Hiçbir şey insan yaşamını kolaylaştırmaya müsait değil…

Abone Ol

  Dikkat ediyorsanız hemen hiçbir kesim hayatından memnun değil.

  Sektörler, meslek grupları, vatandaşlar herkes şikayetçi…

  Parası olanlar da maddi durumu çok kötü olanlar da huzuru bulamıyor.

  Tabii ki dar gelirliler için durum çok daha zor.

  Birçok zorluk yaşayan kesimler, bir şekilde ayakta kalmayı başarıyor ama insanca yaşamdan tavizler vererek…

  Ülkenin yönetsel yapısındaki bozukluktan dolayı neredeyse her meslek grubunun sorunları var.

  Devlet kadrolarındaki bazı meslek grupları da sorunlardan bunalmış durumda.

  Maaş almak yetmiyor, yaşanan bazı sıkıntılardan dolayı çalışanlar huzursuz, bezgin.

  Mesela devlet daireleri ve kurumlarına sürekli partizanca istihdamlar yapılıyor ama personel gerekli daireler görmezden geliniyor, oralara personel istihdam edilmiyor.

  Yetersizlikleri, sorunları bulunan dairelerin, kurumların ihtiyaçları karşılanmıyor.

  Ülke yöneticileri özel günlerde güzel sözler sıralamakla işlerinin bittiğini sanıyor ama öyle değil işte.

  Bakın, en yakın örnek; “12 Mayıs Dünya Hemşireler Günü” dolayısıyla yapılan etkinlikte, hemşirelik örgütleri hem kamuda hem özel sektördeki hemşirelerin ciddi sorunları olduğunu açıklandı.

   Örgüt temsilcileri, verilen sözlerin tutulmadığını, sorunların çözülmediğini, devlet yetkililerinden ilgi görmediklerini hatta Başbakandan randevu talebine 148 gündür cevap alamadıklarını söylüyor.

    Engelliler haftası olduğu için birkaç gündür, engelli örgütleri sorunları sıralıyor, sitem ediyor.

    Bir kesimden tepki geldi mi ülke yöneticileri başlıyor, “şunu yapacağız”, “bunu yapacağız”, “şu ihaleye çıktık, bu ihaleye çıkacağız”, “önemli projelerimiz var” demeye.

   Ancak artık onlara kimse güvenmiyor, inanmıyor çünkü vaatleri gerçekleşmiyor.

   İnsanlar kandırılmaktan bıktı artık, hayal kırıklıklarının sonu yok…

   Mesela bir ilaç sorunu var ki insanları canından bezdirdi.

   Tükenen, ülkeye gelmeyen ya da geç gelen ilaçlarla ilgili yaşanan “ilaç bulamama” sorununa bir de reçete soruşturması çerçevesinde yaratılan kaos eklendi, vatandaşlar, ilaç yazdıramıyor, eczaneden ilacını alamıyor.

    Ülkede hiçbir şeye kolay ulaşılamıyor, devlet daireleri ve kurumlarında işleri olanlar için halen oraları çok zor, bürokrasiyi aşamıyoruz, halen gereksiz mevzuatlar, prosedürler, halen kağıtlarla, “bugün git yarın gel” yöntemiyle işler yapılmaya çalışılıyor.

     Yıllardır bir “e-devlete” geçilemedi, belki de geçilmek istenmiyor, kayıt altında olmak kimsenin işine gelmiyor.

     İnsan odaklı bir ülke olmadığımız için trafikten çevreye, eğitime, sağlığa, çalışma yaşamına kadar her alan sıkıntılı.

    Partizanlık, adam kayırma, yandaşı kollama, sürekli dar bir kesime imtiyaz sağlama zihniyeti bir türlü son bulmuyor.

    Yolsuzluk, usulsüzlük, sahtecilik her tarafa sirayet etti, korkunç bir hal aldı.

    Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi’ndeki “sahte diploma”, “rüşvet”, “sahtekarlıkla hesabına para geçirme” olayları, bunun uzantılarının devletin içine kadar sızıyor olması ülkede ne korkunç bir halde olduğumuzu gösteriyor.

    Denetleme pozisyonuna olanların sahteciliğe, yolsuzluğa karışıyor olması, devlet yöneticilerinin suça bulaşanların korunması için bastırması “kime güveneceğiz?” endişesine neden oluyor.

    Bir grup siyasinin, devleti, halkı düşünmek, onun için çalışmak yerine rant çarkının içine girmiş olması, bir grubun ise beceriksizliği, liyakatsizliği devlete olan güveni sarsıyor.

    Yaratılan mevcut sistem sürdürülebilir değildir, ülkede hiçbir şey insan yaşamını kolaylaştırmıyor, tam tersine işkenceye dönüştürüyor, insanı öldürüyor.

    İnsanlar trafikte patır patır ölüyor, yönetenler seyrediyor… İş kazaları önleneceğine artış gösteriyor… Ani ölümler koku verici boyuta ulaştı… Sağlık alanındaki sorunlar nedeniyle insanlar yaşamını kaybediyor, “yanlış kan verilmesi nedeniyle ölüm” olabiliyor halen buralarda… Bir avuç ülkede, tekneye binip açılan ve kaybolan iki genç sanki yer yarılmış içine girmiş gibi onlardan haber alınamıyor… Kriminal olaylar katlanılacak durumu aşmış durumda… Pahalı yaşam dolaylı öldürüyor…

    Her şey ama her şey bu ülkede eziyete dönüşmüş durumda ama bu kötü düzene halen milliyetçi nutuklarla, vatan millet nidaları ile övgü düzenler var. Yalan bir düzen yaratılmış ve buna herkesin inanması bekleniyor… Kimse inanmıyor ama pek de tepkisini ortaya koyamıyor.

    Peki Kıbrıslı Türklerin hak ettiği yaşam bu mudur? Kimsenin memnun olmadığı düzen böyle sürsün mü? Neden ama neden böyle bir düzene boyun eğelim? Bunca sorun içinde hiçbir şey olmamış gibi çile çekmeye devam etmek de bambaşka bir ruh hali ve anlaşılır gibi değil gerçekten…

{ "vars": { "account": "G-4YY0F4F3S9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-1E4JSD5JXZ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }