Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Celal Özkızan, Güç-Sen Başkanı Abdullah Özdoğan ve HakSen Başkanı Salih Erşangil Emeğin Gündemi programına katılarak hükümetin maaşlardan yapacağı kesintiyle ilgili açıklamalarda bulundular. Özkızan, programın başında, özel sektöre ait bir sendikası temsilcisini de programda görmek istediklerini ancak ülkemizde özel sektörde sendikalaşmanın olmadığını belirterek 10 ve üzeri işçi çalıştıran iş yerlerinde sendikalaşmanın zorunlu hale getirilmesi gerektiğini vurguladı. Özkızan, yapılacak kesintilerde yüz bin TL altı maaş alan çalışanlar arasında 3 farklı dilimde ayrım yapan hükümetin nedense yüz bin TL üstü mevduatta bir ayrıma gitmediğini belirterek, yüz bin TL’ye sahip olan ile on milyon STG’ye sahip olanı ayni kategoriye koyduğunu, her zaman olduğu gibi emekçinin cebine el atıldığını bunun da hükümet ve muhalefetin bilinçli tercihi olduğunu söyledi. Bağımsızlık Yolu’nun uzun zamandır kaynak için servet vergisini savunduğunu vurgulan Özkızan, kimden alınacağı ayrımını da ultra zenginler diyerek çok iyi ortaya koyduklarını söyledi. Özkızan, servet vergisinin ülkenin en zengin 200-300 ailesini kapsayacak bir vergi sistemi olduğunu belirtti ve bugüne kadar bu ülkenin kaynaklarını, insanını sömürerek, vergi vermeden, teşvik ve muafiyetlerle elde ettikleri zenginliklerin karşılığı olarak biraz da onlar bu krizin bedelini ödesin dedi. Özkızan, DP Milletvekili Serhat Akpınar’ın “kesintiler zorunlu olmalı”, “insanlar meyhane paralarını çocuklara versin” söylemlerini değerlendirdi. Serhat Akpınar’ın sahibi olduğu üniversite, çalışanlarının maaşını ve sigortasını dahi ihlal ettiği biliniyor diyen Özkızan, bu durumun ülkemizdeki sermaye kesiminin ne kadar rahat olduğunun göstergesi olduğunu aktardı. Özkızan, sermayenin kulağının çekilmesi, fütursuz açıklamalar ve tavırların yapılmasının önüne geçilmesi için özel sektöre sendikalaşmanın ne kadar gerekli olduğunu vurguladı. Özkızan devlete kaynak için kamu yetkililerinin keyfi harcamalarının ortadan kalkması gerektiğini vurgularken, ülkedeki ultra zenginlerin varlığını da gözden kaçırmamamız gerektiğini kaydetti. Bağımsızlık Yolu’nun yaptığı servet vergisi önerisinde alt limitin beş yüz bin sterlin olduğunu belirten Özkızan, bazı kesimlerin karşı çıkmasını anlayabildiklerini ancak bu paraya sahip olan kimselerin ülkedeki küçük bir kesimi kapsadığını aktardı. Özdoğan, sorun ne olursa olsun politik, pandemi veya deprem, hemen emeğin haklarına saldırı başladığını ifade etti. Genelde özel sektör emekçisini muaf tuttuklarını anlatan Özdoğan, tasarının ilk halinde asgari ücretliye ve emekliye bile saldırdıklarını söyledi. Özdoğan, Olgun Amcaoğlu’nun “bir sendika da okul yapmadı” söylemini eleştirdi. Devamlı savundukları sosyal devlet denilen bir olgu olduğunu belirten Özdoğan, kaynakları kamusal ihtiyaçlara ayırması gerekenler, bu ülkeyi yönettiğini iddia edenlerindir sendikaların görevi değildir açıklamasını yaptı. Özdoğan, bu zorlu dönemde sendikaların birçok ihtiyaçlıya yardım ettiğini ve etmeye devam edeceğini ancak dertlerinin yüce gönüllülük değil, sistemin kamusal ihtiyaçları karşılayacak düzeyde organize olması olduğunu belirtti. Devlet ekonomik faaliyetlerden çekilsin diyen akılla sendikalar okul yapsın diyen aklın neoliberal politikaların ürünü olduğunu söylen Özdoğan bunun sınıfsal bir yorum olduğunu ve kabul edilemez olduğunu aktardı. Aktif ekonomik faaliyetlerden de vergi toplanamıyor, bunu da saklayamıyorlar diyen Özdoğan, kar üstüne kar yapan kimselerden de vergi alınamadığını, hesabının dahi tutulamadığını kayıt dışı servet birikiminin söz konusudur olduğunu söyledi. Özdoğan, Bağımsızlık Yolu’nun kaynak için yılladır servet vergisini savunduğunu hatırlattı ve toplanan kaynağın kamusal yatırımlara yani hastane, okul, barınma ve ulaşım gibi kamusal yatırımlara harcanacağını ifade etti. Kamusal gereklilikler yerine getirildiği zaman devletin gücü elbette artacaktır diyen Özdoğan, kar amaçlı ekonomik faaliyet yapan sermayenin gücü ise azalacaktır, bu da tabii ki sermayenin hoşuna gitmeyecektir dedi. Özdoğan, deprem felaketi sonrası herkesin yardımda bulunduğunu, gönüllülük sürekli bir ekonomik faaliyetmiş gibi sunulmasını kabul etmediklerini belirtti. Ekonomik krizin farklı koşular sonrası yaşanabileceğini belirten Özdoğan, insanları seferber edip devletin bir şey yapmamasını da eleştirdi. Özdoğan, sendikaların komite ve platformlarda devletin yaptığı fuzuli harcamaları işaret ettiğini, tasarruf yapılacaksa buralardan yapılması gerektiğini açıkladıklarını söyledi. Erşangil, 6 Şubat Maraş merkezli deprem sonrası toplumda oluşan kamu binaları güvenli mi endişe üzerine, hükümet bazı binaların elden geçirilmesi bazılarının da yıkılması gerektiğini açıklayarak kaynak sıkıntısı sorununu gündeme getirdi dedi. Hükümettekiler, her zaman yaptıkları gibi kaynağı bulmak için elini emekçinin cebine attı diyen Erşangil, hemen özel ve kamuda çalışanlardan maaş kesintisini gündeme getirdiklerini söyledi. Erşangil, kararın şu an cumhurbaşkanlığında imzada olduğunu, ancak cumhurbaşkanının her zamanki gibi ülkede olmadığını, döner dönmez imzalayıp yürürlüğe gireceğini ve kesintilerin Nisan ayından itibaren yapılacağını belirtti. Erşangil, kesinti kararını alırken kaynak yok dediklerini ancak diğer taraftan teşviklerin, yandaşlara peşkeşlerin devam ettiğini, zenginin cebinden değil emekçinin cebinden ne koparabilirim diye düşündüklerini ifade etti. Mevduatlardan da kesinti olacağını vurgulayan Erşangil, hükümetin bir emekçinin dişinden tırnağından arttırarak yaptığı birikime bile tamah edebildiğini anlattı. Erşangil, zenginlerin bankada on milyonlarca TL ve döviz mevduatı dururken, hükümetin yine emekçinin biriktirdiği küçük paralara göz diktiğini kaydetti. Sendika olarak kesintiye karşı olduklarını yineleyen Erşangil, üyelerini de bu yönde bilgilendirdiklerini ifade etti. Erşangil, özel sektör çalışanları arasında kesinti yapılmasını istemeyenler varsa, şirket muhasebesine veya Sosyal Sigortalar Dairesi’ne kendi dilekçelerini verebileceklerini söyledi. Erşangil, ana muhalefet partisinin emekçinin cebi yerine servet vergisi gibi alternatif yaklaşım ortaya koyamadığını, sermaye kesimiyle ilişkileri sayesinde kendini var edebildiğini söyledi. Hükümet partilerinin de ana muhalefet partilerinin de amacının zenginlere ve zenginlerin paralarına dokundurmamak olduğunu belirtti.