dengelerindeki çalkantı ve değişimin geçen yıl başlayan Ukrayna savaşı ve izleyen gelişmelerle daha farklı bir boyut kazandığına işaret ederek, bu süreçte AB ve G7 ülkelerinin, dünyanın en önemli petrol ve doğal gaz üreticilerinden biri olan Rusya’ya karşı uygulamaya başladıkları yaptırımların da enerji piyasalarını olumsuz etkilediğini kaydetti. “Ukrayna savaşı hem üretici hem tüketiciler için enerji güvenliğinin ne kadar kritik öneme sahip olduğunu ve esasen ulusal güvenliğin bir parçası olduğunu tüm dünyaya yeniden hatırlattı” diyen Oktay, böyle bir ortamın, enerji alanında tüm aktörler arasında daha yakın iş birliğini elzem kıldığını söyledi. Oktay, enerji alanında Türkiye’nin önemi hakkında konuşarak, ülkenin bölgedeki en gelişmiş gaz ve elektrik altyapısına ve pazarına, Avrupa’da ise en büyük üçüncü sıvılaştırılmış gaz alım ve işleme kapasitesine sahip olduğunu anımsatarak, Türkiye’nin üç ülkeden boru hattıyla, 12 ülkeden de sıvılaştırılmış şekilde doğal gaz ithal ettiğini kaydetti. “Hem ülkemizin hem de TPAO’yu ruhsatlandıran KKTC’nin Doğu Akdeniz’de bulunabilecek enerji kaynaklarını da bir yandan arama faaliyetlerimiz son hız devam etmektedir. Karadeniz’de keşfettiğimiz ve yakında üretime başlayacak olan dev Sakarya Sahasına benzer şekilde yakın gelecekte Doğu Akdeniz’de de keşifler yapacağımıza inanıyorum” ifadelerini kullanan Oktay, kendi kaynaklarını keşfettikçe başka ülkelere bağımlılığın azalacağını vurguladı. Oktay, “Ne kendimizin ne de KKTC’nin Doğu Akdeniz’deki hiçbir hakkının başka ülke ve aktörlerce gasp edilmesine müsaade etmeyeceğimizi bir kez daha vurgulamak isterim” dedi. Feyzioğlu: Enerji olmadan üretim, güç ve refah olamaz Büyükelçi Feyzioğlu da dinleyici öğrencilere yönelik konuşmasında, “Mesele beka meselesi. ‘İleride var olacak mıyız? Olmayacak mıyız?’ meselesi. İşte bu kadar önemli” diyerek, sadece bir haritaya bakarak neyle karşı karşıya olunduğunu, neye karşı mücadele edildiğini ve kendilerine karşı ne planların yapıldığının görülebileceğini kaydetti. Türkiye ve Kıbrıs’ın bulunduğu bölgeden enerji hatlarının geçtiğine, hidrokarbon yatakları olduğuna, bu bölgenin diğer önemli kaynaklara yakınlığına işaret eden Feyzioğlu, enerji olmadan, üretimin, gücün ve refahın olamayacağını vurguladı. Feyzioğlu, haritaya bakıldığında görülecek olan şeyin emperyalist batının asla güçlü bir Türkiye istemeyeceği olduğunu kaydederek, bunun batıya düşman olunması anlamına gelmediğini, gerekli tedbirlerin alınması gerektiği anlamına geldiğini belirtti. “Devlet siyasetinde romantizm olmaz. Özel ilişkilerde olur. Devlet ilişkilerinde gerçekçilik olur” diye konuşan Feyzioğlu, devlet ilişkilerinde böyle bir tutumun yok oluşa götüreceğini söyledi. "KKTC'yi Pasifik'te zararsız bir yere koyun 3 gün içinde tanınır" Feyzioğlu, emperyalist batı ve kapitalist sistemin Kıbrıs’ta bir Türk varlığını kabul etmesi, devamını istemesinin de söz konusu olamayacağını, bunun bütün menfaatlerine aykırı olduğunu ifade etti ve “İşte bu nedenle devlet olarak KKTC’nin varlığı tüm şartları karşılamasına rağmen reddediliyor ve tanınmak istemiyor. Başka hiçbir sebep aramayın. Bu adayı bulunduğu yerden alın Pasifik’te zararsız bir yere koyun 3 gün içinde tanınır” dedi. Kıbrıs’ta Türk varlığını istemeyenlerin gerçek bir federasyonu da istemediğini kaydeden Feyzioğlu, diğer tarafın liderlerinin 1960 modelinin, Annan modelinin ve Crans Montana’daki modelin “yönetilemez” olduğunu savunduğunu, geriye kalanın azıcık güçlendirilmiş yerel yönetim yetkilerine sahip bir sistem olduğunu ifade etti. Feyzioğlu, “Bugün Kıbrıs Türkü’nü tanımayanlar, Kıbrıs Türkü’nün bağımsız ve egemen devletini yok sayanlar, TC Devleti’ne 'senin Libya’da ne işin var? Suriye ve Irak’ta neden PKK ile savaşıyorsun, onlar gerilla zaten' diyenler ve PKK’yi insan hakları mücahidine çevirenler, bilin ki bu bölgede ve Doğu Akdeniz’de Türk milletinin varlığını istemeyenlerdir ve onların içerdeki işbirlikçileridir” diye konuştu. Taçoy: Kuzey Kıbrıs jeo-stratejik yapısıyla tüm bölgeyi kontrol edebilecek bir noktada Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hasan Taçoy da enerji konularında KKTC’nin gücü, münhasır ekonomik bölgesi, içerdiği alan, Amerika’nın bölgeye ilgi-alakası, Mısır’da yaptırdığı dolum tesisleri, Rus etkisinin bölgede azalması, AGİT ve NATO gibi tüm unsurlarla ilgili soruları da gündeme getirdiğini belirtti ve Kuzey Kıbrıs’ın jeo-stratejik yapısıyla tüm bölgeyi kontrol edebilecek bir noktada olduğunu kaydetti. Art arda yaşanan Annan Planı, Arap Baharı, Suriye ve bölgede yaşanan diğer gelişmeler, doğal gaz yataklarının ortaya çıkışı, TC’nin arama ve sondaj faaliyetlerinin Libya ve Mısır’a kazandırdıklarına da işaret eden Taçoy, tüm bunlar göz önünde bulundurulduğu zaman, KKTC’nin sadece kendi payının değil, bölgenin ve TC’nin bölgedeki gücünün ve etkisinin de nasıl olacağının konuşulmasının ve bunlara uygun formüller bulunmasının önemini vurguladı. Akyener: Doğu Akdeniz’in tüm dünya için öneminin arttığı bir bölge Türkiye Enerji Stratejileri ve Politikaları Araştırma Merkezi Başkanı Oğuzhan Akyener, Doğu Akdeniz’in tüm dünya için öneminin arttığı bir bölge olduğuna dikkat çekerek, Avrupa’daki enerji sorunu ve Akdeniz’de bulunması muhtemel doğal gazın, bölgeyi daha da önemli hale getirdiğini söyledi. Akyener, TC ve KKTC’nin bölgedeki haklarının korunması, ayrıca bölgedeki diğer ihtilafların çözümünde TC’nin de dışta bırakılmadığı formüller üretilmesinin önemine işaret ederek, ülkelerin bu anlamda bir araya gelip adil ve ortak noktada buluşulacak bir şekilde konuyu ele alıp müzakere edebilmesinin gerekli olduğunu kaydetti. Arpa: KKTC ve TC haklı davalarını akademik faaliyetlerle dünyaya anlatması gerek ASBÜ Kuzey Kıbrıs Yerleşkesi Rektörü Prof. Dr. Enver Arpa ise Doğu Akdeniz’in jeo-stratejik konumuyla ilgili enerji kaynakları, nakil yolları ve küresel rekabet ortamına sahne olduğunu kaydettiği konuşmasında, KKTC ve TC gibi devletlerin haklı davalarını akademik faaliyetlerle de dünyaya anlatması gerektiğini ifade etti. Arpa, ikincisi düzenlenen Doğu Akdeniz Enerji Forumu’nun KKTC ve TC’nin hak ve hukukunun uluslararası arenada korunmasına vesile olacak sonuçların ortaya çıkmasını, ayrıca bölge barışına katkıda bulunmasını dileyerek Forum’da emeği geçenlere teşekkür etti.
{ "vars": { "account": "G-4YY0F4F3S9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-1E4JSD5JXZ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }