Hükümet, “Trafik Komitesi” kuracaktı, bizde zaten komiteler bir şey olmasın diye kurulur…

Abone Ol

Bu ülkede icraat yapmamak için mazeret çok.

  Tam bir mazeretler/ bahaneler ülkesiyiz…

  Hangi sorunu gündeme getirirseniz getirin ve “Bunu neden halletmiyorsunuz?” diye sorun mutlaka size sıralayacakları mazeretleri vardır.

   En fazla duyduğumuz gerekçe ise “kaynak yetersizliği” ya da “kaynak bulamamak” yani parasızlık.

   Yaşadığımız onlarca sorunun, sıkıntının bahanesi, o işi yapmak için yönetenlerin para bulamaması…

   Gereksiz yerlere, şatafata, itibar yükseltmeye para var ama gerekli, hayati yerlere yok.

   Bahaneler sıralanıyor, sorunları yaşamaya devam ediyoruz.

   Mesela ölümlü trafik kazaları da devam ediyor, ülkemize çalışmaya gelen işçilerin dramatik ölümleri de…

   Geçen hafta da ölümlü trafik kazası oldu bu hafta da…

   Geçen hafta da iki yabancı işçi gaz zehirlenmesinden yaşamını kaybetmişti, bu hafta da iki yabancı işçi gaz zehirlenmesi nedeniyle hayatını kaybetti.

   “Ne yani bir haftada sorunların çözülmesini mi bekliyordunuz?” diye sorabilirsiniz.

   Hayır, bir haftada sorunların çözülmesini beklediğim için yazmış değilim.

   Tedbir almadıkça benzer ölümlerin devam edeceğini belirtmek için yazıyorum.

   Yönetenler her şeye bir bahane bulup, çözüm için kılını kıpırdatmazsa bu acı olaylar yaşanmaya devam edecek.

    Her ölümü olayını münferit sayarak ve hataları kişi veya kişilere indirerek, büyük resmi görmemizi engelleme çalışmaları sürüyor.

    “Sürücü hatalıydı”, “sürücü alkollüydü”, “sürücü aşırı süratli araç kullanıyordu”, “sürücü araç kullanırken cep telefonunda konuşuyordu…”

    Tüm kazaları sürücüye bağlayarak, işin içinden sıyrılamazsınız.

    Trafik kazalarına veya çarpışmalarına neden olan yalnızca sürücü hatası değildir ama sürücülerin bu şekilde araç kullanması ve kazaya sebebiyet vermesi de sorunun bir parçasıdır ve buna da çözüm bulunmalıdır.

     İnsanlar trafikte ölüme koşuyorsa, bunun için kafa yorup, tedbir almak gerekmez mi?

     Sürücüler ısrarla alkol alıp trafiğe çıkıyor ve kaza yapıyorsa “trafikte sıfır alkol” uygulama ve ilkesiyle yapacak işler yok mudur?

    Vardır tabii ki… Başka ülkelerden güzel örnekleri de vardır ama yapmak için niyet olması lazım.

    “Girne dağ yoluna neden el atmıyorsunuz?” diye sorduğunuzda “Kamulaştırma/ istimlak sorunu var” diyorlar.

    Yok geçmişte burasını yapacak olan işletme zarar ettiğini söyleyip, çekip gitmiş, yok ciddi kaynak sorunu varmış...

    Bana ne? Halka ne? Halk bahane duymaktan sıkıldı… Kamulaştırma sorunu varsa çözeceksiniz.

    Hükümetsiniz, devlet yönetiyorsunuz, “sorun çözücü” olacaksınız.

    Kaynak gerekiyorsa kaynak bulacaksınız, istimlak sorunu varsa halledeceksiniz, ihaleyi alan şirketin kaçmayacağı, kaçamayacağı ihaleler yapacaksınız.

    Seçim öncesi iktidara talipken tüm bu sorunları çözeceğinizi söylemiştiniz, şimdi ise bize mazeret mi sıralıyorsunuz?

     Yok artık bunları duymak istemiyoruz, konuşmayın sorun çözün.

    Bakın Makine Mühendisleri Odası, “KKTC ilkel mevzuatları ile çağdaş araçların ve mevcut yolların doku uyuşmazlığı vardır. Bu yolların standardı ile araçların standardı ve yasa, tüzük maddelerinin birbirleri ile uyumu yok” diyor.

    Peki bu ilkel mevzuatlara elleyecekler mi? Hayır, yıllardır ellemiyorlar.

    Trafik çarpışmalarını yalnızca “sürücü hatası” üzerinden okuyup, bir bütün ele almadıkça sorun çözülmeyecek.

    Başbakan, temmuz ayı içinde yaptığı açıklamada trafik sorununu Bakanlar Kurulu gündemine getirdiğini ve bir “Trafik Komitesi” kurulacağını açıklamıştı.

    O komite trafikteki sıkıntıların nedenlerini araştıracak, kazaları mercek altına alacak, altyapıyı ve yasaları gözden geçirecekmiş.

     Bir kere bu ülkede bir konu komiteye havale edilirse bilin ki oradan bir halt çıkmaz.

     Zaten ülkemizde komiteler oradan bir şey çıkmasın, mesele oyalansın diye kurulur.

     Komite demek, meseleyi kör kuyuya atmak demektir.

     Kazaları mercek altına alıp, nedenini araştıracaklarmış, altyapı ve yasalar gözden geçirilecekmiş.

     Bu ülkeyi yönetenler uzaydan mı geldi, kuracakları komite üyeleri uzaylı mı?

     Bunların hepsi yapıldı, nice toplantılar oldu, nice uzmanlar dinlendi, nice örgütler öneriler sundu, çalıştay bile yapıldı, farkında değil misiniz? Söylenmeyen söz, yapılmayan öneri mi kaldı bu konuda?

    Komite nerede? Kimlerden oluşuyor? İşe başladı mı? Yoksa daha başlayacak mı? Oyalanmaya ne gerek var?

    Trafik için hemen bir seferberliğe gerek var, tüm yönleriyle ele alınmalı, tüm paydaşlarla çalışılmalı, bahaneler üretilmemeli ama hiç umudum yok… Öyle bir niyet de motivasyon da göremiyorum.

     Peki yabancı işçi ölümleri? Geçen hafta bir tesisin atık havuzuna girip zehirlenerek ölen iki yabancı işçi ile bu hafta barındıkları işçi evinde gaz zehirlenmesinden hayatını kaybeden iki yabancı işçi için ne diyeceğiz?

     “Kendi hatalarıydı, hata yaptılar öldüler” mi diyelim? Bu tür kazaların olabileceğini önceden hesaba katıp, ona göre düzenlemeler yapmaz ve trafik kazalarında olduğu gibi çalışma yaşamındaki ölümleri de kişilere endekslersek bu sorunlar böyle sürer gider maalesef…    

   

{ "vars": { "account": "G-4YY0F4F3S9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-1E4JSD5JXZ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }